İnsanın çocuğu ile övünmesi kendisiyle övünmesi demektir. somerset maugham
ERKEN CUMHURİYETTEN GÜNÜMÜZE TÜRKİYE EKONOMİSİ
Bu çalışma, 1923–1938 erken Cumhuriyet dönemi başta olmak üzere Türkiye ekonomisini makaleler ışığında ele almakta, devletçilik politikaları, sanayileşme hamleleri ve kurumsal dönüşümü analiz etmekted...
11. Bölüm

Erken Cumhuriyet'in Ekonomik İnşası (1923-1938): Bir 'Burjuva Devrimi' ve 'Devlet Kapitalizmi' Olarak Kemalist İktisat Politikalarına Marksist Bir Analizi

1 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Özet:

"Marksist İktisat (19. yüzyıl)

Temsilciler: Karl Marx, Friedrich Engels.

Temel Görüş: Kapitalizmin sömürücü ve çelişkilerle dolu olduğunu, emek-değer teorisi üzerinden analiz eder. Sınıf mücadelesi ve devletin üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin kaldırılmasını savunur.

Önemli Kavramlar: Artı değer, sınıf çatışması, komünizm."

Bu makale, 1923-1938 döneminde Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde şekillenen Türkiye Cumhuriyeti'nin ekonomi politikalarını, 19. yüzyıl Marksist iktisat teorisinin araçlarıyla (artı değer, sınıf mücadelesi, burjuva devrimi) analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çalışma, Kemalizmin temel hedefinin, Osmanlı'nın feodal ve komprador yapılarını tasfiye ederek ulusal bir pazar yaratmak ve milli bir burjuvazi sınıfı inşa etmek olduğu tezinden yola çıkar. Antitez olarak, bu sürecin Batı'daki klasik burjuva devrimlerinden farklı olarak, burjuvazinin devleti değil, devletin burjuvaziyi yarattığını; bu durumun devlet kapitalizmi olarak adlandırılabilecek, sömürü ilişkilerinin devlet eliyle örgütlendiği ve sınıf mücadelesinin baskılandığı bir model ortaya çıkardığını iddia eder. Sentez ise, Erken Cumhuriyet ekonomisinin, emperyalizm çağında "geç kalmış" bir ulus-devletin bağımsızlık ve sanayileşme çabasının, Marksist teorinin evrensel çerçevesi içinde ancak kendine özgü (sui generis) bir tezahürü olduğudur.

Anahtar Kelimeler: Marksist İktisat, Kemalizm, Devletçilik, Burjuva Devrimi, Sınıf Mücadelesi, Artı Değer, Devlet Kapitalizmi.

Giriş: Tarihsel Bağlam ve Marksist Çerçeve

1923'te ilan edilen Türkiye Cumhuriyeti, çökmüş bir imparatorluğun enkazı ve emperyalist işgalden kurtuluşun ardından kuruldu. Bu tarihsel moment, Karl Marx'ın analizlerinde "burjuva devrimi" olarak tanımlanan, feodalizmin tasfiyesi ve kapitalist üretim ilişkilerinin egemen kılınması sürecine tekabül eder. Ancak, Türkiye'nin koşulları İngiltere veya Fransa'nınkinden köklü farklılıklar gösteriyordu: Zayıf bir ticaret burjuvazisi, gelişmemiş bir sanayi proletaryası ve emperyalizmle eklemlenmiş bir tarım yapısı. Bu makale, Kemalist iktisat politikalarının, bu özgül koşullarda bir burjuva devrimini tamamlama çabası olarak nasıl okunabileceğini ve bu süreçte ortaya çıkan iç çelişkileri Marksist kavramlarla irdeleyecektir.

Tez: Kemalist Proje Bir Burjuva Devrimidir

Marksist teoriye göre, burjuva devriminin temel işlevi, kapitalizmin önündeki feodal engelleri kaldırmak ve ulusal pazarı birleştirmektir. Kemalist kadroların attığı adımlar bu çerçevede anlamlandırılabilir:

Feodal Artıkların Tasfiyesi: Saltanatın ve hilafetin kaldırılması, şer'iye mahkemelerinin lağvedilmesi ve aşar vergisinin kaldırılması (1925), toprakta private mülkiyeti güçlendirerek tarımı meta üretimine açan ve feodal ilişkileri tasfiye eden hamlelerdir.

Komprador Sermayenin Tasfiyesi ve Milli Pazarın İnşası: Lozan Antlaşması ile kapitülasyonların kalıcı olarak kaldırılması, yabancı tekellerin ve azınlık komprador burjuvazisinin ekonomik hakimiyetine son vererek, milli bir pazarın ve bu pazarı kontrol edecek milli bir burjuvazinin oluşumunun önünü açmıştır.

Devletçilik: Bir Birikim Modeli Olarak: 1929 Büyük Buhranı sonrası benimsenen devletçilik modeli, özel sermayenin yetersiz olduğu koşullarda, kapitalist birikim sürecini devlet eliyle başlatmanın bir aracıydı. Sümerbank, Etibank gibi Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT'ler), temel sanayi mallarını üreterek özel sektöre ucuz hammadde sağlamış ve böylece kapitalist üretim ilişkilerinin genişlemesine hizmet etmiştir.

Bu perspektiften bakıldığında, Kemalizm, kapitalist gelişmenin önkoşullarını yaratan jakoben bir burjuva devrimidir.

Antitez: Devlet Kapitalizmi, Sömürü ve Baskılanan Sınıf Mücadelesi

Ancak, bu süreç klasik Marksist şablona tam olarak uymaz. Sürecin antitezi, devletin merkezî rolünden kaynaklanan çarpılmalardır.

Burjuvazi Devleti Değil, Devlet Burjuvaziyi Yarattı: Batı'da burjuvazi, ekonomik gücünü siyasi iktidara dönüştürerek devrimi yapmıştı. Türkiye'de ise siyasi iktidar (Kemalist bürokrasi), kendisine bağımlı bir burjuvazi yarattı. İş Bankası'nın kuruluşu, teşvik-i sanayi kanunları ve devlet ihaleleri, devlet eliyle beslenen bir "devlet burjuvazisi" veya "komprador olmayan milli burjuvazi" sınıfını ortaya çıkardı (Keyder, 1987). Bu, sermaye birikiminin pazar rekabetinden ziyade bürokratik tahsis ve siyasi ilişkilerle belirlendiği bir modeldi.

Artı Değerin Devlet Eliyle El Konulması: Marx'ın artı değer teorisi, kapitalistin işçinin ürettiği değerin karşılığını ödemeden el koyduğu sömürü mekanizmasını açıklar. Devletçi modelde, bu sömürü mekanizması doğrudan devlet eliyle işlemiştir. KİT'lerde çalışan işçiler, ürettikleri artı değeri, bu kuruluşlar aracılığıyla devlete aktarmışlardır. Devlet de bu artı değeri, yeni yatırımları (birikimi) finanse etmek ve bürokrasiyi beslemek için kullanmıştır.

Sınıf Mücadelesinin Baskılanması: Burjuva devrimi, kaçınılmaz olarak proletarya ile burjuvazi arasındaki sınıf mücadelesini keskinleştirir. Ancak Kemalist rejim, bu mücadeleyi "sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir kitle" söylemiyle ve 1925 Takrir-i Sükun Kanunu gibi baskıcı araçlarla etkisizleştirmiştir. Grev yasaklanmış, bağımsız sendikalaşma engellenmiş, işçi sınıfının ortaya çıkışı ve örgütlenmesi aktif olarak bastırılmıştır (Ahmad, 1993). Bu, sömürü ilişkisini perdelemenin ve burjuva düzenini istikrara kavuşturmanın bir aracı olarak işlev görmüştür.

Sentez: Özgül Koşulların Zorunlu Kıldığı Bir Jakoben Proje

Erken Cumhuriyet'in ekonomik modeli, Marksist teorinin katı bir okumasıyla bir "sapma" değil, emperyalizm çağındaki "geç" kapitalistleşmenin özgül bir formudur.

Jakobenizm bir Zorunluluktu: Zayıf bir sivil toplum ve gelişmemiş bir burjuvazi karşısında, kapitalist dönüşümü yukarıdan, devlet eliyle gerçekleştirmek bir tercihten ziyade bir zorunluluktu. Bu, "geç kalmış" ulus-devletlerin tipik kalkınma stratejisidir.

Bağımsızlık ve Birikim İkilisi: Temel motivasyon, sadece sınıfsal değil, aynı zamanda ulusaldı: Ekonomik bağımsızlık (iktisadi istiklal) olmadan siyasi bağımsızlık olamazdı. Devletçilik, hem bir birikim modeli hem de emperyalizme karşı bir savunma mekanizmasıydı.

İçsel Çelişkiler: Bu model, başarıları (sanayileşme atılımı, altyapı) ve açmazları (tarımın ihmal edilmesi, verimsizlik, bürokratik oligarşi) aynı anda üretmiştir. Sistem, sömürüyü ortadan kaldırmamış, onun biçimini değiştirerek devletleştirmiş ve bu nedenle kapitalizmin temel çelişkilerini (üretici güçlerle üretim ilişkileri arasındaki çelişki) aşamamıştır.

Sonuç

1923-1938 dönemi Türkiye ekonomisi, Marksist iktisat teorisinin kavramlarıyla tutarlı bir şekilde analiz edilebilir. Bu analiz, dönemi, kapitalist üretim ilişkilerinin feodal engellerden arındırılarak hakim kılındığı bir "burjuva devrimi" olarak okur. Ancak, bu devrimin özgüllüğü, onun jakoben, tepeden inmeci ve devlet merkezli karakterindedir. Bu karakter, bir yandan bağımsız bir ulus-devlet ve milli ekonominin inşasını mümkün kılarken, diğer yandan devlet eliyle örgütlenen bir sömürü mekanizması ve sınıf mücadelesinin şiddetle bastırıldığı bir siyasi rejim yaratmıştır. Kemalist ekonomi politikaları, bu nedenle, evrensel kapitalistleşme sürecinin, Türkiye'ye özgü, çelişkilerle dolu ama son derece anlaşılır bir tezahürüdür.

Kaynakça

Birincil Marksist Metinler:

Marx, Karl. (1867). Das Kapital, Cilt 1.

Marx, Karl & Engels, Friedrich. (1848). Komünist Manifesto.

İkincil Kaynaklar (Türkiye Özelinde):

Boratav, Korkut. (2003). *Türkiye İktisat Tarihi 1908-2002.* İmge Kitabevi. (Temel referans. Devletçilik dönemine dair detaylı ekonomik veriler ve Marksist yorum).

Keyder, Çağlar. (1987). Türkiye'de Devlet ve Sınıflar. İletişim Yayınları. (Devlet merkezli kapitalistleşme tezinin klasik eseri).

Ahmad, Feroz. (1993). İttihatçılıktan Kemalizme. Kaynak Yayınları. (Kemalizmin sosyal sınıflarla ilişkisini tarihsel bağlamda inceler).

Tekeli, İlhan & İlkin, Selim. (1982). Uygulamaya Geçerken Türkiye'de Devletçiliğin Oluşumu. ODTÜ Gelişme Dergisi Özel Sayısı.

Köker, Levent. (1990). Modernleşme, Kemalizm ve Demokrasi. İletişim Yayınları. (Jakoben modernleşmenin felsefi ve toplumsal temellerini analiz eder).
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL