Hazine Avcıları: Antik Dünyanın Kapıları Açılıyor!
Bu kitapta, define avcılarının nefes kesen maceralarına tanık olacak, heyecan dolu bir serüvene atılacaksınız. Tarihin derinliklerinde gizlenmiş, u...
Yorgun ama umutlu bir maceracı olan Harun, asırlık bir efsanenin peşindeydi: Kayıp Doğu İmparatorluğu'na ait olduğu söylenen, tılsımlı bir hazine. Elindeki yıpranmış harita, onu Anadolu'nun derinliklerindeki, unutulmuş bir tepeye yönlendiriyordu. Haftalarca süren zorlu bir yolculuğun ardından, haritanın işaret ettiği noktaya ulaştı. Harun, büyük bir heyecanla kazmaya başladı. Günler süren azimli bir çalışmanın sonunda, kazdığı toprakta karanlık bir boşluk belirdi. Burası, bir zamanlar büyük bir felaketle çöken bir tapınağın tüneliydi. Fenerini yakıp, dikkatlice o dar tünelden içeri süzüldü. Tünel, rutubetli ve ağır bir havayla doluydu; her adımında yankılanan ses, yalnızlığını daha da belirginleştiriyordu. Tünel sonunda geniş bir açıklığa, doğal bir mağaraya açıldı. Mağaranın ortasında, neredeyse parlak bir ışık yayan bir nesne vardı. Harun, kalbi yerinden çıkacak gibi çarparak yaklaştı. Işık kaynağı, mağaranın nemli zemininde yatan, tam bir insan iskeletinden geliyordu. İskelet, eski, yırtık pelerin kalıntılarıyla kaplıydı ve boynunda, üzerinde karmaşık desenler işlenmiş, göz kamaştırıcı bir altın hac kolye parlıyordu. Anlaşılan, bu kişi hazineyi korurken ölmüş veya belki de hazineyle birlikte gömülmüştü. "İşte bu!" diye fısıldadı Harun. "Tılsımlı hazinenin anahtarı!" Hazineci, iskelete saygılı bir mırıltıyla "Huzur içinde yat," dedi ve uzanıp, iskeletin boynundaki kolyeyi yavaşça çıkardı. Altın haçın soğuk metali Harun'un eline değdiğinde, mağaranın derinliklerinde uğursuz bir rüzgar esti ve fenerin ışığı bir anlığına titredi. Kolyeyi cebine koyan Harun, zafer sarhoşluğuyla aceleyle geldiği tünele doğru yürümeye başladı. Tam mağaranın girişine ulaştığında, arkasından gelen, kemiklerin birbirine sürtünme sesini duydu. Korkuyla arkasını döndü. İskelet dirilmişti! Göz yuvaları boş ama öfke doluymuş gibi duran iskelet, yavaşça doğruldu ve ellerini Harun'a doğru uzattı. Kemikli çenesi, sessiz bir haykırışla açılıp kapandı. Sanki varlığının tek amacı, çalınan şeye yeniden sahip olmaktı. "Hayır!" diye bağırdı Harun, dehşet içinde. Bu, aradığı hazine değil, bir lanetti! Defineci, can havliyle tünele daldı. Dirilen iskelet, şaşırtıcı bir çeviklikle, "tık-tak, tık-tak" sesleriyle peşine düştü. Harun, dar tünelde zorlukla koşarken, sırtında hissettiği ölümcül nefesiyle panikledi. Kurtuluş yolu yoktu. Harun, yaptığı hatayı anladı. Bu kolye, bir hazine değil, bu muhafızın ruhunun bir parçasıydı. Tünelin çıkışına, mağaranın sınırına geldiği anda, Harun çaresizce cebindeki altın hac kolyeyi çıkardı ve var gücüyle arkasındaki toprak zemine fırlattı. Kolye, yere düşer düşmez metalik bir ses çıkardı. Peşindeki iskelet, bir an duraksadı. Boş gözleri, yerde parlayan kolyeye kilitlendi. İskelet, artık Harun'la ilgilenmiyordu; tüm dikkati, çalınan tılsımdaydı. Ağır adımlarla kolyeye yaklaştı, usulca eğildi ve altı haçı kemikli parmaklarıyla yerden aldı. Ardından, yavaşça ve sanki ezelden beri yaptığı bir ritüeli yerine getiriyormuş gibi, kolyeyi yeniden boyun kemiklerinin üzerine taktı. Altın haç, iskeletin boynuna yerleştiği anda, mağaranın içinde sıcak, huzurlu bir ışık yayıldı. İskeletin ürkütücü hali yatıştı. Sanki bir görevi tamamlanmış gibi, iskelet geldiği yere doğru döndü ve eskiden yattığı nemli zemine, aynı pozisyonda, usulca uzandı. Harun, nefesi kesilmiş bir halde tünelden dışarı fırladı. Geride, mağarada, tılsımlı kolye sahibine geri dönmüş ve ebedi nöbetine devam ediyordu. Harun, o gün define arayışını bıraktı. O tepeyi ve altın hacın dehşet verici tılsımını bir daha asla unutmadı. O, zenginlikten daha değerli bir ders almıştı: Bazı hazineler, sadece ait oldukları yerde huzur bulur.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.