Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
Havamız Olsun
İlkay Coşkun’un bu eserinin öne çıkan en belirgin özelliği, hava durumu ve iklim olaylarına, mesela dört elemente, insani bir mühür vurması. Deyim yerindeyse meteorolojiyi insanlaştırmasıdır. İnsanın ...
2. Bölüm

Kulağımıza Fısıldanan

20 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Her Hâlimiz Ayrı Mevsim

Anne karnındaki sıvı ortam sonrası havayla ve dünyamız ile
ilk buluşmamız neticesindeki ağlamalarımızla başlıyor hikâyemiz.
Havayı ilk hissediş ve ciğerlerin ilk yanma hâli. Doğumla beraber
ölümü kabullenişimiz.

Çocuklukla beraber ilk heva ve heveslere kapılmalarımız...
Tomur tomur gülmelerimiz ilkbaharları andırırken, ağlamalarımız
sonbaharı ve kışı çağırmakta. Bir tarafımızda çiy damlaları biriktirmişken başka taraflarımız zemherileri taşımakta. Hayatlarımızın
dönüm noktaları hep nevruz etkisi yapmakta. Gençliğimiz fırtınalarla boğuşurken yaşlılığımız durgun su kıvamında olup soğuklar
da dahi otuz yedi derece sıcaklığındaki kanımız ağustos sıcağını
yaşamakta.

Her esinti yüzümüze değmekte ve havanın ezgileri bizi oyuna
kaldırmakta. Her mevsim, her hava değişimi önceden şifrelerini
bize vermekte veya en çetininden sürprizlerini yapmakta. Sanki
basınç denen bütün ağırlık, berzah âleminden sırtımıza yüklenmiş durumda. Yükümüzün darasını dahi hissedemiyoruz. Sırtına
yük yüklenmiş hamal gibi olmasak da hastalıkta ve zorlukta naçar
kesiliyoruz.

Bir hat boyunca yağacak yağmuru bekleyip nasibimizi arıyor
olmalıyız. Kurak yerlerimiz güneşe doyarken nemli taraflarımızla
işlerimizi yapıyoruz sanki. Her sıcaklık değişimi bizi silkelese de
soğukta yaz, sıcakta kış arama zıtlıklarını hep yaşatıyoruz. Normal
atmosfer şartları sıradanlığından usanıp ekstrem adrenallerin peşi
sıra koştuklarımız da olmuyor değil. Çöllerde veya buzullardaki
safarilerle uyanmaya çalışıyoruz. Belki de en masumumuz, eksi bilmem kaç derecelerde buzlu suya giren bir kuzeyli gibi bedenimizi
silkelemekten de geri durmuyoruz. Ağlamalarımız ve gülmelerimiz birbirine karışmışken kahkahalarımızdan medetler umuyoruz.
Doğumdaki vücut sıcaklığını, ölümdeki beden soğukluğuyla
dengeliyor olmalıyız. Toru topu yaşayabileceğimiz yetmiş-seksen
farklı mevsimin ortalamasını taşıyoruz. Bir yanımız sıcaklık depolarken diğer taraflarımız hararetimizi alıyor olmalı. Püf deyince
sönebilecek bir canla yaşadık mı yaşamadık mı, hayal mi gerçek mi
bilemiyoruz. Biz de aynı havamız gibi cephe cephe, hat hat ve kat
kat savruluyor olmalıyız. Sonuçta bütün paydaşlarımızla beraber
“Dünya bir penceredir. Her gelen baktı geçti.” gerçekliğinde yaşıyoruz.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL