Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Karakuş Tümülüsü Soygunu Roman Hüseyin TURHAL
Adıyaman... Kartalların ve Kommagene Krallarının kadim toprakları. Karakuş Tümülüsü, binlerce yıldır Fırat’ın kenarında, Kommagene Krallığı’nın kayıp bir sırrını, efsanevi Kraliyet Mührü’nü saklıyord...
8. Bölüm

Bölüm 5: İhanet ve Çatışma

11 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Karakuş Tümülüsü Soygunu
Bölüm 5: İhanet ve Çatışma
Gündönümüne dört gün kala, Adıyaman Emniyeti’ndeki hava gergindi. Komiser Davut, Antikacı Ahmet’in sızdırdığı ‘tünel’ bilgisi ile Nurten’in çözdüğü ‘gündoğumu’ şifresi arasında denge kurmaya çalışıyordu. Ahmet’in tuzağına düşmek istemiyordu, ancak ‘Kartal’ın yedek planı varsa, hazırlıksız yakalanmak felaket olurdu.
Bu arada, tutuklu bulunan Defineci Şeref, nezarethanede kendi vicdanıyla boğuşuyordu. Şeref, her ne kadar küçük çaplı hırsızlıklar yapsa da, Karakuş Tümülüsü gibi anıtsal bir mirasa bu kadar büyük zarar verilmesi fikri onu rahatsız ediyordu. Hele ki, kendi gibi bir garibanı piyon olarak kullanan zengin Antikacı Ahmet'in paçayı kurtarma çabası, ondaki öfkeyi körüklüyordu.
Şeref, Komiser Davut'u görmeyi talep etti. Görüşme, polis merkezinin küçük, soğuk bir odasında gerçekleşti.
"Komiserim," dedi Şeref, gözleri yerdeyken. "Ben bir pisliğim, biliyorum. Ama ben bu işi yapmadım. Ve Karakuş’a tünel kazılması... bu felaket olur. Oraya dokunulmamalı."
Davut, kollarını kavuşturdu. "Ahmet, tünelden bahsetti. Senin de bu işte parmağın var mıydı?"
"Hayır! O bir yalan! Ahmet, sizi oyalamak için bu yalanı söyledi. Ama... yedek bir planları var, evet. O tünel, daha önce, yıllar önce terk edilmiş bir denemeydi. 'Kartal', eski bir haritayı bulmuş ve onu kullanmaya çalışıyordu." Şeref, duraksadı. "Onlar, iki ayrı ekip kurdu. Biri 'Güneşin Doğuşu' anını bekleyecek, diğeri ise tünelden son dakikada içeri sızacaktı."
"Peki, bu tünel nerede?" diye sordu Davut, sabırsızlıkla.
Şeref, titrek bir sesle tünelin eski yerini gösteren bir harita taslağını çizdi. "Tümülüs'ün değil, yakınındaki eski Roma köprüsünün altından başlıyor. Orayı Nurten Hanım’ın bulduğu asıl gizli odaya bağlamak için uğraşıyorlardı."
Şeref, bu bilgiyi vererek bir çeşit kefaret ödediğine inanıyordu. "Bunu size söylememin tek sebebi, Komiserim, Mühür’ü kurtarmanız. Ahmet ve o 'Kartal' her şeyi hak ediyor."
Şeref'ten aldığı bu kesin bilgi, Davut'un planını doğrulamıştı: Asıl hedef gündönümü anıydı, ama bir de yedek sızma planı vardı. Tam bu sırada, Davut’a kötü bir haber ulaştı.
Davut'un Karakuş'un çevresini gözetlemekle görevlendirdiği ekibinden genç bir memur olan Cihan, birkaç gündür garip davranıyordu. Cihan’ın son iki gecedir, görev yerini terk edip Antikacı Ahmet’in dükkânının yakınlarında görüldüğü bilgisi, Davut’un kulağına gelmişti.
Davut, Cihan’ı hemen sorguya çekti. Baskı altında kalan Cihan, her şeyi itiraf etti. Cihan, Antikacı Ahmet'in, ona yüksek meblağlar teklif ettiğini ve Davut ile Nurten'in her hareketini, hatta 'Gündönümü' planı ile ilgili tüm detayları Ahmet'e sızdırdığını itiraf etti.
"Bana çok para teklif etti, Komiserim. Borçlarım vardı..." diye ağladı memur Cihan.
Davut, öfke ve hayal kırıklığıyla doluydu. Soygun şebekesi, polisin içine kadar sızmıştı. Bu, artık sadece bir kaçakçılık davası değil, güvenlik ve ihanet meselesiydi.
Davut, hemen Nurten’i aradı ve buluşma yerini, Karakuş’un en ıssız kısmına, kartal heykelinin yakınına taşıdı.
"Nurten Hanım, durum beklediğimizden daha kötü," dedi Davut, yüzü asık bir şekilde. "Büyük hırsız, yani 'Kartal', tüm planlarımızı biliyor. Aramızda bir köstebek vardı ve o, tüm gündönümü planını Antikacı Ahmet’e sızdırmış."
Nurten şok oldu, ancak çabucak toplandı. Bilim insanı disiplini, duygularının önüne geçmişti. "Bu harika, Komiserim. Onların bizi bildiği, bizim de onları bildiğimiz anlamına gelir. Artık blöf yapmalıyız."
Davut, Şeref'in çizdiği tünel taslağını gösterdi. "Şeref, bize tünelin yerini verdi. Köprünün altından başlıyor. 'Kartal', gündönümü anında hem ana kapıdan girmeyi, hem de tünelden bir yedek ekip sızdırmayı planlıyor. Eğer tüm planımızı biliyorlarsa, bizi tünelde bekleyecekler."
Nurten, elindeki arkeolojik haritaya baktı. "O zaman biz de 'Kartal'ın' bu bilgiyi bildiğini bileceğiz. Planımızı değiştiremeyiz, Komiserim. Gündoğumu anı, Mühür'e giden tek meşru kapıdır. Tünel, sadece dikkat dağıtıcıdır. Ama..."
Nurten’in yüzünde kurnaz bir ifade belirdi. "Ama biz de 'Kartal'ı, bizim ana gücümüzü tünele ayırdığımıza inandırabiliriz."
Davut gülümsedi. "Güzel fikir. O zaman operasyonumuzu ikiye böleceğiz. Büyük bir aldatmacaya ihtiyacımız var."
Davut, artık sadece güvendiği, Nurten ve birkaç eski, tecrübeli memurla ilerlemek zorundaydı.
Nihai Plan: Davut, polis araçlarının ve sirenlerinin Tümülüs'ün batı tarafına (tünelin girişine) doğru hareket ettiğine dair sahte bir telsiz trafiği yaratacak. Bu, 'Kartal'ı, polisin ana gücünün tüneli savunduğuna inandıracaktı. Oysa Davut'un asıl gücü (ve kendisi), gizlice Karakuş’un ana girişinde, Nurten’le birlikte, Gündönümü Anını ve 'Kartal'ı bekleyecekti.
Nurten, heyecanla elindeki not defterini kapattı. "Dört gün sonra, gün doğarken, Kommagene Krallığı'nın en büyük sırrı için bir düello yaşanacak."
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL