Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
FİLOZOF KIRMIZISI
Filozof Kırmızısı, sıradan bir kadınken, hastalıklarla mücadele eden, ameliyatlar geçiren sonrasında engelli kalan, bu sırada eğitim yolculuğuna devam eden, aynı zamanda annelik yapmaya çalışan ve hay...
4. Bölüm

2. BÖLÜM HAYATIMIN YENİ BİR ÇAĞINA AÇILAN KAPI

5 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Her insanın hayatında öyle bir an vardır ki, o an sessizce her şeyi ikiye böler. Benim için 2013 yılının son günlerinde yaşadığım o sabah, tam olarak böyle bir andı.
O günden önceki ben ile, o günden sonraki ben birbirine benzeyen ama aynı olmayan iki ayrı kadındı.
Bugüne dek güçlüydüm, dayanıklıydım, yetişen, yapan, koşturan bendim. Hayat bana her zaman yük verdi, ben de her defasında taşıdım.
Ama bir sabah bedenim aniden benimle konuşmayı bıraktığında,
anladım ki artık eski düzenin kapısı kapanmıştı. Yeni bir kapı açılmıştı ama bu kapıdan geçmek öyle kolay değildi. O kapının ardında acı vardı, ateş vardı, hareketsizlik vardı. Bir kadının önce bedenine, sonra ruhuna çöken ağırlık vardı. Belirsizlik vardı. Korku vardı. Bununla birlikte, aynı zamanda, bambaşka bir yolun başlangıcı da oradaydı.

İşte bu bölüm, o eşiğin hikâyesidir.
Bir sabahın, bir hastalığın, bir anda değişen hayatın ve yavaş yavaş yeniden kurulan benliğin.
Eski hayatım kapanırken, yeni hayatımın ilk adımları hiç duymadığım bir sessizlikle atılıyordu.

Bu, benim, dönüşüm kapısından içeri adım attığı anın hikâyesidir.
Acıyla başlayan, ama sonunda kendini yeniden doğuran bir kadının yeni çağı.

2.1 KIRILMA

Sene 2013’tü; yıl sonuna yaklaşırken hayatım da ağır ağır kendi sessiz kırılmasına ilerliyordu. İki yaşında bir oğlum ve henüz birkaç aylık bir bebeğim vardı. Geceleri uykusuz, gündüzleri koşuşturmalıydı; anne dediğin her şeye alışır sanıyordum. Her yeni doğum yapmış ve küçük bir bebeği olan her anne kadar yorgundum elbette, ama bu yorgunluk beni böylesine bir dönüm noktasına götürecek diye düşünmemiştim.

Bir gece, çocuklarım uyuyunca evdeki işleri bitirdim ve her zamanki gibi yatağıma uzandım. O an sadece birkaç saat dinlenmek istiyordum fakat malesef sabah uyandığımda bedenim bana bambaşka bir gerçek sundu.

Ayak uçlarımdan başlayan ve yukarıya doğru tırmanan bir sıcaklık... Yakıcı bir ateş, üşüme ve titreme. Ve en önemliside hareket edememek.
Kolumu kıpırdatmak istedim; olmadı. Seslenmek istedim; dudaklarım açılmadı. Bebeğimin sesini duydum; ama ona ulaşamadım. Anne olarak yaşadığım en büyük çaresizlik buydu. Bedenim bana itaat etmiyordu. Gözümden tek damla yaş süzüldü, sadece çaresizce sadece tavana bakabildim.. Sanki içimdeki tüm güç bir anda çekilmişti. Bedenim adeta iskeletsizmişim gibi ağırlaşıyor, bilincim sisleniyordu. Dünyayla bağım kopuyor gibiydi. Bebeğimin ağlamasına eşim uyanmıştı ve halimi görünce şaşkınlığını gizleyemiyordu. Hamurlaşmış ve ateş topuna dönmüş bir beden duruyordu yanı başında.
Sabah ambulansla hastaneye kaldırıldığımı sonradan öğrendim. Doktorların yüzlerinde belirsizlik vardı. Yinelenen testler, MR’lar, tomografiler, röntgenler… Hiçbiri bir sebep söylemiyordu. Ateşim düşmüyor, felç hali açıklanamıyordu. Bu kırılma, sadece bedenimde değildi; hayatım da aynı anda ikiye ayrılmıştı. Yatalak günler takip etti beni. Gitmediğim doktor, ziyaret etmediğim hastane kalmadı.
Ve en sarsıcı gerçek şuydu:
Marjinal hiçbir sebep yoktu. Yani ortada açıklanabilir bir neden olmadan, hayatım bir anda değişmişti. Bu andan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
O sabah başlayan kırılma, beni içinden geçeceğim uzun bir yolun ilk kapısına getirmişti.

Burası hayatımın kırıldığı, ama aynı zamanda yeniden doğmaya başladığı andır.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL