Ayna dile gelmiş ey kör ve aşağılık adam demişti bende gördüğün çirkinlik senin kendi çirkinliğindir sen aynaya tükürmek ile bu terbiyesizliği kendi çirkin suratına yapmış oldun ben lekesiz bir aynayım
Mevlâna
Zamanın birinde elleri nasırlı gözleri yaşlı bir adam vardı her işi emek vererek yapmak isterdi mutlaka her emek vereni ödüllendiren Allah Teâlâ onuda bilim ile ödüllendirmişti bir icat peşindeydi hayrola Hayri baba gene erkenden kalmış camiye gelmişsin gene görüyorum ki duadasın niyazdasın diye soranlara evlat insanların hep başka başka arayışları vardır bilmezmisin herkesin hicreti neyse o yöne varır bak yarın bir yarışma varmış Hayri baba katılacakmısın diye sordular evlat insanlar beğensin diye değil Allah Tealâ hakkımızda ne düşünür buna bakmalıyız insan vardır aynaya baksa Cenabı Hakkı görür insan vardır Haşa oğul bu kadar delil içinde genede delil nerede diye sorarda bir türlü hakkı göremez torunu için yaptığı aynaya yavaşça el sürdü özü gibi bakmalı idi bu aynaya artık iyice vaktinin yaklaştığını anlıyordu oğlunu yetiştirmişti kendi yerine kıymet bilen için iki kişinin aynı işe gönül vererek ortaya güzel bir eser çıkartması yetmezmi hele bir de arkanızdan sizi takip eden bir oğlunuz var ise nesil yetiştirmek bu olsa gerek ne güzel evlât yetiştirmiş Allah razı olsun anasından babasından diye konuşurlarsa arkanızdan işte bu en bereketli hasat en hayırlı duadır kabrinizi gül bahçesi yapar dua almayı unutmayın
Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç; Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç! Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile, Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Mevlâna
Hayri baba artık son akşamların yaşandığını anlıyor her aynaya bakınca bu eskiyen yüz benimmi Allahım ne büyüksün sen ki sevmediğin kulunu yanına almazsın demekki geminin kalkış saati yaklaşıyor ve Habib olanın sevgilinin kavuşma vakti geliyor arkasından oğlu Rıza gelince heyt babam arslan babam gene saçlarını taramasın diyince yılların ayna ustası evlât dedi bak ayna konuşuyor sesini duyuyormusun bu sesleri gönül ehli insanlar duyabilir ancak işte bu hikmettir sesi duyup bir kitap gibi kâinatı okuyan insan için her yer ayetlerle dolu bir ibret vesikasıdır hey gidi hey dedi şöyle güzelce bir sıkıverdi torununun yanağını umut dedi onu dizine oturttu evlât biz gideceğiz sen kalacaksız olurki toprağa yanlış adım atmışızdır dedelerinin ektiği biçtiği toprağı sen geliştirecek büyüteceksin adımını besmele ile atki toprak güzelleşsin toprağa en sağlam dikilen tohun fikir tohumu ve fidanıdır o tohum sayesinde nice insan yetişir ve aynalara baktığın zaman dışını değil içini tara o tarak ilk önce niyetini düzeltsin peki dede sen ne diye dışını tarıyorsun evlât hissediyorum bir gemi yaklaşıyor bizi bu limandan başka bir limana taşıyacak dönülmez bir akşamın ufkundayız vakit çok geç olmadan sevgilimize kavuşacağız Yüzümüzde pırıltı olsun o kavuşma anı
Ölümü çokça hatırlayın! ölümü hatırlamak, (insanı) günahlardan arındırır,, sizi âfetlerden korur. tefekkür ederseniz, hayatınızdan memnun olmanızı sağlar.”
