Hacı Bektaş Veli
(Erkek Dişi Sorulmaz)
Roman
Hüseyin TURHAL
Aşkın ve Hoşgörünün Destanı: Hacı Bektaş Veli Romanı
Yazar: Hüseyin TURHAL
13. yüzyıl Anadolu’su. Topraklar kanla, gönüller korkuyla sulanırken; bir derviş, Horasan’dan getirdiği Vahdet (Birlik) fel...
Sır Saklamak, Dört Kapıyı Bilmek ve Aşk-Şevk-Sefa: İnsan-ı Kâmil Yunus, Vahdet-i Vücud (Varlığın Birliği) idrakine ulaştıktan sonra, artık Beka Billah (Allah ile kalıcılık) mertebesine, yani manevi yolculuğun zirvesi olan İnsan-ı Kâmil olma noktasına doğru ilerliyor. Bu, sadece bilmek değil, olmaktır. VII. Makam: Sır Saklamak (Hakikat'in Örtüsü) Hakikat'e eren dervişin en büyük sorumluluğu, bu yüce bilgeliği layık olmayandan korumaktır. Sır, sadece bir bilgi değil, yoğun bir manevi enerjidir. Dedebaba, bu makamın dersini şu sözlerle verdi: "Yunus, sen artık Aşk'ın ve Birlik'in sırrını kalbinde taşıyorsun. Eğer bu sırrı, kalbi henüz Ham (olgunlaşmamış) olanın üzerine dökersem, onu yakarsın. Sırrı saklamak, merhamettir. Sırrı ifşa etmek, benliğin (egonun) son kibridir." Yunus, bu makamda sessizliğin ve gizliliğin en derin manasını öğrendi. Artık sözleri, sadece fayda getireceği zaman, en sade ve anlaşılır şekilde sarf ediyordu. O, dışarıdan sadece sade bir derviş gibi görünüyordu; oysa içinde bütün Hakikatler gizliydi. Kendi manevi tecrübeleri hakkında konuşmaktan tamamen kaçındı. VIII. Makam: Dört Kapıyı Bilmek ve Öğretmek (Mürşidlik Yetkinliği) Yunus, bütün kapılardan geçmişti. Bu makamda, sadece bu makamları yaşamak değil, aynı zamanda bu dört kapının birbirine nasıl bağlı olduğunu ve başkalarına nasıl aktarılacağını anlaması gerekiyordu. Bu, bir mürşit (rehber) adayı olmanın nişanesiydi. Yunus, Şeriat'ın dışsal disiplin, Tarikat'ın içsel arınma, Marifet'in kalbi bilgelik ve Hakikat'in ise mutlak Birlik ve teslimiyet olduğunu bir zincirin halkaları gibi idrak etti. Biri olmadan diğerinin olamayacağını biliyordu. IX. Makam: Hazret-i Rabb'e Ulaşmak (Seyr-i Sülûk'un Sonu) Bu, Kırk Makam yolculuğunun fiili sonudur. Dervişin, "Gerçek Ev" dediği Huzur'a, Vuslat'a (kavuşma) erişmesidir. Yunus'un kendi varlığı, İlahi Varoluşun içinde erimiş ve Beka Billah (Allah ile kalıcılık) hali başlamıştır. Yunus, bir gece tefekkür ederken, benliğinin son kalıntısının da eridiğini hissetti. Artık o, sadece kendisi değildi; O'nun Aşkının yansımasıydı. Kendi iradesi, İlahi İradeye dönüşmüştü. O, artık varlığını, Yaradan'ın varlığıyla sürdüren bir ayna gibiydi. X. Makam: Aşk-Şevk-Sefa (Mutlak Huzur) Hakikat Kapısı'nın son ve en yüce makamı, Aşk, Şevk ve Sefa haliyle yaşamaktır. Bu, Mutlak Huzur'a ermektir. Bu, ne Cennet umuduyla ne de Cehennem korkusuyla yapılan bir ibadet; tamamen Aşktan doğan, içten gelen bir coşkudur (Şevk). Yunus, kalbinde sürekli bir Sefa (dinginlik ve neşe) hissediyordu. Bu, dünyevi bir mutluluktan öte, Varlık'la Birlik olmanın getirdiği sonsuz dinginlikti. Artık o, nerede olursa olsun, Huzurda idi ve bu Huzur, onun en büyük varlığıydı. Dedebaba, Yunus'un yanına geldi. Gözleri yaşlıydı ama yüzü gülümsüyordu. "Yunus," dedi, "Kırk Makam tamamdır. Sen artık bir Yol Gösterici, bir Gönül Sultanı'sın. Gözünle gördüğün, kalbinle bildiğin her şeyi, sevgi ve edeple yeryüzüne saçmalısın." Yunus, başını öne eğdi. "Şükürler olsun, Efendim. Varlığım, bu yolun hizmetindedir."
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.