Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
Hacı Bektaş Veli (Erkek Dişi Sorulmaz) Roman Hüseyin TURHAL
Aşkın ve Hoşgörünün Destanı: Hacı Bektaş Veli Romanı Yazar: Hüseyin TURHAL 13. yüzyıl Anadolu’su. Topraklar kanla, gönüller korkuyla sulanırken; bir derviş, Horasan’dan getirdiği Vahdet (Birlik) fel...
50. Bölüm

Bölüm 4: İnsan-ı Kâmil'in Sesi

6 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

Ders: Karanlıkta Kalan Yol
Tekkenin avlusu, yeni müritler ve Sulucakarahöyük halkından meraklılarla doluydu. Hacı Bektaş Veli, kulübesinin önündeki alçak bir tahta sedirde oturuyordu. Karşısında oturanlar, çiftçiler, göçerler, birkaç Rum zanaatkâr ve kadınlar, o dönem Anadolu'nun tüm kesitini temsil ediyordu.
Derviş, sözlerine ilim ve akıl üzerine başladı.
"Ey canlar," dedi. "İnsan, karanlıkta kalan bir yolcudur. Elinde meşale yoksa, yürüdüğü her adım onu uçuruma götürebilir. O meşale nedir? İlimdir, akıldır."
Bir genç, cesaretini toplayıp sordu: "Hünkârım, ilim dediğiniz medreselerde okunan kitaplar mıdır? Bizim okumaya vaktimiz yok."
Bektaş gülümsedi. "Hayır evladım. İlim, sadece kitaptaki harfler değildir. Asıl ilim, kendi nefsini bilmektir. Kendini bilmeyen, Allah'ı da bilmez. Okuyamayan için bile ilim vardır: Gözlemlemek, dinlemek, tecrübe etmek."
Ardından, felsefesinin en keskin sözlerinden birini dile getirdi:
"İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır."
Ona göre, imanın temeli körü körüne bir bağlılık değil, akıl ve sorgulama üzerine kurulu bir bilinçti. İnsan, kendi aklını kullanmalı, doğruyu ve yanlışı ayırt etmeliydi. Bu düstur, Anadolu'nun dogmatik düşünceye karşı en büyük manevi kalkanı olacaktı.
İnsan Olmanın Üç Temel Direği
Bektaş Veli, ilim dersinden sonra, insanı "Kâmil İnsan" (İnsan-ı Kâmil) mertebesine taşıyan ahlak ilkelerine geçti.
"Eğer bir ev inşa edecekseniz, üç temel direğe ihtiyacınız vardır. Bu direkler, sizi dünya ve ahiret sıkıntısından korur. Bunlar, bizim ahlak ilkelerimizdir."
Ardından, o meşhur üç kuralı müritlerine ezberletti:
Eline Sahip Ol: Haramdan, haksızlıktan, çalmaktan ve kötülük yapmaktan kaçın. Helal kazanç yoludur.
Diline Sahip Ol: Yalan söylemekten, iftira atmaktan, gıybetten ve küfürden kaçın. Kalbi yaralayan, dilden çıkan zehirdir.
Beline Sahip Ol: Şehvetine ve nefsine köle olmaktan kaçın. Namusu, aileyi ve sadakati koru.
"Bu üç kuralı kalbine yazan, yedi iklim dört bucağa korkusuzca yürüyebilir. Çünkü o, en büyük düşmanını, yani nefsini yenmiştir."
Bu ilkeler, sadece ruhani bir yol değil, aynı zamanda Anadolu'daki toplumsal düzenin ve Ahilik ahlakının da manevi temellerini güçlendiriyordu.
Kâbe: Gönül Evi
Bektaş Veli, dersinin sonunda, Sulucakarahöyük'e geliş amacını ve felsefesinin nihai hedefini tekrarladı: İnsan Sevgisi.
Bir mürit, başını kaldırıp sordu: "Hünkârım, bizler kutsal topraklara gidip Kâbe'yi ziyaret ederiz. Bu, en büyük ibadetimizdir. Peki, sizce en büyük ibadet nedir?"
Bektaş'ın yüzünde derin bir şefkat belirdi.
"En büyük ibadet, kendini bilmektir. Ama eğer bir yerleri ziyaret etmeniz gerekiyorsa, size en yakın olan yere bakın. Benden size vasiyet olsun: "Kâbe, insanın gönlüdür."
Bir taş yapıya saygı duymak önemlidir, ancak o yapıyı kutsal yapan, ona duyulan sevgidir. Eğer siz, yarattığı için Yaradan'ı seviyorsanız; O'nun en güzel ve en mükemmel eseri olan insanı sevmek, her şeyden önce gelmelidir.
Bir fakirin yüzünü güldürmek, bir yetimin başını okşamak, bir düşkünü kaldırmak... İşte bu, yürüyen Kâbe'ye yapılan hizmettir. Eğer komşun açken sen tok yatarsan, namazın da orucun da kabul olmaz.
Sulucakarahöyük'teki o küçük tekke, artık sadece bir kulübe değil, İnsan Kutsaldır düsturunun Anadolu'ya yayıldığı bir manevi merkezdi. Hacı Bektaş Veli, dini inançları birbirinden ayıran duvarları değil, tüm insanlığı birleştiren sevgi köprülerini inşa ediyordu.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL