Söz Uçar, Yazı Kalır
Elinizdeki bu derleme, yıllardır yerel ve ulusal basında yayınlanmış ve yayınlanmamış makale ve köşe yazılarımın bir araya getirilmesinden oluşmaktadır.
Kitap, tek bir konuya de...
Bu yazımızda, kutsal öğretinin anlatım üslubunu ve gerçek anlamını inceleyerek, "putperest Tapınakçı dinçliğin" bu öğretileri nasıl yanlış algılayıp ters yorumladığını ortaya koyacağız. Kutsal metinler olan Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'an'ın dilini ve üslubunu doğru irdelemek, peygamberlerin anlatım dilini ve ayetlerin gerçek anlamını kavramak için; sözü edilen bu putperest ve baskıcı dincilikten bağımsız, doğrudan peygamberlerin dilinden anlamak elzemdir. Kutsal kitaplardaki dinî öğreti, genellikle mecazi ve benzetme bir dil üslubu kullanır. Düz mantıkla ve "at gözlüğü" takılmış bir bakış açısıyla kutsal öğretiler doğru kavranamaz; bu yaklaşım insanı yanlış yorumlara götürür. Tapınakçı ruhban sınıfı ve dincilik, peygamber dilini ve kutsal öğretinin üslubunu anlamadı veya anlamak istemedi. Bu tutum; peygamber düşmanlığını, dinlere hurafe, savsata, rivayet, imtasyon hadisler ekleyen, mitolojik, putperest, baskıcı şeriat yanlısı ve kutsal öğretiye tamamen ters bir dincilik anlayışının ortaya çıkmasına neden oldu. Örneğin, Kur'an'da geçen "hırsızın elini kesmek" ifadesi mecazi ve benzetmeye dayalı bir kavramdır. Ancak dincilik, bu ayetin mecazi anlatım olduğunu görmezden gelerek, literal anlamını gerçek kabul etti ve hırsızın elini kılıçla kesti. Benzer şekilde, günah işleyeni ölümle cezalandırdı ve zina yapanı recm (taşlayarak) öldürdü. Kutsal yasanın dilini anlamadıkları için bu tür yanlış uygulamaları yaptılar. Siyasal dincilikle insanlara zulüm uyguladılar; kutsal öğretileri anlamadan bir şeriat dinciliği yaratarak, insanları kafir ve dinsizlikle suçladılar, yargılayıp cezalandırdılar. Oysa böyle bir anlayışın kutsal kitaplarda ve peygamber öğretilerinde kesinlikle yeri yoktur. Hz. İsa Mesih, "Ben sizlere doğrusunu söyleyeyim" diyerek hitap eder; sadece doğruyu söyler, sade bir dil ve bol benzetme ve mecazi anlatım kullanır. İsa peygamber, "Ben sizi kurtarmaya geldim, bana gelen kurtulur, yaşam bulur," der. "Ben sağlamları değil, hasta olanları tedavi etmeye geldim," der. İnsanlara sevgi ve şefkat elini uzatır. İsa'ya inanan ve iman eden; kurtulur, hastalıktan şifa bulur, cin musallatından kurtulur, günah bataklığından kurtulup yeniden yaşam bulur. İsa Mesih ve diğer peygamberler, insanlara "Sen günah işledin, cezan ölümdür," demedi; "Sen farklı inançlara sahipsin, sen kafirsin," deyip dışlamadı; "Sen bana inanmıyorsun, yerin cehennemdir," demedi. Kutsal öğretilerini mecazi ve benzetme bir dille anlatarak sadece insanları kurtuluşa davet etti. Sevgi ve şefkat ile insanlara zorla din dayatmadı. Zorla veya baskı ile "ibadet edeceksiniz" diye bir yaklaşımda bulunmadı. Putperest Tapınakçı siyasal dincilik ise kutsal öğretilerin tam tersini yaptı. Kutsal kitapların dilini anlamadığı için yanlış yorumlarda bulunarak yanlış uygulamalara yol açtı. Putperest Tapınakçı dincilik, kapitalist sömürü düzenini elinde tutmak için kutsal öğretilerin üzerini örterek gizledi. Toplumlara gerçek peygamber ve kutsal öğretilere ters; mezhepçi, tarikatçı, geleneksel, hurafe, savsata, rivayet ve imtasyon hadislerle uydurulmuş dinsel kitaplar yazarak yanlış öğretiler yaydı. Uydurulmuş mezhepçi dincilikte, zina etmiş bir insanın cezası recm (taşlayarak öldürmek) olarak yer alır. Ancak böyle bir ceza uygulaması kutsal kitaplarda ve peygamber öğretisinde yoktur. Kur'an'da recm taşlayarak öldürmek yoktur, İncil'de yoktur, Zebur'da yoktur. Tevrat'a ise recm, Yahudiler tarafından sonradan eklenmiştir. Günahın cezasını ancak Allah verir; bir insan, başka bir insanın günahından dolayı ceza veremez. Zira kutsal kitap, bütün insanların günah işlediğini söyler. Hz. İsa Mesih de, insanları günahtan kurtarmak için geldiğini ifade eder. Kutsal kitaplardaki dinlerde zorlama ve baskı yoktur. İbadete zorla çağırma yoktur. Zorla ve baskı ile dua okumak, ibadet etmek, namaz, oruç, hacca gitmek ve insanları zorlamak, ibadet etmeyeni öldürmek gibi uygulamalar ne Kur'an'da, ne İncil'de, ne Zebur'da, ne de Tevrat'ta vardır. Hiçbir peygamberin dinî öğretisinde bu tür bir anlayış kesinlikle yoktur; kutsal öğreti, böyle bir yaklaşımı reddeder. Mezhepçi, tarikatçı, geleneksel dincilik, namaz kılmayanın cezasının ölüm olduğunu iddia eder. Oysa Kur'an'da namaz kılmamanın cezası yoktur. Ancak namaz ile insanları kandırmanın cezası vardır; bu, Kur'an'da Maûn Sûresi'nde yazar. Anlayacağınız, putperest Tapınakçı dincilik, siyasal dincilik ve kapitalizm, kutsal kitaplarda olmayan bir inancı zorla, baskıyla ve korku kültürüyle insanlara dayatır. Kutsal öğretileri ve ayetlerini eğip bükerek, eklemeler yaparak, içini boşaltarak ve yanlış yorumlayarak zalim bir dincilik ortaya çıkarır ve bu dünyada insanlara bir cehennem hayatı yaşatır. Hurafe, savsata, rivayet ve imtasyon mitolojik masallar ile aldatıcı bir din yaratarak, gerçek dinlerin amaçlarından saptırmaya neden olur. Gerçek dinlerin ve peygamberlerin kutsal öğretilerini doğru öğrenmek için; putperest, Tapınakçı, mezhepçi, tarikatçı ve geleneksel dincilikten uzak durmak, dinleri öz kaynaklarından anlamak, aklını kullanmak ve kutsal öğretinin mecazi ve benzetme dilini kavramak gerektiğini bilmemiz elzemdir. (17 Ocak 2022)
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.