Söz Uçar, Yazı Kalır
Elinizdeki bu derleme, yıllardır yerel ve ulusal basında yayınlanmış ve yayınlanmamış makale ve köşe yazılarımın bir araya getirilmesinden oluşmaktadır.
Kitap, tek bir konuya de...
Türkiye’nin 81 ili içinde, merkezinde halkın nefes alabileceği, dinlenebileceği, vakit geçirebileceği tek bir kent meydanı ya da park alanı bulunmayan il ne yazık ki Adıyaman’dır.
Oysa bir zamanlar büyük bir umut vardı… Adıyaman’ın tam merkezinde, eski Hükümet Konağı’nın yıkılmasıyla doğan boşluk, halkın ortak yaşam alanına dönüşecek; yeşil alanları, sanat mekânları, gölgesinde çay içilebilecek ağaçlarıyla bir “şehir meydanı” yapılacaktı. Projenin başlangıcı, önceki belediye başkanı Süleyman Kılıç döneminde umut vermişti. Bu umut, görevi devralan Abdurrahman Tutdere döneminde de sürdü, ancak zaman içinde halkın beklentilerinden sapan bir yola evrildi. Bugün geldiğimiz noktada, bu projenin büyük bir hayal kırıklığıyla sonuçlandığını görmek zorundayız.
Yeşil Alan Beklerken Beton Yığını Geldi
Adıyaman halkı, bir nefes alanı beklerken karşısında modern mimariden uzak, “uzay istasyonunu” andıran bir cami yapısıyla karşılaştı. Caminin etrafını çevreleyen, mimari bütünlükten yoksun küçük dükkânlar da bu alanı adeta bir pazar karmaşasına çevirdi. Ortaya çıkan yapı, bir meydan olma vasfını kaybetmiş, kamusal faydadan çok kişisel çıkarlara hizmet eden bir alana dönüşmüştür.
Bu yapılaşma, hem tarihi dokuyu hem de kentin ruhunu zedelemiş; meydan fikrini neredeyse tamamen ortadan kaldırmıştır. Halbuki çevresi camilerle çevrili bu alan, hem kültürel kimliğe saygı duyularak hem de çağdaş kentsel ihtiyaçlara uygun şekilde tasarlanabilirdi.
Halk Ne İstiyordu, Ne Verildi?
Adıyaman halkı, şehir merkezinde; • Geniş, yeşil bir alan, • Sanat galerileri, • Sergi ve konferans salonları, • Dinlenme alanları, • Gölgeliklerde çay içilebilecek sosyal mekânlar istiyordu.
Ama tüm bu beklentiler görmezden gelindi. Katılımcı şehircilik anlayışı bir kenara itildi. Kentin merkezine bir yaşam alanı değil, adeta betonla örülmüş bir çıkmaz sokak kazandırıldı.
Çıkarlar mı, Halk mı?
Bugün Adıyaman’da şehir merkezinde meydan yok. Yeşil alan yok. Halkın soluklanabileceği, çocukların oynayabileceği, yaşlıların oturup dinlenebileceği bir ağaç gölgesi bile yok. Oysa bir kent, meydanlarıyla yaşar. Meydanlar sadece fiziksel alanlar değil; toplumsal belleğin, dayanışmanın, kültürel paylaşımın mekânlarıdır.
Ama Adıyaman’da meydan, birkaç kişinin çıkar ve menfaatine kurban edilmiştir. Yapılan yeni yapılaşma, kente değer katmak yerine sorun yumağı haline getirilmiş ve halkın yararlanamayacağı bir şekle bürünmüştür.
Bugün o alana “meydan” demek için bin şahit gerekir.
Sonuç: Adıyaman’ın Hakkı Teslim Edilmedi
Adıyaman halkının istediği meydan yapılmadı. Kentin kalbi olması gereken o alan, vizyonsuzluk ve bireysel menfaatler uğruna harcandı. Bu durum sadece bir kent estetiği sorunu değil, aynı zamanda bir kamu yararı ve demokrasi meselesidir.
Adıyaman’a yazık edildi. Ama hâlâ geç değil. Halk sesini yükselttikçe, şehir kimliğini savundukça bu hatalar telafi edilebilir. Çünkü kent, sadece binalardan değil; içinde yaşayan insanların hayallerinden, ihtiyaçlarından ve haklarından oluşur.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.