İnsanın çocuğu ile övünmesi kendisiyle övünmesi demektir. somerset maugham
ERKEN CUMHURİYETTEN GÜNÜMÜZE TÜRKİYE EKONOMİSİ
Bu çalışma, 1923–1938 erken Cumhuriyet dönemi başta olmak üzere Türkiye ekonomisini makaleler ışığında ele almakta, devletçilik politikaları, sanayileşme hamleleri ve kurumsal dönüşümü analiz etmekted...
12. Bölüm

Erken Cumhuriyet'in İktisadi Modernleşmesi (1923-1938): Bir Kurumsal İktisat Perspektifinden Tez, Antitez ve Sentez

0 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Özet:

"Kurumsal İktisat (20. yüzyıl)

Temsilciler: Thorstein Veblen, John Kenneth Galbraith.

Temel Görüş: Ekonomik davranışların kurumlar, gelenekler ve sosyal yapılar tarafından şekillendirildiğini savunur. Neoklasik iktisadın soyut modellerine eleştirel yaklaşır.

Önemli Kavramlar: Kurumsal düzenlemeler, teknokrasi."

Bu makale, 1923-1938 döneminde Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomik politikalarını, Kurumsal İktisat ekolünün (Veblen ve Galbraith) kavramları ışığında disiplinlerarası bir bakışla analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çalışma, yeni bir ulus-devletin iktisadi kurumlarının, Osmanlı'nın törensel (ceremonial) kurumlarından nasıl koparılarak "dizgesel" (instrumental) bir mantıkla yeniden inşa edilmeye çalışıldığını inceler. Tez, Kemalist modernleşme projesinin, Veblenci anlamda "mühendislerin ve planlamacıların dizgesel aklını" temsil eden yeni kurumlar (Sümerbank, Merkez Bankası, Sanayi Planları) yaratarak, statükocu gelenekleri tasfiye ettiğini savunur. Antitez, bu yeni kurumların zamanla kendi içlerinde törenselleştiğini, bürokratik bir teknokrasiye ve yeni bir "seçkinler sınıfına" dönüştüğünü, Galbraith'in "tekno-yapı"sına benzer şekilde toplumdan nispeten kopuk bir şekilde karar aldığını öne sürer. Sentez ise, Erken Cumhuriyet'in, kurumsal bir dönüşüm hamlesi olarak, "alet edici" kurumlar inşa etmedeki başarısına rağmen, bu kurumların kaçınılmaz olarak içerdiği insani ve bürokratik dinamikler nedeniyle yeni törensel davranış kalıpları ürettiği sonucuna varır.

Anahtar Kelimeler: Kurumsal İktisat, Erken Cumhuriyet, Thorstein Veblen, Teknokrasi, Kurumsal Değişim, Devletçilik.

Giriş: Kurumsal İktisatın Lensinden Bakmak

Kurumsal İktisat, neoklasik ekonominin soyut, bireyci ve statik modellerine karşı, ekonomik davranışların kurumlar (gelenekler, kanunlar, örgütler, alışkanlıklar) tarafından nasıl şekillendirildiğini vurgular. Thorstein Veblen için temel ayrım, "törensel" (ceremonial) ile "dizgesel" (instrumental) davranış arasındadır. Törensel davranış, statü, gelenek ve geçmişe dayanır; dizgesel davranış ise teknoloji, bilim ve problem çözme mantığına. Kurumsal değişim, bu ikisi arasındaki bir gerilimdir. John Kenneth Galbraith ise, modern kapitalist ekonomide karar alma gücünün, şirketlerin ve devletin içindeki "teknokrasi"ye (uzmanlar, mühendisler, bürokratlar sınıfına) geçtiğini savunur. Bu perspektif, Erken Cumhuriyet Türkiye'sinin jakoben, tepeden inmeci modernleşme projesini analiz etmek için biçilmiş kaftandır.

1. Tarihsel ve Felsefi Bağlam: Köhne Kurumlardan Kopuş

Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemi, Veblenci anlamda törensel kurumların (iltizam, loncalar, dini hukuk, saray bürokrasisi) dizgesel ilerlemeyi engellediği bir çıkmazı temsil ediyordu. Erken Cumhuriyet kadroları, felsefi olarak pozitivizm ve rasyonalizm ile donanmışlardı. Onlar için çözüm, "çağdaş uygarlık düzeyi"ne ulaşmak için akıl ve bilimi rehber alan, törensel kalıntılardan arınmış yeni kurumlar inşa etmekti. Bu, özünde bir kurumsal devrimdi.

2. Tez: Dizgesel Aklın Zaferi ve Yeni Kurumların İnşası (1923-1938)

Kemalist proje, Veblen'in "dizgesel" davranışına dayalı yeni iktisadi kurumlar yaratarak ilerledi.

Lozan'ın Kurumsal Temizliği: Lozan Antlaşması ile kapitülasyonlar kalıcı olarak kaldırıldı. Bu, Osmanlı'nın en temel törensel/dışa bağımlı kurumlarından birinin tasfiyesiydi ve milli iktisat için kurumsal zemin yaratıldı.

Planlama ve Teknokrasinin Doğuşu: 1929 Büyük Buhranı sonrası devreye sokulan Devletçilik ilkesi ve Beş Yıllık Sanayi Planları, dizgesel aklın somut tezahürleriydi. Ekonomi, piyasanın geleneksel/kaotik işleyişine bırakılmayacak, uzmanlar (teknokratlar) tarafından akılcı bir şekilde planlanacaktı.

KİT'ler: Dizgesel Kurumların Miğferleri: Sümerbank, Etibank, Türkiye İş Bankası gibi kuruluşlar, sadece birer fabrika işletmecisi değil, aynı zamanda yeni bir iktisadi mantığın ve disiplinin taşıyıcı kurumlarıydı. Mühendisler, iktisatçılar ve modern yöneticiler, Galbraith'çi anlamda bir "teknokrasi"nin ilk nüvelerini oluşturdular.

Merkez Bankası (1930): Para ve kredi sistemini rasyonelleştirmek için kurulan bu kurum, törensel/keyfi para basma alışkanlığının yerine, dizgesel bir para politikası kurumu getirdi.

Bu hamleler, tezi oluşturur: Kemalist modernleşme, Osmanlı'nın törensel kurumlarını tasfiye ederek, akılcı, planlı ve teknolojiye dayalı dizgesel kurumlar inşa etmiş ve böylece köklü bir kurumsal dönüşümü başarmıştır.

3. Antitez: Yeni Kurumların Törenselleşme Eğilimi ve Teknokrasinin Oligarşik Yapısı

Ancak, Kurumsal İktisat, kurumların zamanla katılaşarak kendi çıkarlarını korumaya başlayan törensel yapılara dönüşme eğilimine dikkat çeker.

Bürokratik Katılaşma: Devletçilik ile hayat bulan KİT'ler ve planlama bürokrasisi, zamanla hantallaşmaya, verimsizleşmeye ve kırtasiyeciliğe (red tape) boğuldu. Dizgesel olması gereken kurumlar, kendi içlerinde törensel rutinler ve işleyişler geliştirdi.

Teknokrasinin Yeni Seçkinler Sınıfı: Galbraith'in "teknostrüktür" dediği, karar alma yetkisini elinde tutan uzmanlar ve bürokratlar sınıfı, toplumun geri kalanından kopuk, kendi içine kapalı bir yeni seçkinler zümresi yarattı. Bu, "halk için halka rağmen" anlayışının kaçınılmaz bir sonucuydu. Kararlar, pazarın veya tabanın ihtiyaçlarından ziyade, bu teknokratik zümrenin anlayışına ve çıkarlarına göre şekillenmeye başladı.

Devletçi Söylemin Törenselleşmesi: "Devletçilik" ve "milli iktisat" başlangıçta dizgesel bir araçken, zamanla eleştirilmesi zor, kutsal bir törensel söylem haline geldi. Bu söylem, verimsizliği ve bürokratik çıkarı gizlemek için bir kalkan olarak kullanılabilirdi.

Bu argümanlar antitezi oluşturur: Yeni inşa edilen dizgesel kurumlar, kaçınılmaz olarak içlerinde törenselleşme ve bürokratik oligarşiye dönüşme tohumlarını barındırıyordu. Devletçilik, rasyonel planlamadan, katı ve toplumsal dinamiklerden kopuk bir devlet kapitalizmine evrilebilirdi.

4. Sentez: Kurumsal Bir Devrim-Olgunlaşma Çelişkisi

Erken Cumhuriyet dönemi ekonomisini anlamak, bu tez ve antitezin diyalektik birliğini kavramaktan geçer.

Tarihsel Zorunluluk: Koşullar (yokluk, savaş yorgunu bir toplum, yetersiz özel sermaye, küresel kriz) göz önüne alındığında, dizgesel aklı öne çıkaran, devlet öncülüğünde bir kurumsal dönüşüm kaçınılmaz ve gereklidir. Hiçbir şey yapmamak, Osmanlı'nın törensel kurumlarının kalıntıları içinde boğulmak anlamına gelecektir.

Kaçınılmaz Olgunlaşma: Ancak, merkezi ve jakoben her planlama girişimi, bilgi ve motivasyon sorunuyla karşı karşıyadır. Merkezdeki teknokrasi, yerel ihtiyaçları ve dinamikleri tam olarak bilemez. Dahası, iktidar, Galbraith'in işaret ettiği gibi, zamanla bu teknokratik yapının kendi çıkarını koruma eğilimini besler.

Psikolojik ve Sosyolojik Boyut: Bu kurumsal dönüşüm, toplumun psikolojisinde bir "yakalama" ve "gurur" duygusu yaratırken, aynı zamanda devlet ile fert arasında paternalist (babacan) ve mesafeli bir ilişkinin de kurumsal temellerini atmıştır. Sosyolojik olarak, devlet eliyle palazlanan bir ticaret burjuvazisi ile devletten ihale alarak büyüyen bir orta sınıf teşekkül etmiştir.

Sentez şudur: Atatürk dönemi ekonomisi, kurumsal bir devrimle törensel engelleri aşmayı başarmış, ancak bu süreçte yarattığı yeni kurumlar, onlarca yıl sonra çözülmesi gereken yeni törensel ve bürokratik engellere dönüşme potansiyelini de içinde barındırmıştır. Bu, jakoben modernleşmenin diyalektik çelişkisidir.

Sonuç

Kurumsal İktisat perspektifi, Erken Cumhuriyet ekonomisine dair zengin ve dinamik bir anlayış sunar. Bu perspektif, dönemi sadece iktisadi göstergelerle değil, kurumsal değişim, davranış kalıpları ve iktidarın örgütlenmesi bağlamında analiz eder. Kemalist proje, Veblen'in "dizgesel aklını" ikame etmek için devleti bir araç olarak kullanmış, ancak Galbraith'in "teknostrüktür"ünün yükselişine de zemin hazırlamıştır. Bu dönem, akılcı planlamanın başarıları ile bürokratik katılaşmanın erken uyarı işaretlerini aynı anda gösteren, karmaşık ve çok katmanlı bir kurumsal dönüşüm laboratuvarıdır. Nihai değerlendirme, bu hamlenin tarihsel olarak gerekli olduğu, ancak yarattığı kurumsal yapıların demokratik ve katılımcı bir şekilde sürekli yeniden gözden geçirilmesi ve evrilmesi gerektiğidir.

Kaynakça

Kurumsal İktisat Teorisi:

Veblen, Thorstein. (1899). The Theory of the Leisure Class. (Aylak Sınıfın Teorisi).

Galbraith, John Kenneth. (1967). The New Industrial State. (Yeni Sanayi Devleti).

Hodgson, Geoffrey M. (2004). The Evolution of Institutional Economics.

Türkiye Özelinde Analizler:

Boratav, Korkut. (2003). *Türkiye İktisat Tarihi 1908-2002.* İmge Kitabevi. (Kurumsal dönüşümün somut iktisadi sonuçları için temel kaynak).

Tekeli, İlhan & İlkin, Selim. (1982). Uygulamaya Geçerken Türkiye'de Devletçiliğin Oluşumu. ODTÜ Gelişme Dergisi Özel Sayısı. (Kurumsal inşa sürecinin detaylı tarihsel analizi).

Keyder, Çağlar. (1987). Türkiye'de Devlet ve Sınıflar. İletişim Yayınları. (Devlet ve teknokrasi ilişkisinin sınıfsal boyutunu analiz eder).

Pamuk, Şevket. (2018). Uneven Centuries: Economic Development of Turkey since 1820. Princeton University Press. (Uzun dönemli kurumsal süreklilik ve değişimi analiz eder).

Destekleyici Okumalar:

Zürcher, Erik Jan. (2004). Turkey: A Modern History. I.B. Tauris. (Genel tarihsel bağlam).

Ahmad, Feroz. (1999). Modern Türkiye'nin Oluşumu. Kaynak Yayınları.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL