Hacı Bektaş Veli
(Erkek Dişi Sorulmaz)
Roman
Hüseyin TURHAL
Aşkın ve Hoşgörünün Destanı: Hacı Bektaş Veli Romanı
Yazar: Hüseyin TURHAL
13. yüzyıl Anadolu’su. Topraklar kanla, gönüller korkuyla sulanırken; bir derviş, Horasan’dan getirdiği Vahdet (Birlik) fel...
Varlığın Birliği: Gerçeği Gizlememek ve Eşitlik Yunus, Hakikat Kapısı'nın ilk makamlarında benliğini toprağa karıştırmış ve Yetmiş İki Milleti yargılamaktan vazgeçmişti. Şimdi, Hakikat'i gözle görme mertebesine, yani evrenin her zerresinde İlahi Varlığı idrak etme aşamasına geliyor. IV. Makam: Yaradılmışlardan Emin Olmak (Emniyet) Dervişin ruhu, Hakikat'e erdiğinde, "emin" hale gelir. Bu eminlik, sadece kendi emniyeti değil, bütün yaratılmışların ondan emin olmasıdır. Dedebaba, bu makamın dersini şöyle özetledi: "Yunus, bir dervişin kalbi öyle bir huzur bulmalıdır ki, yeryüzündeki hiçbir canlı, onun varlığından dolayı korku veya endişe duymasın. Bir karınca bile senin gölgenden emin olmalıdır. Yaratılmışlardan emin olmak, her şeye şefkatle yaklaşmanın doğal sonucudur." Yunus, bu makamda, kendisinden yayılan huzurun, çevresindeki gerginlikleri nasıl yatıştırdığını fark etti. O, artık bir yargıç veya eleştirmen değil, sadece bir huzur kaynağıydı. V. Makam: Hakk'ın Varlığını Gözle Görmek (Vahdet-i Vücud) Bu, Kırk Makam'ın manevi zirvelerinden biridir. Gözle görmek, fiziksel olarak değil, kalp gözüyle görmektir. Yunus, bu makamda, bütün varlıkların ayrı ayrı tecelliler değil, Tek Bir Kaynağın yansımaları olduğunu idrak etti. Yunus, Dergâh'ın avlusunda durdu. Gözlerini kapattı, sonra açtı. Gördüğü manzarada artık ağaçlar, taşlar, dervişler ve kendi bedeni ayrı ayrı şeyler değildi. Hepsi, aynı İlahi Işığın farklı tonlarıydı. Bir çiçeğin kokusunda, rüzgârın sesinde, bir yoksulun gözyaşında aynı Hakikat'in nefesini duyuyordu. Yunus'un İdrakı: “Ne varsa âlemde, o vardır âdemde. Âdem odur, âlem odur.” (Hacı Bektaş Veli) Bu idrak, Yunus'un bireysel benliğini (ego) tamamen eritti. Artık o, "Ben" derken, bütün Varlığı kastediyordu. Bu, Vahdet-i Vücud (Varlığın Birliği) sırrına ermektir. VI. Makam: Gerçeği Gizlememek (Aşkın Şahitliği) Vahdet sırrına eren dervişin en büyük sınavı, bu Hakikat'i olduğu gibi kabullenmek ve yaşamın her anında şahitlik etmektir. Yunus, artık iyi ve kötüyü, güzel ve çirkini, var ve yoku, Hakikat'in iki yüzü olarak görüyordu. İyiliğe sevinirken, kötülüğü de reddetmek yerine, onun Aşk'tan uzaklaşmanın sonucu olduğunu biliyordu. Dedebaba, "Yunus," dedi. "Hakikat'i görmek zordur, ama onu olduğu gibi kabul etmek ve yaşamak daha zordur. Bu, sadece sevdiğin şeylere değil, seni üzen şeylere de aynı gözle bakmaktır. Gerçeği gizlememek, hayatın kendisini İlahi bir tecelli olarak kabul etmektir." Bu makam, Yunus'a Mutlak Eşitlik duygusunu getirdi. O, artık her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu, her olayın bir hikmet taşıdığını biliyordu. Bu teslimiyet, onun ruhuna Büyük Huzur getirdi. Yunus, Hakikat Kapısı'nın bu makamlarında, manevi bir uyanış yaşayarak Varlığın Birliği idrakine ulaştı. Artık o, sadece bir insan değil, Hakikat'in yaşayan bir aynasıydı.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.