Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
KERBELA Aşka ve Şehadete Dair Roman Hüseyin TURHAL
Bu roman, Hicret’in 61. yılında, zulmün ve dünya hırsının zirveye çıktığı bir dönemde, Peygamber Ailesi'nin onurunu, ahlakını ve adaletini kurtarmak için ödenen en ağır bedelin hikayesidir. Medine’den...
14. Bölüm

10. Bölüm: Aşura Sabahı ve İlk Çatışmalar

14 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

Kerbelâ Ovası, Aşura Günü (Muharrem 10. Gün), 61 H.
Aşura sabahı, Kerbelâ’nın gökyüzü, çöllerin görmediği kadar hüzünlü bir kızıllıkla doğdu. Hüseyin’in (r.a.) çadırlarından gelen duaların sesi, yerini kılıç şakırtılarına ve atların kişnemesine bıraktı.
Sabah namazı, Ehl-i Beyt ve vefalı 72 yaren için kılınan son cemaat namazıydı. Hüseyin, imamlık yaptı. Selam verildiğinde, artık dünya vazifesi tamamlanmış, sıra ilahi aşkla vedalaşmaya gelmişti.
Namazın ardından, Hüseyin, kafilesini çadırların önüne topladı. Sancak, kardeşi Abbas’ın ellerinde, rüzgârda gururla dalgalanıyordu.
Hüseyin, atına bindi ve düşman ordusunun karşısına çıktı. Binlerce askerin sessizliği arasında, sesi, babası Ali’nin (r.a.) cesaretini taşıyarak yankılandı. Bu, onun son hutbesiydi:
"Ey Kûfe halkı! Allah’tan korkun! Ben kimim? Ben, Peygamberinizin kızının oğluyum! Benim kanımı dökmek size helal midir? Aramızda ne gibi bir günah işledim ki, suyumu kestiniz ve beni öldürmek istiyorsunuz?"
Hüseyin, elindeki mushafı havaya kaldırdı: "İşte Allah’ın kitabı! İşte dedem Resulullah’ın sünneti! Benim davam sadece ıslah ve iyiliktir!"
Ömer bin Sa’d, emirleri gereği bu çağrıya cevap vermedi, askerlerine çatışma için hazırlık emri verdi.
Tam o anda, düşman saflarında büyük bir karmaşa yaşandı.
Hür bin Yezid er-Riyahi, atını Ubeydullah’ın ordusundan ayırdı. Düşman saflarında kalmak, vicdanını paramparça etmişti. Hüseyin’in ahlakı ve masumiyeti, yedi gündür zırhını deliyordu.
Hür, atını Hüseyin’in çadırlarına doğru sürerken, yüzünde derin bir pişmanlığın izi vardı. Atından indi ve Hüseyin’in ayaklarına kapanmak istedi.
"Ya İmam! Ben sana yolunu kesen, sana eziyet eden ilk kişiyim. Ben tövbe etmeye geldim. Benim tövbem kabul olur mu?"
Hüseyin, onu ayağa kaldırdı ve bağrına bastı. "Elbette ya Hür! Sen, Allah’ın huzurunda tövbe edenlerin Hür’ü (özgürü) oldun."
Hür, artık vicdanı rahattı. Hüseyin’in saflarına katıldı ve son bir kez düşman ordusuna seslendi: "Ey Kûfeliler! Size yazıklar olsun! Peygamber torununa karşı mı savaşacaksınız? Tövbe edin!"
Bu çağrı, sadece birkaç kişinin Hüseyin’in safına geçmesini sağladı. Ancak Hür’ün bu onurlu dönüşü, Aşura sabahının ilk destansı anıydı.
Ömer bin Sa’d, ordusuna ilk oku atma emrini verdi.
İlk oklar, Hüseyin’in safına yağmur gibi yağdı. Artık geri dönüş yoktu.
Hür bin Yezid, tövbesini kanıyla mühürlemek için ilk önce savaşa atılanlardan oldu. Düşman ordusunda büyük bir şaşkınlık yarattı. Kahramanca savaştı, ancak binlerce askere karşı tek başına direnmek imkânsızdı.
Hür, şehit düştü. Hüseyin, onun kanlı başucuna geldi. "Annen sana ne güzel isim vermiş, ey Hür! Sen dünyada ve ahirette hürsün."
Ardından teke tek çarpışmalar başladı. Hüseyin’in vefalı yarenleri, birer birer meydana çıkıyor, yiğitçe çarpışıyor ve şehit oluyorlardı. Her şehit, Hüseyin’in kalbine saplanan yeni bir kılıç darbesiydi.
Öğle vakti geldiğinde, Hüseyin (r.a.), savaşın durmasını istedi. En kanlı çatışmanın ortasında, son farz görevini yerine getirmek istiyordu.
Düşman ordusunun şaşkın bakışları arasında, kalan yarenleriyle birlikte öğle namazını korku namazı (salat-ül havf) olarak kıldı. Oklar, namaz kılarken üzerlerine yağıyordu. İki yaren, İmam'a kalkan olmak için öne atıldı ve namaz sırasında şehit oldular.
Namaz bittiğinde, Hüseyin’in yanında kalanlar sadece Ehl-i Beyt’in gençleri ve yakın akrabalarıydı. Aşura’nın bu ilk yarısı, vefanın kanla yazılan destanına sahne olmuştu.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL