Bu çalışma, 1923–1938 erken Cumhuriyet dönemi başta olmak üzere Türkiye ekonomisini makaleler ışığında ele almakta, devletçilik politikaları, sanayileşme hamleleri ve kurumsal dönüşümü analiz etmekted...
Temel Görüş: İnsanların rasyonel olmadığını, psikolojik faktörlerle (ör. önyargılar, heuristics) karar verdiklerini savunur. Geleneksel ekonomik modellere meydan okur.
Önemli Kavramlar: Bilişsel önyargılar, nudge (dürtme) teorisi."
Bu makale, 1923-1938 dönemi Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomik modernleşme politikalarını, Daniel Kahneman ve Richard Thaler gibi isimlerle özdeşleşen Davranışsal İktisat teorisinin lensleriyle incelemeyi amaçlamaktadır. Geleneksel iktisat tarihi yazımının "rasyonel planlama" vurgusunun aksine, bu çalışma, ekonomik karar alma süreçlerinde duyguların, önyargıların, sosyal normların ve lider karizmasının oynadığı rolü merkeze almaktadır. Tez, Kemalist modernleşme projesinin, toplumun rasyonel olmayan psikolojik eğilimlerini (status quo önyargısı, otoriteye itaat, ulusal gurur) ustaca "dürterek" (nudge) meşruiyet ve destek sağladığını öne sürer. Antitez, bu jakoben ve tepeden inmeci yaklaşımın, halkın gerçek tercihlerini görmezden gelerek uzun vadede "planlama yanılgısı" ve "aşırı güven" gibi bilişsel önyargıların tuzağına düştüğünü savunur. Sentez ise, dönem ekonomisinin, rasyonel bir planlama çerçevesi ile irrasyonel insan psikolojisini birleştiren karmaşık bir sosyal mühendislik deneyimi olduğudur.
Anahtar Kelimeler: Davranışsal İktisat, Erken Cumhuriyet, Atatürk, Bilişsel Önyargılar, Nudge Teorisi, Sosyal Mühendislik, İktisat Psikolojisi.
Giriş: Rasyonalite Yanılgısı ve Tarih
Geleneksel iktisat tarihi analizleri, Erken Cumhuriyet dönemini genellikle pozitivist ve rasyonalist bir dünya görüşünün soğuk ve hesaplı bir planlaması olarak sunma eğilimindedir. Oysa Daniel Kahneman'ın Thinking, Fast and Slow (Hızlı ve Yavaş Düşünme) eserinde ortaya koyduğu üzere, insan kararları çoğu zaman "Sistem 1"in (hızlı, sezgisel, duygusal) etkisi altındadır; "Sistem 2" (yavaş, analitik, mantıklı) ise nadiren saf haliyle işler. Bu makale, Atatürk dönemi ekonomik politikalarının, sadece rasyonel bir plan olarak değil, aynı zamanda toplumsal psikolojiyi şekillendiren ve ondan şekillenen bir dizi "dürtme" (nudge) stratejisi olarak nasıl okunabileceğini araştırmaktadır.
1. Tarihsel ve Felsefi Bağlam: Pozitivizm ve "Yukarıdan" Rasyonalite
Dönemin hakim felsefesi Auguste Comte'un pozitivizmiydi. Bu, "akıl" ve "bilim" yoluyla toplumu yeniden şekillendirme (sosyal mühendislik) inancını besliyordu. Ancak, bu yaklaşımın kendisi bir aşırı güven (overconfidence) önyargısı içeriyordu: Seçkin bir bürokratik kadronun, toplumun çıkarına olanı halktan daha iyi bileceği ve planlayacağı varsayımı. Bu, Richard Thaler'ın "Yönlendirici Paternalizm" kavramıyla örtüşür: Vatandaşların nihai kararını kısıtlamadan, onları daha "iyi" seçimlere doğru dürtmek. Kemalist kadrolar, bu dürtmeyi oldukça güçlü bir şekilde uygulamıştır.
2. Davranışsal İktisat Perspektifinden Bir Analiz: Dürtüler, Önyargılar ve Sosyal Normlar
A. Meşruiyetin Psikolojik Temelleri: Karizma ve Otorite Önyargısı
Kahneman'ın çalışmaları, insanların uzman ve otorite figürlerinin görüşlerine fazlasıyla güvenme eğiliminde olduğunu gösterir (otorite önyargısı). Mustafa Kemal Atatürk, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasıyla olağanüstü bir karizmaya sahip olmuştu. Ekonomik reformlar, onun kişisel karizması ve otoritesi etrafında meşrulaştırıldı. Halk, karmaşık ekonomik planları tam olarak anlamasa bile, "Atatürk yapıyorsa doğrudur" şeklindeki sezgisel bir güvenle (heuristic) hareket etmeye daha yatkındı. Bu, reformlara yönelik potansiyel direnci azaltan psikolojik bir altyapı sağladı.
B. "Muasır Medeniyet" Çerçevelemesi ve Sosyal Norm Dürtüsü
Davranışsal iktisat, kararların "çerçeveleme" (framing) ile nasıl değiştiğini vurgular. "Çağdaş medeniyet seviyesi" kavramı, ekonomik kalkınmayı sadece maddi bir hedef olarak değil, aynı zamanda güçlü bir psikolojik ve ahlaki bir zorunluluk olarak çerçeveledi. Bu, statü quo önyargısını (eskiye bağlılık) aşmak için kullanıldı. Geri kalmışlık, onursuzluk ve yenilmişlik psikolojisini ("kayıp nefreti" - loss aversion) tetikleyerek, hızlı modernleşmeyi bir "onur meselesi" haline getirdi. Her açılan fabrika (ör. Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası), sadece bir üretim tesisi değil, bu psikolojik zaferin bir sembolüydü.
C. Millî İktisat ve Özdeşlik Politikası: Grup Kimliği ve İşbirliği
İnsanlar, iç grup (biz) ve dış grup (onlar) ayrımı yapmaya ve iç grubun çıkarı için daha fazla işbirliği yapmaya eğilimlidir. Millî İktisat politikası, bu psikolojik temeli ustaca kullandı. Kapitülasyonlar ve azınlık burjuvazisi "dış grup" olarak çerçevelenirken, "Türk" tüccar ve sanayici "iç grup" olarak teşvik edildi. Yerli malı kullanımı kampanyaları (özellikle sonraki dönemlerde), sadece ekonomik değil, aynı zamanda vatandaşlık ve aidiyet görevi olarak sunularak, grup kimliğine dayalı bir tüketim davranışını dürtmüştür.
D. Köylülüğü "Dürtmek": Aşar'ın Kaldırılması ve Algı Yönetimi
1925'te kaldırılan Aşar Vergisi, köylü üzerindeki somut bir yükü kaldırmıştır. Davranışsal açıdan bakıldığında, bu hamle, çerçeveleme etkisinin mükemmel bir örneğidir. Devlet, vergi almamayı, aslında bir "kayıptan kaçınma" (vergiden kurtulma) olarak sunarak, köylünün zihninde olumlu bir etki yarattı. Oysa devlet, vergi gelirlerini başka kaynaklarla telafi etmek zorunda kaldı. Buradaki "dürtme", köylünün yeni rejime bağlılığını artırmak ve onu modernleşme projesine psikolojik olarak entegre etmekti.
3. Eleştiri ve Sentez: "Dürtmenin" Sınırları ve Jakoben Tuzağı
Tez (Başarılı Sosyal Mühendislik): Kemalist kadrolar, toplumun rasyonel olmayan psikolojik eğilimlerini (otoriteye bağlılık, grup kimliği, kayıptan kaçınma) ustaca yönlendirerek, sınırlı kaynaklarla hızlı bir ekonomik dönüşüm için gerekli sosyal konsensüsü ve meşruiyeti sağlamıştır. Bu bir tür kitlesözsel "nudge" idi.
Antitez (Bilişsel Önyargıların Tuzağı): Bu jakoben yaklaşım, kendini besleyen bazı bilişsel tuzaklara düşmüştür.
Planlama Yanılgısı (Planning Fallacy): Beş Yıllık Sanayi Planları, sonuçları iyimser bir şekilde tahmin etme, maliyetleri hafife alma ve uygulama zorluklarını göz ardı etme eğilimindeydi.
Aşırı Güven (Overconfidence): Bürokratik seçkinler, karmaşık toplumsal ve ekonomik sistemleri yukarıdan kontrol edebileceklerine dair aşırı bir güven geliştirdi. Bu, tarım gibi sektörlerin ihmali ve KİT'lerde zamanla ortaya çıkan verimsizlik gibi planlanmamış sonuçlara yol açtı.
Tepeden İnmeci Körlük: "Halk için halka rağmen" anlayışı, temsiliyet önyargısını (kendi doğrularını genelleme) besledi. Köylünün gerçek tercihleri, ihtiyaçları ve yerel bilgisi ("tacit knowledge") yeterince dikkate alınmadı. Bu, devlet ile toplum arasında kalıcı bir psikolojik mesafe yarattı.
Sentez: Atatürk dönemi ekonomisi, rasyonel bir plan ile irrasyonel insan psikolojisinin kesişiminde şekillenmiştir. Lider karizması, milliyetçilik ve modernleşme arzusu gibi psikolojik güçler, ekonomik politikalara yön verdiği gibi, bu politikalar tarafından da beslenmiştir. Bu süreç, Thaler'ın "nudge" kavramının tarihsel bir prototipi olarak okunabilir. Ancak, bu "dürtme"nin jakoben ve paternalist karakteri, planlayıcıları kendi bilişsel önyargılarının tuzağına düşürmüş ve ekonominin bazı sektörlerinde sürdürülebilir olmayan bir yapısal dönüşüme neden olmuştur.
Sonuç
Davranışsal İktisat, Erken Cumhuriyet dönemi ekonomik tarihine yepyeni bir soluk getirme potansiyeline sahiptir. Bu perspektif, iktisat politikalarını sadece rakamlar ve planlar üzerinden değil, bu politikaların arkasındaki ve önündeki insan psikolojisi üzerinden okumamızı sağlar. Kemalist proje, toplumsal psikolojinin derinliklerine inerek onu dönüştürmeyi hedefleyen, bir anlamda "makul" olanı "rasyonel" kılmak için "irrasyonel" duyguları seferber eden karmaşık bir harekettir. Bu dönemin anlaşılması, sadece ne yapıldığını değil, nasıl yapılabildiğini –yani ikna, algı, duygu ve karizmanın iktisadi hayattaki merkezi rolünü– anlamamıza yardımcı olur.
Kaynakça
Davranışsal İktisat Temel Kaynakları:
Kahneman, Daniel. (2011). Thinking, Fast and Slow. Farrar, Straus and Giroux. (Temel referans).
Thaler, Richard H., & Sunstein, Cass R. (2008). Nudge: Improving Decisions About Health, Wealth, and Happiness. Yale University Press.
Ariely, Dan. (2008). Predictably Irrational: The Hidden Forces That Shape Our Decisions. HarperCollins.
Türkiye İktisat Tarihi ve Sosyolojisi:
Boratav, Korkut. (2003). *Türkiye İktisat Tarihi 1908-2002.* İmge Kitabevi.
Keyder, Çağlar. (1987). Türkiye'de Devlet ve Sınıflar. İletişim Yayınları.
Tekeli, İlhan & İlkin, Selim. (1982). Uygulamaya Geçerken Türkiye'de Devletçiliğin Oluşumu. ODTÜ Gelişme Dergisi Özel Sayısı.
Zürcher, Erik Jan. (2004). Turkey: A Modern History. I.B. Tauris.
Psikoloji ve Tarih İlişkisi:
Özen, Şerife. (2017). Türk Modernleşmesinin Psikolojisi: İtaat, Özdeşim ve Özne. İletişim Yayınları. (Bu konuya doğrudan temas eden nadir çalışmalardan biri).
McMillan, Joanna. (2016). "Nudge and the Manipulation of Choice: A Framework for the Responsible Use of the Nudge Approach to Behaviour Change in Public Policy". European Journal of Risk Regulation, 4(1), 3-28. (Nudge'ın etik boyutunu anlamak için).
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.