Bu çalışma, 1923–1938 erken Cumhuriyet dönemi başta olmak üzere Türkiye ekonomisini makaleler ışığında ele almakta, devletçilik politikaları, sanayileşme hamleleri ve kurumsal dönüşümü analiz etmekted...
Temel Görüş: Enflasyonun temel nedeni para arzındaki kontrolsüz artıştır. Devlet müdahalesi sınırlı olmalı, para politikası istikrarlı ve şeffaf bir şekilde yürütülmelidir.
Önemli Kavramlar: Para arzı, enflasyon hedeflemesi, doğal işsizlik oranı."
Bu makale, 1923-1938 döneminde Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki Türkiye Cumhuriyeti'nin iktisat politikalarını, Milton Friedman'ın öncülük ettiği Monetarist İktisat Okulu'nun teorik çerçevesi ile analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çalışma, dönemin para arzı dinamiklerini, enflasyonist baskıları, devletçilik uygulamalarının para politikası üzerindeki etkilerini ve nihayetinde Merkez Bankası'nın kuruluş sürecini mercek altına almaktadır. Tez, dönemin koşullarının (Lozan kısıtları, 1929 Buhranı, sanayileşme ihtiyacı) olağanüstü devlet müdahalesini zorunlu kıldığını savunur. Antitez, Monetarist perspektiften, bu müdahaleci politikaların para arzı üzerinde kontrolsüz genişlemeye yol açarak enflasyonist eğilimler yarattığını ve piyasa mekanizmasının işleyişini sekteye uğrattığını öne sürer. Sentez ise, dönem politikalarının Monetarist bir eleştiriye tabi tutulabileceğini, ancak bu eleştirinin, bir ulus-devlet inşa sürecindeki "geç kapitalistleşme" hamlesinin yapısal zorunluluklarını göz ardı etmemesi gerektiğini savunur.
Anahtar Kelimeler: Atatürk Dönemi Ekonomisi, Monetarizm, Milton Friedman, Para Arzı, Enflasyon, Devletçilik, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB).
Giriş: Tarihsel Bağlam ve Monetarist Teorinin Kısa Özeti
1923-1938 dönemi, Türkiye Cumhuriyeti'nin Osmanlı'nın ekonomik enkazı üzerinde yeni bir ulus-devlet inşa etme çabasının yoğunlaştığı yıllardır. Bu dönem, 1929 Büyük Buhranı'nın yarattığı küresel ekonomik çöküşle keskin bir dönüşüm geçirmiş, liberal denemelerden katı bir devletçilik modeline evrilmiştir.
Monetarist İktisat, özellikle Milton Friedman'ın çalışmalarıyla şekillenmiş, makroekonomik istikrarın temelde para arzının kontrolüne bağlı olduğunu savunan bir okuldur. Temel önermeleri şunlardır:
Enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir fenomendir. Temel nedeni, para arzındaki büyümenin ekonomik büyümeden (reel GSMH artışı) daha hızlı olmasıdır.
Para politikası istikrarlı ve kurala bağlı olmalıdır. Keynesyen iktisadın aksine, discretionary (inisiyatifli) para ve maliye politikalarının piyasada dalgalanma ve istikrarsızlık yarattığını savunur.
Devletin ekonomideki rolü sınırlı olmalıdır. Piyasa mekanizmasının kendi içsel dengesi vardır; devlet müdahalesi bu dengeyi bozar ve kaynak dağılımında verimsizliğe yol açar.
Bu çalışma, bu teorik lensi kullanarak Erken Cumhuriyet dönemini yeniden değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
1. Tarihsel Süreç ve Para Politikası Uygulamaları
1923-1929: Para Birliği ve Düzenleme Arayışları: Cumhuriyetin ilk yıllarında Osmanlı altını ve diğer yabancı paralar dolaşımdadır. 1925'te çıkarılan kanunla "milli" Türk parasına geçiş süreci başlar. 1926'da çıkarılan bir kanunla, para basma yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetine verilir. Bu dönemde devlet bütçe açıklarını kapatmak için sık sık kağıt para (evrak-ı nakdiye) basmış, bu da enflasyonist baskı yaratmıştır.
1930: Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) Kuruluşu: Para piyasasındaki istikrarsızlık ve devlet iç borçlanma ihtiyacı, bağımsız bir merkez bankası kurulmasını zorunlu kılmıştır. TCMB, devletten nispeten bağımsız bir yapıda tasarlanmış ve para piyasasını düzenleme, para arzını kontrol etme yetkisiyle donatılmıştır.
1930-1938: Devletçilik ve Para Arzı Üzerindeki Baskı: 1929 Buhranı sonrası devlet, Birinci ve İkinci Beş Yıllık Sanayi Planları'nı hayata geçirmiştir. Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT'ler) aracılığıyla yapılan bu büyük yatırımlar, muazzam bir finansman ihtiyacı doğurmuştur. Bu finansman; dış kredi, vergiler ve TCMB kaynaklarına başvurularak karşılanmıştır.
2. Monetarist Bir Tez ve Antitez: Devlet Müdahalesi, Para Arzı ve Enflasyon
Tez (Savunma - Tarihsel Zorunluluk):
Dönemin koşullarında devlet müdahalesi kaçınılmazdı. Özel sermaye birikimi yok denecek kadar azdı. Lozan Antlaşması'nın gümrük kısıtlamaları (1929'a kadar) sanayiyi korumayı imkansız kılmış, 1929 Buhranı ise dünya ticaretini çökertmişti. Bu "ölüm-kalım" ortamında, Friedman'ın önerdiği gibi minimal devlet ve kurala bağlı para politikası izlemek, ülkeyi sanayisiz ve güçsüz bırakacak, ekonomik bağımsızlık hedefine ulaşmayı imkansız kılacaktı. Devlet, piyasanın olmadığı yerde piyasanın ta kendisi olmak zorundaydı.
Antitez (Monetarist Eleştiri - Para Arzı ve Enflasyon):
Monetarist bir perspektiften, dönem politikaları ciddi eleştirilere açıktır:
Para Arzı Kontrolsüzlüğü: Merkez Bankası'nın 1930'da kurulmasına rağmen, devletin yatırım hamleleri (özellikle KİT'ler) para arzı üzerinde sürekli bir genişleme baskısı yaratmıştır. Devlet, yatırımlarını finanse etmek için dolaylı veya dolaysız yollardan Merkez Bankası kaynaklarına başvurmuştur. Bu, "monetizasyon" (kamu açıklarının para basarak finanse edilmesi) riskini barındırmıştır.
Enflasyonist Baskılar: Para arzındaki bu genişleme, aynı dönemde üretim (özellikle tüketim malları) aynı hızda artmadığı için enflasyonist baskılar yaratmıştır. Resmi enflasyon verileri sınırlı olsa da, dönem kayıtlarındaki fiyat artışları bu durumu doğrular (Boratav, 2003). Friedman'ın ünlü deyişiyle, bu dönemdeki fiyat artışlarının temel nedeni "parasal bir fenomen" olarak para arzındaki artıştır.
Piyasa Mekanizmasının İhmal Edilmesi: Devletçi sanayileşme, kaynakların piyasa fiyatları yerine bürokratik kararlarla tahsis edilmesine neden olmuştur. Bu, kaynak israfına ve verimsizliğe yol açmıştır. Sümerbank gibi başarılı görünen işletmeler bile, korumacı duvarlar olmadan ayakta kalamayacak yapılar olarak kurulmuştur. Monetarist görüşe göre, bu durum uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme modeli değildir.
3. Sentez: Tarihsel Koşullar ve Teorik Eleştiri Arasında Bir Yorum
Monetarist analiz, Erken Cumhuriyet'in para politikalarına dair önemli bir eleştiri sunar. Nitekim, Türkiye ekonomisinin 1950'lerden itibaren kronik enflasyon sorunuyla boğuşmasının köklerinde, bu erken dönemdeki "para basarak kalkınma" eğiliminin yattığı savunulabilir.
Ancak, bu eleştiriyi yaparken tarihsel bağlamı göz ardı etmemek gerekir. Monetarizm, istikrarlı bir siyasi ve kurumsal yapıya sahip gelişmiş piyasa ekonomileri için ideal politika önerileri sunar. 1930'ların Türkiye'si ise, piyasa ekonomisinin değil, piyasa ekonomisinin inşasının söz konusu olduğu, olağanüstü koşullara sahip bir geçiş ekonomisiydi. Devlet, Friedman'ın önerdiği "minimal" rolü oynasaydı, muhtemelen bir sanayi burjuvazisi hiç oluşmayacak ve ekonomi dışa bağımlı bir tarım ekonomisi olarak kalacaktı.
Dolayısıyla, sentez şudur: Atatürk dönemi ekonomi politikaları, Monetarist bir perspektiften para arzı kontrolsüzlüğü ve enflasyonist baskılar yaratması açısından eleştirilebilir. Ancak, bu eleştiri, bir ulus-devlet inşa sürecindeki yapısal zorunluluklar ve "geç kapitalistleşme" dinamikleri bağlamında değerlendirilmelidir. Uygulanan politikalar, optimal bir politika tercihinden ziyade, tarihsel koşulların dayattığı bir zorunluluk olarak görülmelidir.
Sonuç
1923-1938 dönemi Türkiye ekonomi politikaları, Monetarist teori için ilginç bir vaka çalışmasıdır. Dönem, devlet müdahalesinin para arzı ve fiyat istikrarı üzerindeki potansiyel olumsuz etkilerini net bir şekilde gösterir. Merkez Bankası'nın kurulması para politikasında bir disiplin arayışı olsa da, devletçi kalkınma hamlesinin finansman ihtiyacı bu disiplin üzerinde sürekli bir baskı oluşturmuştur.
Ancak, salt Monetarist bir okuma, dönemi anlamakta yetersiz kalır. Bu dönem, sadece bir iktisat politikası değil, aynı zamanda bir siyasi ve toplumsal varoluş mücadelesidir. Ekonomik bağımsızlık ve sanayileşme hedefleri, kısa vadeli fiyat istikrarı hedeflerinin önüne geçmiştir. Nihai değerlendirme, bu politikaların, getirdiği yapısal sorunlara rağmen, Türkiye'nin gelecekteki kalkınması için gerekli olan altyapıyı ve kurumsal çerçeveyi inşa etmekte kritik bir rol oynadığı yönündedir.
Kaynakça
Birincil Kaynaklar:
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu (1930).
Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı (1933).
Atatürk'ün Ekonomi ile İlgili Söylev ve Demeçleri.
İkincil Kaynaklar (Türkçe):
Aysan, Mustafa. (2007). Atatürk’ün Ekonomi Politikası: Devletçilik. İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Boratav, Korkut. (2003). *Türkiye İktisat Tarihi 1908-2002.* İmge Kitabevi. (Para arzı ve bütçe verileri için temel kaynak).
Tekeli, İlhan & İlkin, Selim. (1982). Uygulamaya Geçerken Türkiye'de Devletçiliğin Oluşumu. ODTÜ Gelişme Dergisi Özel Sayısı.
Güran, Nevzat. (2021). Türkiye'de Para ve Bankacılık. Efil Yayınevi.
İkincil Kaynaklar (İngilizce - Monetarist Teori):
Friedman, Milton. (1962). Capitalism and Freedom. University of Chicago Press.
Friedman, Milton & Schwartz, Anna J. (1963). A Monetary History of the United States, 1867–1960. Princeton University Press. (Metodoloji için temel eser).
Friedman, Milton. (1970). The Counter-Revolution in Monetary Theory. IEA Occasional Paper. (Monetarist tezin özeti).
İkincil Kaynaklar (İngilizce - Tarihsel Analiz):
Pamuk, Şevket. (2018). Uneven Centuries: Economic Development of Turkey since 1820. Princeton University Press.
Hale, William. (1981). The Political and Economic Development of Modern Turkey. Croom Helm.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.