Kalbe Düşen İkindi – Manevî Deneme / Tasavvuf Sohbetleri / Aşk
Dünya, kimi zaman sevdiklerimizle, kimi zaman korktuklarımızla sınandığımız bir imtihan yeridir. Bu eser; kıssalar, menkıbeler ve sohb...
Medresede ders başlamıştı. Hocanın ses tonu yumuşak ama dikkat çekiciydi. Fakat Mehlika’nın göz kapakları hâlâ sabah telaşının ağırlığıyla kapanıp açılıyordu. Yanında oturan Zeynep, onu dürtmekten yorulmuştu: — “Mehlika, ne olur uyanık kal, hocanın gözü bize kayıyor sürekli!”
Mehlika başını salladı: — “Tamam, tamam… uyumuyorum… ben sadece… derin tefekküre dalıyorum…” dedi, gözlerini yarı kapalı tutarak. Sınıf hâlâ yarı uykulu. Mehlika, başını hafifçe rahleye dayamış, gözleri neredeyse kapalıydı. Yanındaki arkadaşı hafifçe tekrar dürterek fısıldadı: “Mehlikaaa! Uyan! Hoca geliyor!”
Mehlika esnedi, gözlerini ovuşturdu ve hafifçe gülerek cevap verdi: “Tamam, tamam…Gözlerimi dinlendiriyordum,uykuda mı sanıyorsun sen beni? ”
Arkadaşı kahkaha attı, “Tefekküre dalmışşşş,gözlerini dinlendiriyormuş muş muş da muş muşşşşş… Mehlika, sen bazen gerçekten komik oluyorsun!”
Mehlika doğrulup sınıftan sessizce çıktı. Lavaboya gidip elini ve yüzünü yıkadı, suyun serinliğiyle uykusunu tamamen attı. Aynaya bakarken kendi kendine fısıldadı: “Tamam kızım, artık gözlerini dinlendirdin, kendine gell.”
Sınıfa girerken yüzünde hafif bir gülümsemeyle hocasına başıyla selam verip, yerine geçti..
Hoca talebelerin uykusunu dağıtmak için hemen bir soruyla dikkatlerini toplamak istedi... “Size bir soru.Sorum şu: İnsan, bilgiye ulaşırken aklını ve kalbini nasıl dengede tutmalıdır? Bilgi yalnızca akılla mı kazanılır, yoksa kalple birlikte mi anlam kazanır?Evet Mehlika senden başlayalım...”
Mehlika kısa bir duraklamadan sonra gözlerini gökyüzüne kaldırır gibi yaptı, derin nefes aldı ve yanıtladı: “Hocam, bilgi sadece akılla öğrenilirse eksik kalır. Akıl, bilgiyi analiz eder, sınar ve muhakeme eder. Ama kalp, bilgiyi özümler, onu yaşama geçirir ve vicdana işler. Akıl ve kalp birlikte çalışınca, öğrenilen her şey gerçek bir hikmete dönüşür. Aksi takdirde bilgi, kuru bir yaprak gibi, kolayca uçup gider. İnsan, kalbiyle de sorguladığında bilgiyi içselleştirir ve hayatına tatbik eder.”
Hoca, gözlerini Mehlika’nın yüzünden ayırmadan tebessüm etti: “İşte aradığım cevap bu. Bilgiyi yaşamak, onu anlamaktan geçer. Mehlika, sen sadece bilgiyi almıyorsun, onu dönüştürüyorsun. Bu yüzden söylediklerin derin ve değerli.”
Mehlika hafifçe başını eğdi, içinden düşündü: “Demek medresede sadece ders dinlemek yetmez; kalbimi ve aklımı birlikte açmam gerekiyor. Ancak o zaman öğrendiğim bilgiler bana ait olur.” Hoca Mehlika'ya döndü ve -" Pekâla sana bir soru daha".. dedi tebessüm ederek.. “İnsanın kalbi sürekli değişen arzularla doluyken, sabır ve metaneti nasıl koruyabiliriz?” “Hocam, kalp bir bahçe gibidir. Arzular çiçekler, bazen de dikenler getirir. Sabır ve metanet, bahçıvanın elindeki sulama kabı ve budama makasıdır. Eğer sadece arzuların gelmesine izin verirsek, bahçe düzensiz ve yıkık olur. Ama sabır ve metaneti kullanırsak, arzuların iyi olanını besler, zararlı olanı keseriz.
Örnek vermek gerekirse, insan öfkelendiğinde, sabır duygusunu hatırlamak bir nefes gibi gelir; kalbi sakinleştirir. Metanet ise uzun bir yürüyüşteki adımlar gibidir; yavaş ama emin. Bir insanın kalbi bu iki unsur sayesinde dengede kalır ve arzular, ona hükmetmek yerine, onun hizmetinde olur.
Yani hocam, kalbi korumak, onu sürekli gözlemlemek ve yönlendirmektir; sabır ve metanet ise bunun en etkili araçlarıdır.”
"Tefekkür mantığı kullanıp kalple harmanlamak.."diye devam etti hoca Mehlika'nın sözlerine ilave olarak.. "Akıl pusula gibidir, kalp ise rüzgâr. Eğer sadece rüzgârı takip edersek, pusulamız yoksa kayboluruz. Ama sadece pusulaya bakar, rüzgârı hiç hesaba katmazsak, yol alamayız.
Aslında kalp ve akıl birlikte hareket etmeli. Kalbin yöneldiği şeyleri akıl süzer, aklın kurduğu planlara ise kalp ruh verir. Bu birlik olmazsa insan ya duygularıyla sürüklenir ya da kuru hesaplarla donar.
Yani evlâdlarım, doğru olan; aklı rehber, kalbi yol arkadaşı yapmak. Pusula ile rüzgâr birlikte olursa gemi selametle limana varır.”
Sözlerini tamamlar tamamlamaz teneffüs saati gelmişti..Tefekkürle geçen dersin sonunda çay saati ödül gibi gelmişti talebelere..
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.