Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
HALACI MANSUR Roman Hüseyin TURHAL
Mansur bin Hüseyin, bilinen adıyla Hallac-ı Mansur... O, asırlar boyunca, tasavvuf yolcularının bir ucu keskin kılıç, diğer ucu ise sonsuz bir aşk denizi olan menkıbesi olagelmiştir. O, zühd ve riyaze...
5. Bölüm

BÖLÜM 2: Bağdat'a Yürüyüş

13 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
HALACI MANSUR
BÖLÜM 2: Bağdat'a Yürüyüş
Mansur’un kararı, Kayseri’nin kadim taş yapıları arasında, yazın ortasında esen bir kar fırtınası gibiydi. Ani, şaşırtıcı ve tüm düzeni dondurucu. Pazardaki o sessiz karşılaşmanın üzerinden henüz iki hafta geçmişti ki, Halacı dükkanında artık sadece halı tezgahlarının gıcırtısı değil, iki eski dostun gergin solukları da yankılanıyordu.
Rüstem, elindeki defteri sinirle tezgâhın üzerine fırlattı. "Anlamıyorum, Mansur! Yıllardır sırtımızı sıvazladığımız bu tezgâhlar ne olacak? Dün Urfa’daki alıcıdan mektup geldi. En az yüz dinar kâr. Bırakıp gitmek mi? Tüm bunlar, bir dilencinin yüzündeki boş bir huzur için mi?"
Mansur, pencerenin önünde, sırtı Rüstem’e dönük duruyordu. Artık ne kızıl kökboyası ne de dokunmuş iplikler umurundaydı. Parmaklarının ucunda hissettiği tek şey, yola çıkmadan önce aldığı, kalın, yıpranmış yün hırkanın pürüzlü dokusuydu. "Rüstem, artık renkler beni aldatıyor. Onlar sadece dışa yansıyan birer gölge. Ben o gölgenin kaynağını aramaya gidiyorum."
"Kaynak mı?" diye bağırdı Rüstem, sesi hayal kırıklığıyla titriyordu. "Kaynak buradadır! Bu toprağın bereketinde, alnımızın terindedir. Bağdat’ta ne var? Kuru kitaplar ve aç dervişler! Bizim yolumuz halı ve kilimdi. Bizim hakikatimiz, dokuduğumuz her ilmekteydi!"
Mansur yavaşça döndü. Gözleri, içinde yıllardır biriktirdiği dünyevi yüklerden arınmış, derin ve berraktı. "Hayır, Rüstem. Benim yolum sadece kilimmiş gibi görünüyordu. Ama o kilimin altından başka bir yolun kapısı aralandı. Ben o kapıdan geçmek zorundayım. Seninle olan dostluğum bakidir, lakin Rabbimle olan sözüm daha kuvvetli."
Rüstem, son bir çabayla tezgahtaki bir avuç parlak kırmızı ipliği gösterdi. "Bunları da mı bırakıyorsun? Senin eserin bunlar! Sen kimsin, unuttun mu? Sen Halacı Mansur’sun!"
Mansur gülümsedi. O an, Halacı Mansur kimliğinden sıyrılıp, sadece Mansur olmaya karar verdi.
"Ben, sadece arayanım, Rüstem. Yolum artık Bağdat'a... İrfan şehirlerinin en büyüğüne gidiyor."
Ertesi sabah, güneş daha yeni ağarırken Mansur, dükkânın kapısına son kez baktı. Cebinde ne kıymetli bir akçe ne de fazladan bir kat giysi vardı. Sadece bir asası, sırtında ince yün hırkası ve kalbinde büyük bir merak. Rüstem, vedalaşmaya gelmemişti; kapının hemen dışındaki çamurun içine bıraktığı yirmi dirhemle son isyanını yapmıştı. Mansur, paraya dokunmadı, başını iki yana salladı ve yoluna devam etti.
Bağdat, uzaktaydı.
Yürüyüşün ilk günleri, bedenin isyanıydı. Yumuşak pazar zeminlerine alışık ayakları, dikenli topraklarda kabarmaya başlamıştı. Güneşin yakıcı sıcağı altında dudakları çatlıyor, yün hırka sırtında ağırlaşıyordu. Ancak o yürüdükçe, yükü azalıyordu. Her adım, geride bıraktığı ticaretin, hesapların ve endişelerin bir parçasıydı.
Mansur, bir akşam konakladığı ıssız bir hanın avlusunda, sadece ay ışığı ve yıldızlarla baş başa kalmıştı. Soğuk bir taşa oturmuş, çamurlanmış ayaklarını ovarken, aklına Rüstem’in sözleri geldi. “Huzur, ateşin çıtırtısındadır.” Mansur, şimdi ne ateşi ne de parası vardı. Ama içindeki o sessiz, yabancı huzur ilk defa bu denli şiddetliydi.
Gözlerini göğe dikti. Tüm o yıldızlar, bir halının ilmekleri gibiydi. Ve o an anladı: Kendisi de, o büyük, devasa halının, varlık halısının bir ilmeğiydi. Ve o ilmeğin nerede olduğunu bulmak için, yürümesi gerekiyordu.
Bağdat'a varıncaya kadar yolu çetin olacaktı, ama Mansur artık bir tüccar değil, bir yolcuydu. Ve yolcu için zorluk, varışın habercisiydi.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL