Karakuş Tümülüsü Soygunu: Giriş Yazısı
Adıyaman... Kartalların ve Kommagene Krallarının kadim toprakları.
Karakuş Tümülüsü, binlerce yıldır Fırat’ın kenarında, Kommagene Krallığı’nın kayıp bir sırrını, efsanevi Kraliyet Mührü’nü saklıyordu. Ancak bu sessiz miras, sisli bir Adıyaman sabahında, acemi bir kazma darbesiyle paramparça olur.
İdealist Arkeolog Nurten, tüm bilimsel kariyerini adadığı bu anıtta bulduğu taze izlerle, sıradan bir definecilik olayından çok daha fazlasının başladığını fark eder. Peşinde oldukları şey, sadece altın değil, paha biçilmez bir tarihi semboldür.
Olay yerine gelen Komiser Davut için ise bu, profesyonel bir meydan okumadır. Hırsızların izini sürerken, yolunun Defineci Şeref’in küçük ihanetinden, şehrin saygın yüzü Antikacı Ahmet’in karanlık gölgesine kadar uzandığını görür.
Çok geçmeden, Nurten ve Davut, karşılarında sadece yerel kaçakçıları değil; uluslararası bir suç şebekesini ve antik kitabelerdeki en zorlu şifreyi çözebilecek kadar bilgili, tehlikeli bir 'üst akıl' olduğunu anlarlar.
Şifre açıktır: "Kartalın Pençesi, Güneşin Doğuşunu İşaret Eder."
Kış gündönümü yaklaşıyordur ve zaman daralmaktadır. Davut, polis teşkilatındaki ihanetle boğuşurken; Nurten, Kartal heykellerinin bıraktığı gölgelerde, Mühür'e giden gizli kapıyı aramak zorundadır.
Bilim, kanun ve kadim sembolizm arasında geçen bu nefes kesici yarışta, Adıyaman’ın sessiz tarihi, çalınmak ile sonsuza dek korunmak arasındaki o kritik anı beklemektedir.