Değerli Okuyucu,
Bu kitabın ortaya çıkışı, yalnızca akademik bir merakın değil, aynı zamanda kişisel bir yolculuğun sonucudur.
Bir saha çalışması niteliğinde, beş yıldır TikTok platformunda aktif olarak bulunuyor; oradaki dinamikleri, etkileşim biçimlerini ve kullanıcı davranışlarını yakından gözlemliyorum.
Bu süreçte dijital dünyanın toplumu nasıl şekillendirdiğini, insanların kendilerini nasıl sunduğunu ve özellikle genç kuşakların psikolojik ve sosyolojik olarak nasıl etkilendiğini adım adım takip ettim.
Ancak, gözlemlerim yalnızca gençlerle sınırlı değildi. Belli bir yaşın üzerindeki kullanıcıların da kendi karakterlerine, ilgi alanlarına ve hobilerine göre platformda aktif biçimde yer aldıklarını gördüm.

TikTok, şiir ve edebiyatla ilgilenenlerden sanatla uğraşanlara, el emeği üreticilerinden düşünce paylaşanlara kadar geniş bir kesime görünürlük kazandıran bir mecra haline gelmişti. İnsanlar seslerini duyuruyor, kitaplarını tanıtıyor, ürettiklerini paylaşıyor ve kendi çevrelerinin ötesine geçerek daha geniş kitlelerle sosyalleşebiliyordu.

Bu gözlemler, sosyolojinin alt dalları arasında yer alan aile sosyolojisi, bilgi sosyolojisi, kitle iletişim sosyolojisi ve medya sosyolojisi gibi alanlarla doğrudan ilişkili olduğunu gösterdi.
Tüm bu disiplinlerin kesişim noktasında dijital kültürün yükselişi duruyordu. Bu nedenle, sahip olduğum birikimi ve mesleki gözlemlerimi toplumun faydasına sunabilmek adına, sosyal medya platformlarından biri olan TikTok’u bilimsel bir mercek altına alma gerekliliği doğdu. TikTok, bu alanlarda ürettiğim bilgi ve deneyimleri somutlaştırmamı sağlayan önemli bir saha haline geldi.

Dijitalleşen dünyanın insan davranışlarını nasıl dönüştürdüğünü anlamak için kapsamlı araştırmalar yapmaya, kullanıcı psikolojilerini incelemeye ve bu fenomeni akademik bir çerçevede ele almaya karar verdim. Tez çalışmama da bu nedenle TikTok’u konu edindim; çünkü bu platform, çağın ruhunu en yalın ve en çarpıcı haliyle yansıtıyordu.

Ancak bu süreçte sık sık sorularla karşılaştım:
“Filozof Sosyolog kim?”
“Gerçekten filozof musun?”
“Gerçekten sosyolog musun?”
“Sosyoloğun TikTok’ta ne işi var?”

Bu sorular, toplumun hem dijitale, hem sosyal bilimlere bakışındaki eksiklikleri açıkça gösteriyordu. Oysa bir sosyolog için en değerli saha toplumun kendisidir; toplumun bugün en yoğun bulunduğu yer ise dijital platformlardır. TikTok’un bana sağladığı geniş gözlem alanı, sosyal bilimsel yaklaşımımın bir parçasıdır ve bu alanı ciddiyetle incelemek mesleki sorumluluğumdur.

Bu nedenle, hem bu sorulara açıklık getirmek hem de yürüttüğüm çalışmaları toplum yararına sunmak amacıyla bu kitabı yazmaya karar verdim. Amacım yalnızca TikTok’u analiz etmek değil; dijital çağın insanı nasıl dönüştürdüğünü bilimsel ve felsefi bir perspektifle ortaya koymaktır.

Bu kitap, dijital dünyanın karmaşasında yol arayanlara, sosyal medya etkilerini anlamak isteyenlere ve çağımızı doğru okumayı önemseyenlere bir katkı niteliğindedir.


Filozof Sosyolog
Jale ERDOĞMUŞ