Hz Muhammed
Balıkesir ülkemizin kıymeti bilinmeyen ilçelerindendi Türkiyenin en sahille kıyısı olan şehirlerden biriydi Hayri dede şöyle bir sarımsaklı şeytan sofrasına çıktı burada şeytana bozuk para atarlardı parayı ise şeytan değil insanlar toplardı en çok gökyüzünün mavisine denizin dalgalarına bakan Hayri dede hey gidi hey bu Ayvalığa kimleri gördük kimler ile günah denizine yelken açtık bazen günah işledik uzak olduk yaradandan desede o gençlik günleri bir başkaydı onun için elleri şimdi biraz terlesede bir zamanlar Anadolu Rockta bir efsaneydi Erkin Korayla Cem Karacalarla az çalmamıştı o sarımsaklı plajının kumsalında gelin gençler gelin iron maidenı metallicayı bırakın kendi kültürünüzü tanıyın diyordu kapalı gişe oynardı Hayri baba bir zamanlar şimdide ruhu uçacaktı o büyük randevuya hadi hayırlısı darısı başımıza o arkadaşlarını bu ayvalığın sokaklarında uğurlamıştı mezarlığa uğradı 2 3 yıl önce Hakka kavuşan hanımına gemi köprüden geçerken ufuk görünüyordu artık ve şöyle seslendi insanlara Ölümü çok hatırlayın! Ç ölümü hatırlamak, (insanı) günahlardan arındırır sizi âfetlerden korur ve ey ahiret ehli sizi tefekkür ederek mutlu oluyorum Yakında buluşacağız inşAllah diyerek Gözyaşları ile ayrıldı mezarlıktan
Hikmet her ustasızın yani kâmil bir mürşidin terbiyesinde bulunmayanın yanında durmaz
Mevlâna
Dede dedi umut bir kaç haftaya sınavımız var öğretmenler insan elinden hüner bekliyorlar evlat dedi en hünerli nesneyi bilmezin eline versen de o nesne dünyanın en kıymetsiz nesnesi olur beyaz ve avcı bir doğanı kocakarıya verse o kadın iyilik olsun diye doğanın tırnağını keser işte hal bilmez edepsiz kişi böyledir be umudum barışım al bir hurma tat bakalım çikolata yiyeceğine Allahın diktiği meyveler ile beslen dedi torunum varmısın bilekler kuvvetlensin şöyle bir kayık yüzdürelim seninle Cunda adasından Ayvalığa doğru Kaz dağlarının o temiz havası ile oksijenimiz eksik olmasın dede Bee insan Allahın yarattığını katlediyor meyve ağaçlarından toplanan nimetler en pahalı fiyattan satılıyor kaz dağlarının ağaçları kesiliyor ormanlar cayır cayır yanıyor hadi dede Ayvalık tostları benden olsun balıkta tutalım ilk boğaz köprümüzün orada Allah derim torun Allah ve dede ile torun sohbeti alın size mutluluk sebebi bu kadar mutluluk varken insan neden mutlu olamaz peki torun dedi kürekleri çeken Hayri dede biz insanlar en büyük hazine sandığının üzerinde otursakta onu kendi ellerimiz ile işlediklerimizden dolayı kaybediyoruz insan yürürken şerit ihlali yapıyor ve kendi kaybettiklerine ağlıyor
Peygamber Sav yere bir çizgi çizdi. şöyle buyurdu: «Şu insan, şu da onu kuşatan (veya “kuşatmış olan”) ecelidir İnsan dertlerin birinden kurtulsa, öteki yakalar.»
Eeee bu son işim son eserim diyordu vurdu çiviyi söktü vidayı ve en sonunda Hayri dede tamamladı mekanik parçasını yapay zekâ dünyayı ele geçirirmi geçirmezmi robotlar canlanır insan olur mu bilinmez ama neden olmasın her şeyimizle Elhamdülillah Müslümanız ve derizki her bilimkurgu ve fantastik film kitap Allah Teâla ol der ve olur pinokyoya can veren Cenabı Haktır diyordu ve küçük umut o namaz kalan secde eden mümin robot sayesinde zaferi kazanmıştı robot insanın unuttuğu namazı kıyamı secdeyi insanlara hatırlatıyor ve Allah Teâla nimeti insanlardan alıp robotlara ikram ediyordu bir gün yanan ağaçlar kalkıp savaş açacaktı insanoğluna gönül ehli Hayri bana gibi insanlar zafer kazanmaya devam edecekti yeterki emek olsun alınteri dökülür dedi sakızlı dondurmasını yiyen Hayri baba belki gitmeden kendisine son bir ziyafet hazırladı kıtır Ayvalık tostu ayvalıkta yaşayıp yemiyeceksin olurmu Allah gücenir urfada ciğer Antepte baklava yiyeceksin diyerek taş kahvenin insanlarına selam verdi helallik istedi ve küçük takasına binerek uzak ülkelere hicret etti Allahım ne büyüksün dünya senin ve gönül ehli Allah dostları sayesinde ayakta duruyor eksik olmayın
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.