Hayatınızın rotasını değiştiren, planlarınızın tam tersi yöne doğru sürükleyen anlar yaşadınız mı hiç? Benim için bu roman, böyle bir anın, bir tesadüfün hikayesini yazma arzumdan doğdu.
"Denizde Aşk...
"Bir yalan, sadece bir örtüdür. Altındaki gerçek duygular, denizin yüzeyindeki dalgalar gibi, her zaman yüzeye çıkmanın bir yolunu bulur." Ertesi gün, Turkuaz Rüyası'nda garip bir hava esiyordu. Hüseyin, işine her zamankinden daha dik ve profesyonel başladı. Alara, iskelenin etrafında dolanıyor, Hüseyin ve Elif'i izliyor, ama onlara yaklaşmaktan çekiniyordu. Elif, artık Alara için sıradan bir tatilci değil, hakkında rapor yazmaktan çekinilen gizemli bir "proje ortağıydı." Öğle yemeği molasında, Elif ve Hüseyin, kalabalıktan uzak bir köşede, sanki gerçekten bir iş görüşmesi yapıyorlarmış gibi oturuyorlardı. Elif, elindeki eskiz defterine koyun krokilerini çizerken, Hüseyin etrafı dikkatle inceliyordu. "Tamam, 'eşim' ve 'iş ortağım'," diye fısıldadı Elif, gülümseyerek. "Otele ne zaman bir 'ön rapor' sunmalıyız? Alara'nın şüphesini canlı tutamayız." Hüseyin, gözleri Elif'in yüzünde sabitlenmişti. "Bu 'eşim' kısmı kulağıma garip geliyor, ama hoşuma gidiyor. Rapor için... bence yarın otel müdürüyle bir randevu almalıyız. Alara'nın bizi görmesini sağla, sonra resmi bir randevu iste. O, bizi izlerken çıldırsın." Elif kıkırdadı. "İntikamcı bir ruhun var Kaptan. Beğendim." "Benim de senin o kararlı, her şeyi kontrol eden mimar ruhun hoşuma gitti," dedi Hüseyin, elini masanın altından uzatarak Elif'in elini yakaladı. "Dün gece, hayatımda aldığım en büyük riskti. Ve sadece senin sayende paçayı kurtardım." Elif'in kalbi, elindeki bu sıcak temasla hızlandı. "Biz, iyi bir takımız. Hem işte, hem de... bu yalanı yaşatmakta." Aradaki sessizlik uzadı. Gözleri birbirine kenetlendiğinde, 'iş ortağı' maskesi hızla düşmeye başladı. Dün geceki tehlike, aralarındaki çekimi inkar edilemez bir bağa dönüştürmüştü. "Elif," diye başladı Hüseyin, sesi alçak ve içtendi. "Dün geceki itirafımdan sonra, bu oyunu sürdürmek ne kadar doğru bilmiyorum. Her ne kadar bu 'proje' beni Alara'dan korusa da, ben senden gerçek bir şey istiyorum." Elif'in yanakları kızardı. "Ben de Hüseyin. Ben de. Ama bir hafta sonra İstanbul'a dönüyorum..." "Bir hafta," diye araya girdi Hüseyin. "Bir haftada Akdeniz'in tüm sırlarını öğrenemezsin. Ama bir ömür boyu hatırlayacağın anılar biriktirebilirsin." Onlar bu yakınlaşmayı yaşarken, otelin lobisinde Alara, telefon görüşmesi yapıyordu. Yüzü gergin ve kararlıydı. "Evet, İstanbul Mimarlık Odası'nı aradınız mı? 'Elif, Hüseyin Turhal'ın eşi, Mimarlık...' hayır, soyadını söylemiyorum. Sadece Elif isminde bir mimarın orada kayıtlı olup olmadığını öğrenin. Acilen!" Telefonu kapattıktan sonra, Alara yanındaki resepsiyon görevlisine döndü. "O kadın yalan söylüyor. Hüseyin'i korumak için bir hikaye uydurdu. İstanbul'daki ofisine dair kanıt bulamazsam, otelin yöneticisine, Hüseyin'in bir müşteriyi manipüle ettiğini ve otelin itibarını zedelediğini söyleyeceğim." Akşamüstü, Elif ve Hüseyin, otelin havuz başı kafesinde, bilerek Alara'nın görebileceği bir yerde oturdular. Elif, bir harita üzerinde, Hüseyin'in çizdiği koy krokilerini incelerken, Hüseyin ona bir şeyler anlatıyordu. Tamamen profesyonel görünüyorlardı, tıpkı evli, işkolik bir çift gibi. Hüseyin, elini Elif'in omzuna attı ve haritayı gösteriyormuş gibi yaparak fısıldadı: "Yarın sabah saat 10'da, müdürün odasında bir randevu ayarladım. Projeden değil, Alara'nın seni rahatsız etmesinden şikayet edeceğiz. Sen güçlü kal, o yalanı yaşat." Elif, Hüseyin'in omzuna yaslandı. Dışarıdan bakıldığında, iki iş ortağı yoğun bir toplantıdaydı. Ama Elif, Hüseyin'in ona olan yakınlığından dolayı kalbinde oluşan o tatlı baskıyı hissediyordu. "Sana güveniyorum," dedi Elif. "Bu sadece bir proje değil Hüseyin. Bu, bizim birbirimize duyduğumuz güvenin başlangıcı." Tam o sırada, Hüseyin'in telefonu çaldı. Arayan, otel müdürüydü. Hüseyin, telefonu açtı. Elif, onun yüzünün aniden bembeyaz kesildiğini fark etti. Hüseyin sadece "Evet... Anlıyorum... Hemen geliyorum," gibi kısa cevaplar verdi. Telefonu kapattığında, Hüseyin'in gözlerinde panik vardı. "Ne oldu, Hüseyin? Randevuyu mu iptal etti?" diye sordu Elif. Hüseyin, sandalyesinden kalkarken bile zorlanıyordu. "Daha kötüsü, Elif. Alara benden önce davrandı. Şu an beni, müdürün odasında, derhal onunla ve İnsan Kaynakları Müdürü'yle buluşmaya çağırıyorlar. Konu... 'yetkisiz jetski kullanımı ve otel müşterisiyle yasal olmayan ilişki.' Sanırım yalanımız, yeterince hızlı değildi."
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.