Filozof Kırmızısı, sıradan bir kadınken, hastalıklarla mücadele eden, ameliyatlar geçiren sonrasında engelli kalan, bu sırada eğitim yolculuğuna devam eden, aynı zamanda annelik yapmaya çalışan ve hay...
Kadın olmak, çoğu zaman görünmeyen bir yükün altında dimdik durmayı öğrenmektir. Dışarıdan bakıldığında yalnızca bir beden sanılır; oysa içinde çağlar boyunca biriken bir hafıza, su gibi akışkan, toprak gibi ağır bir ruh taşır kadın. Bir bakışında bir ömrün yolları saklıdır; kırılmış hevesler, ertelenmiş arzular, tamamlanmamış cümleler ve tüm bunların altında hâlâ ışımaya devam eden sessiz bir direnç. Kadının gücü sertlikten gelmez; tam tersine, kırılganlığını taşıyabilme becerisinden doğar. Bu güç, ne bağırır ne gösteriş ister. Kök salmış bir sezgiyle, kendi yaralarını iyileştirme ustalığıyla ilerler. Her adımında hem geçmişini taşır, hem de geleceğini örer. Toplum kadına roller biçer; kız evlat, abla, eş, anne. Fakat kadın en çok “kendisi olmak” için mücadele eder. Kimi zaman kalabalığın ortasında görünmezleşir, kimi zaman bir sessizliğin içinde varlığını duyurmak zorunda kalır. Görünmeden görünmeye, yok sayılırken var kalmaya çalışır. Her gün yeniden ve inatla, “Ben buradayım” demeyi öğrenir. Kadın olmak, iç dünyasında iki ateşi aynı anda taşımaktır. Biri incitir, biri iyileştirir. Biri yakar, biri yol gösterir. Bir yanı dünyaya meydan okurken, diğer yanı kendi derinliğinde sükûnet arar. İşte bu çift taraflılık, kadını hem kırılgan, hem bilge, hem yumuşak hem dirençli kılar. Bir kadın, konuşmasa da anlatır aslında. Gözlerinde mevsimler değişir; adımlarında yarım kalmış hikâyeler vardır. Sessizliğinde bir anlam, gülüşünde bir devrim taşır. Bazen bir duvarı tek kelime etmeden aşar; bazen kendi kalbini taşımakta zorlanır. Ama her seferinde küllerinden doğmayı bilir. Kadın olmak, bir mucizeyi gündelik hayata sığdırma becerisidir. Acılarının üstüne su serpip gününe devam etmek, en karanlık anında bile içindeki minicik umut çiçeğini koruyabilmektir. Ve tüm bunların ötesinde; kadın olmak, kendi hikâyesinin yazarı olmayı hatırlamaktır tıpkı benim gibi. Kalemi eline aldığında kimseden izin beklemeden, kendi ışığıyla yolunu bulup dünyaya iz bırakmaktır. Bu kitapta okuyacağınız hikâye, işte bu sessiz çığlığın, bu derin çabanın ve yeniden doğmanın kırmızı izlerinden oluşuyor. Bu benim hikayem.. Bu Filozof Sosyoloğun Varoluş serüveni.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.