Neden DÖRT DÜĞME? mesleğim gereği giymek zorunda olduğum üniformamın dört düğmesini milyonlarca kere iliklemek, çözmek zorunda kaldım. İyiyi de, kötüyü de gördüm.. Neşem de oldu hüzünüm de. Onları oku...
Yapılan açıklamalar ölü sayısının 1500'ü geçtiğini söşylüyordu.
Diz çöktü, dizlerinin üstüne, koydu dirseklerini. Başını ellerinin arasına aldı. Düşündü: “Bu kadar insanın çocukları, torunları, sevenleri ağlayanları var? Nasıl gömüyorlar bu kadar insanı? Nasıl can dayanıyor bu acıya?” Sonra kendisini ölenlerden birinin yerine koydu. Eşi, çocukları geldi gözünün önüne. Nasıl ağlarlardı? Nasıl parçalarlardı kendilerini? “-Yalan Dünya- diye boşuna dememişler. Kalp kırmanın, küsmenin ne gereği var? Ölüm bir virüs kadar yakın işte.”
Telefonunu eline aldı. Rehberi açtı. Kayıtlı isimleri teker teker gözden geçirdi. Akrabalarından birinin ismini görünce, düşündü. Arasa mıydı? Hiç anlaşamazdı onunla. Aksi, dediğim dedik, biriydi. Merak ediyordu sağlık durumunu. Aradı: “ Nasılsın?. Sen fazla sıkıntıya gelemezsin. Eve kapandın. Sıkılmıyor musun?” “Haaa… Sen misin çok iyiyim çookk. Allah hükümetimize zeval vermesin. Bakıyorlar bize. Gak dedikçe su, guk dedikçe et.”
Anlamıştı lafı yine siyasete getirecek, onunla kavga edecekti. Konuyu değiştirmek istedi: “ Sen yalnız yaşayan birisin. Biliyorum huyunu. Dediğin anında olmazsa sinirlenirsin. Ne yapıyorsun? Sana da benim gibi sokağa çıkma yasağı var. İhtiyaçlarını nasıl karşılıyorsun?" Uzun ve yüksek sesli bir kahkaha attıktan sonra: “Benim dağ gibi başımda hükümetim var. O senin ki bu işlerden anlamaz. Hele sen hiç anlamazsın. Arıyorum cendermeyi. Koşup geliyorlar.- Emret emmim bir ihtiyacın mı var-?” Diyor, dakikada alıp getiriyorlar.” “İyi iyi sevindim. Zaten senin öyle çok şeye ihtiyacın olmaz ki. Üç beş kalem bir şey .” “Üç kalem, beş kalem ihtiyaç ihtiyaçtır. Geçen gün televizyon seyrederken kulaklarımda bir kaşıntı hissetim. Banyoya baktım. Hani o kulak karıştırma çöpleri yok mu, ucu pamuklu. Bitmiş. Aradım cendermeyi koşup geldiler. -İki ekmek, birde kulak çöpü al gel haydi yallahhh dedim. Fırladı çocuk. Bekliyorum bir saat oldu, bir buçuk saat oldu, gelen giden yok. Keşke cendermenin adını alsaydım. Benim isteğimi anında yerine getirmemesinin hesabını sorardım “ “ Niye gecikmiş ki?” “ Sen de askerdin ama bu işlerden anlamıyorsun. Bi telefon Ankara'ya anında soydururdum üstündeki o süslü ceketini. Ondan sona kaz arar gütmeye.” “Tamam anladım. Bari sonunda geldi mi o cenderme?” “Geldi. Sıkıysa gelmesin. Biliyorsun bizim buralar küçük yer. Bir tane eczane var. Sormuş oraya -kulak çöpü yok- demişler. Şehirdeki arkadaşlarını aramış. Alıp getirmişler bizim Nahiyeye. O da bana yetiştirmiş. Ondan geç kalmış. Amma yanlış , amma doğru. Ben onun yalancısıyım.” “Peki bir şey dedin mi cendermeye?” “ Demez miyim? Evli misin dedim. "Evliyim amca "dedi. Çocuğun var mı?"Var amca" Hadi seni çocuğuna bağışladım. Yoksa soydururdum üstündeki o süslü elbiseyi, gütmeye kaz arardın. "O ne demek amca?"Sen daha yenisin. Biraz kıdemleş anlarsın. Komutanlarına sor sana anlatsınlar. “Peki ne yaptı cenderme?” “Ne yapacaktı ki? Elimi öptü. "Suçum ne bilmiyorum. Ama yine de beni affet "dedi. “O cenderme ömrünün sonuna kadar senin bu iyiliğini unutamaz o zaman.” “Adamsa unutmaz. Ana, baba terbiyesi aldıysa unutamaz.” “Hadi Allah emanet ol. Kendine iyi bak. Söyleyeceğin bir şey var mı?” “Var elbet amma kafana girmiyor ki senin. Bu işler okumayla olmuyor. Şimdi O seninki olsaydı memleketin yarısı kıfıl kıfıl kırılmış ölmüştü. Yat kalk ta başımızdakine dua et,,," Kapattı telefonu.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.