Kötülük etmeden pişman olmanın en iyi şekli, iyilik etmektir. bretonne
Hacı Bektaş Veli (Erkek Dişi Sorulmaz) Roman Hüseyin TURHAL
Aşkın ve Hoşgörünün Destanı: Hacı Bektaş Veli Romanı Yazar: Hüseyin TURHAL 13. yüzyıl Anadolu’su. Topraklar kanla, gönüller korkuyla sulanırken; bir derviş, Horasan’dan getirdiği Vahdet (Birlik) fel...
9. Bölüm

Bölüm 6: "Erkek Dişi Sorulmaz"

15 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Bölüm 6: "Erkek Dişi Sorulmaz"
Mekan: Sulucakarahöyük Dergâhı'nın avlusu ve çevredeki Türkmen obaları.
Zaman: Bektaş'ın yerleştikten sonraki ilk verimli yılları.
Gönül Kapısı ve Postun Rengi
Hacı Bektaş Veli’nin dergâhı, bölgedeki diğer dini kurumlardan farklıydı. Duvarlarında asık suratlı Kadıların fetvaları değil, Lokman-ı Perende'den miras kalan Aşk ve Hoşgörü yazıyordu. Ancak bu dergâhı gerçekten ayıran şey, avlusuna giren her cana eşit davranılmasıydı.
Bir öğleden sonra, köyün ileri gelenleri ve birkaç derviş, Bektaş Veli ile sohbet etmek için bir araya gelmişti. Sohbet, Bektaş'ın kadınlara verdiği değer konusuna geldi. O dönem Anadolu'sunda, kadınların dini ve sosyal yaşamdaki yeri oldukça kısıtlıydı.
Yaşlı ve saygın bir Türkmen Beyi, çekinerek sordu: "Ulu Pirim, görüyoruz ki, dergâhınıza gelen hatunlar, erkek dervişler gibi ilim ve zikir meclislerinde yer alıyor. Hatta bazıları, erkeklerden daha ileride görünüyor. Bu, Şeriatın usulüne ne kadar uygundur?"
Bektaş Veli, gülümsedi. Kırmızı postuna dokundu.
"Beyim," dedi. "Şeriat bedenin kanunudur; Tarikat ise kalbin kanunu. Kalp âleminde beden, bir perdeden ibarettir. Benim yolumda, kalbe bakarız. Kalbin rengine, soyuna, hatta içinde sakladığı cinsiyete bakmayız."
Veli, bakışlarını toplanan herkesin üzerinde gezdirdi ve o ünlü sözünü ilk kez bu mecliste dillendirdi: "Bizim yolumuzda, erkek dişi sorulmaz. Eksiklik de, fazlalık da yoktur. Var olan tek şey vardır: İnsanı Kâmil olma arayışıdır. Hakk'ın nuru, her canın içinde eşit tecelli eder."
Hatun Ana ve Güvenin Sınavı
Bu dönemde, Bektaş Veli’nin manevi silsilesinde çok önemli bir kadın figürü ortaya çıktı: Hatun Ana (Kutalmışoğlu Süleyman Şah'ın kızı olduğu rivayet edilir). O, sadece dergâhın idaresinde değil, aynı zamanda manevi eğitimde de Veli’nin en yakın yoldaşı oldu.
Hatun Ana, Türkmen kadınlarına sadece dervişlik yolunu değil, aynı zamanda özgüven ve liderlik ruhunu da öğretiyordu. Onun rehberliğinde birçok kadın, bölgedeki obalara giderek Veli'nin sevgi ve hoşgörü felsefesini yaydı.
Bu durum, sadece Kadıların değil, aynı zamanda bazı geleneksel erkek dervişlerin de tepkisini çekti. Bir genç derviş, Veli'ye yaklaştı:
"Pirim, Hatun Ana'nın makamı benden daha yüksek midir? Ben erkek olarak daha çok zikir çekip, daha çok hizmet etmiyor muyum?"
Bektaş Veli, gence döndü ve elinde tuttuğu, henüz olgunlaşmamış bir cevizi gösterdi. "Evlat, bu cevizin kabuğu katıdır, içi ise acı. Sen, kabuğun sertliğine mi bakıyorsun, yoksa içindeki özün tadına mı?"
Veli, cevizi ikiye ayırdı. "Kadın, sadece kabuk değildir. O, hayatın özüdür. O, bir annedir, bir eştir, bir öğretmendir. Onun makamı, senin hizmetinle değil, kalbindeki Aşk'ın büyüklüğüyle ölçülür. Hatun Ana, kalbinin genişliğiyle bu dergâhın direğidir."
Bu ders, Bektaşi felsefesinin temellerini sağlamlaştırdı: Değer, cinsiyette değil, takvada (Allah korkusu ve manevi olgunlukta) yatar.
Toplumsal Dönüşümün Tohumları
Veli'nin bu eşitlikçi yaklaşımı, Türkmen obalarında büyük bir değişim başlattı. Kadınlar, sadece ev işlerine hapsolmak yerine, manevi meclislere katılmaya, söz söylemeye ve obaların yönetiminde rol almaya başladılar.
Bu, Sulucakarahöyük'ü, o dönem Anadolu'sunda ilerici ve özgürlükçü bir manevi merkez haline getirdi. İnsanlar, Veli'nin felsefesinde, baskı ve eşitsizliğin olmadığı, Ali'nin adaletinin ruhunu buluyorlardı.
Hacı Bektaş Veli, sadece bir derviş geleneği kurmuyordu; o, Anadolu'da yeni bir toplumsal düzenin tohumlarını ekiyor, "insan merkezli" bir devrim başlatıyordu. Onun gözünde her can, kutsal ve eşsiz bir aynaydı, Hakikat'i yansıtan.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL