Rızalık Yolu İnsan-ı Kâmil’e Seyrü Sülûk Ve Mârifettulaha Erme
İnsanın içsel dönüşümünü bir köpek metaforu üzerinden anlatan tasavvufî bir seyrü sülûk risalesidir. Kümese girip tavukları yiyen köpeğin hikâyesi, bilinçsizlikten farkındalığa, suçtan telafiye uzanan...
İnsan Olmanın ve Rızalık Yolunun Anlamıİnsanı yücelten, onu diğer varlıklardan ayıran temel özellikler nelerdir? Haktan ve hakikatten yana baş kaldıran, döktüğünü dolduran, ağlattığını güldüren, yıktığını yapan; bu yolda incinmeyen, incitmeyen, doğru söyleyen kişi, gerçek anlamda insan olma yoluna girmiş demektir. İşte bu yola RIZALIK YOLU denir.
Bu derin hakikati anlamak için verilen köpek metaforu üzerine düşünelim: Bir köpek kümese girer ve tavukları yer. Köpek bir hayvandır ve bu eyleminin iyi ya da kötü olduğunu bilemez. Onun için bu, sadece içgüdüsel bir doyumdur. Aynı şekilde, bazı insanlar da sûrette insan olabilir, yani insan suretindedir. Ancak yaptığı bir eylemin iyi mi kötü mü olduğunun bilincinde değilse, onun sîreti, yani özü itibarıyla hâlâ hayvani düzeydedir.
İnsan olma yolculuğu, kişinin yaptığı eylemin ahlaki sonuçlarının bilincine varmasıyla başlar. İşte o zaman sûrette olduğu gibi sîrette de insan olma yoluna girer. Fakat bu, kemale ermek için tek başına yeterli değildir. Asıl erdem, farkına varılan hatayı telafi etmekte ve o hatadan dönmekte yatar. Metaforumuzdaki kişi, yediği tavukların parasını, zarar verdiği sahibine öder ve onun rızalığını alırsa, artık sûrette insan, sîrette insan-ı kâmil olma mertebesine yükselir. Çünkü bu, sorumluluk bilincinin en somut ifadesidir.
Bu yolun özü, kişinin tüm sıkıntıları kendinden bilmesidir. "Ayağıma taş dolansa, kendimden bilirim." sözü bu derin hakikati ifade eder. Nasıl ki el, gövdenin kaşındığı yeri bilirse, can da kendi derdinin dermanını içinde taşır. Bu yolun yolcuları ikiye ayrılır: Ârifler ve kâmiller, daima özünü yoklar, kusurunu arar; cahiller ise daima kendini aklar. İnsan-ı kâmil, sürekli özünü yoklayarak eksiğini ve kusurunu bulur. Maddi veya manevi olarak zarar verdiği her mazlumun zararını, ziyanını tazmin eder ve nihayetinde rızalık yoluna girer. İşte esas olan da budur.
Peki, bu bireysel erdemler toplumsal düzeye nasıl taşınır? İşte bu noktada, Mustafa Kemal Atatürk'ün 1923-1938 yılları arasında tesis ettiği laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti modeli, bu felsefenin bir yansıması olarak karşımıza çıkar. Atatürk, akla, mantığa, bilime ve fenne yakın olanı; sevgi, merhamet, vicdan ve ahlak sahibi olanı; hak, hukuk, adalet ve rızalık yolunda olanı; alın teri dökerek, emek harcayarak, değer üreterek helal kazanç elde edeni, kısacası gerçek anlamıyla İNSAN olanı merkeze aldı.
Onun kurduğu sistem, kula kul olmayan, özgür iradeli bireyler yetiştirmeyi hedefledi. İnsan hakları, yurttaşlık hakları, demokratik haklar ve özgürlükler gibi siyasi haklar ile bireyi güçlendirdi. Bu, metaforumuzdaki gibi, toplumu oluşturan bireyleri, eylemlerinin sonuçlarının bilincinde olan, haksızlık yaptığında telafi etme erdemini gösterebilen, birbirinin rızasını arayan kâmil insanlar haline getirme projesiydi. Atatürk'ün hedefi, insanın içindeki yaratıcı, özgür ve sorumlu cevheri ortaya çıkarmak ve "kümes"in dar kalıplarını kırarak, aklın ve vicdanın aydınlattığı uygarlık yolunda ilerleyen bir toplum inşa etmekti.
Sonuç olarak, bu metafor bize yalnızca bireysel bir ahlak dersi vermez; aynı zamanda nasıl daha adil, daha hakkaniyetli ve daha insani bir toplum olunacağının da ipuçlarını sunar. Yolumuz, önce kendi özümüzü yoklamak, sonra da verdiğimiz zararları telafi ederek kolektif bir rıza ile toplumsal huzuru inşa etmek olmalıdır. Gerçek kemalet ve gerçek insanlık, işte bu zorlu ama onurlu yolda gizlidir.
Hacı Bektaş Veli'nin 4 Kapı öğretisini, kümesdeki köpek metaforunu kullanarak ve 5 yaşındaki bir çocuğun
anlayacağı şekilde bir hikayeye dönüştürerek anlatalım.
Köpek Dostumuz ve Dört Kapılı Bahçe
Merhaba! Gel seninle, bir köpek ve onun dört kapılı bahçesinin hikayesini dinleyelim.
1. Kapı: Şeriat Kapısı (Kural Kapısı)
Bir gün, acıkan bir köpek, bir kümese girer. İçeride neşeyle gezen tavukları görür. Karnı çok açtır ve hiç düşünmeden onlara saldırıp, birkaç tanesini yer. Köpek sadece karnını doyurmuştur. Yaptığı şeyin iyi mi kötü mü olduğunu, tavuklara zarar verKdiğini hiç düşünmez. Onun için sadece karnını doyurmak önemlidir.
İnsan için: Bu kapıdaki kişi, henüz yaptığı şeylerin iyi mi kötü mü olduğunu düşünmez. Sadece kendi isteğini yapar. "Sûrette insan" yani dış görünüşü insandır ama henüz anlayışı gelişmemiştir.
2. Kapı: Tarikat Kapısı (Düşünme Kapısı)
Köpek kümesten çıktıktan sonra, arkasında korku içinde kaçışan tavukları ve biraz dağılmış kümesi düşünmeye başlar. İçinde bir his, "Acaba doğru bir şey mi yaptım?" der. Yaptığı şeyin sonuçlarını hissetmeye ve düşünmeye başlamıştır. Ama ne yapacağını tam bilemez.
İnsan için: Bu kapıdaki kişi, yaptığı bir şeyin iyi veya kötü olabileceğini hissetmeye başlar. Ama ne yapacağını, nasıl düzelteceğini tam bilemez. Hâlâ öğrenme yolundadır.
3. Kapı: Marifet Kapısı (Anlama ve Özür Kapısı)
Köpek, kümese zarar verdiğini ve tavukları incittiğini tam olarak anlar. Çok üzülür. Geri döner ve kümesteki çiftçiye, başını önüne eğerek, üzgün olduğunu gösterir. "Hav hav!" der gibi, "Özür dilerim, yaptığımın kötü bir şey olduğunu şimdi anladım" demek ister.
İnsan için: Bu kapıdaki kişi, yaptığı hatayı ve kime zarar verdiğini tam olarak anlar. İçinden gelerek özür diler. Artık sadece dışı değil, içi de, yani sîreti de temizlenmeye başlamıştır. "Sûrette insan, sîrette de insan" olma yoluna girmiştir.
4. Kapı: Hakikat Kapısı (Tamir Etme ve Dost Olma Kapısı)
Köpek sadece özür dilemekle kalmaz. Yaptığı zararı tamir etmek ister. Belki çiftçiye bahçede yardım eder, belki kümese dadılık yaparak yeni tavuk yumurtalarını korur. Zararını ödemek ve çiftçinin gönlünü almak için elinden geleni yapar. Sonunda çiftçi onu affeder ve artık dost olurlar. Köpek artık sadece iyilik yapan, sorumluluk bilinci olan bir köpektir.
İnsan için: Bu kapıdaki kişi, hatasını anlamakla kalmaz, yaptığı zararı tazmin eder (öder). Gönül alır, helallik diler. Artık o, İnsan-ı Kâmil yani olgun, sorumluluk sahibi, iyiliksever bir insan olmuştur. Gerçek rızalık (hoşnutluk) yoluna girmiştir.
Küçük Not:
40 Makam ise, bu 4 büyük kapıdan geçerken attığın küçük, küçük adımlardır. Her adımda biraz daha sabretmeyi, biraz daha paylaşmayı, biraz daha anlayışlı olmayı öğrenirsin. Tıpkı köpeğin önce üzülmesi, sonra özür dilemeyi öğrenmesi, sonra da yardım etmesi gibi...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.