Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
ÇOCUKLARA MASALLAR
///BU KİTAPTA YER ALAN TÜM MASALLARIN YAZARI DURMUŞ ALİ ÖZBEK'E AİT OLUP, YAZILI VE GÖRSEL, MEDYA ORGANLARINDA, TÜM DİJİTAL YAYINLARDA TELİF HAKLARI YASASINA UYGUN YAZARDAN YASAL İZİN ALINMADAN KULLAN...
23. Bölüm

CEVİZ KAVGASI

77 Okuyucu
1 Beğeni
0 Yorum
dali
dali
@dali1
Yorum Yaz
Bir varmış, bir yokmuş, uçsuz bucaksız gökyüzünde süzülen bir karga gagasında parlak, içi dolgun bir ceviz taşıyormuş. Çöl üzerindeki yolculuğunda susuzluktan dili damağına yapışmış, gagasındaki cevizi bırakmamış.

Derken, bir vahanın üzerinde uçarken ağzı yorgunluktan gevşemiş ve ceviz, aşağıya, sulak toprağa düşüvermiş. Bir o yana, bir bu yana yuvarlanmış, üzeri toprakla örtülüp gözden kaybolmuş.

Günler geçmiş, fırtınalar esmiş, yağmurlar yağmış, geceleri çölün dondurucu ayazı düşmüş. Mevsimler dönmüş; sonbahar kışı, kış ilkbaharı kovalamış. Derken bir gün, o ceviz filizlenivermiş. Toprağı yarıp gün ışığına kavuşmuş. Önce narin bir fidan, sonra dalları gökyüzüne uzanan bir ağaç olmuş.

Yıllar geçtikçe serpilmiş, kollarını her yana salmış, dalları cömertçe meyveleriyle dolmuş. Ağaç ilk meyvelerini verdiğinde, yakınlarda oynayan çocuklar fark etmiş onu. Küçük elleriyle cevizleri toplarken kahkahaları vahanın sessizliğini bozmuş. İlk yıl üç çocuk, ertesi yıl beş, sonra on, derken yüzlercesi gelmiş. Çocukların aileleri de peşlerinden koşmuş, “Bu ağaç ne güzel bir nimet!” diyerek cevizleri sepetlerine doldurmuş.

Ama vahaya yakın bir tarlası olan Esen Rüzgâr kabilesi, “Bu ağaç bizim tarlamıza yakın, demek ki bizim hakkımız var üzerinde,” diye düşünüyorlarmış. Bir sonraki hasat zamanı erkenden kalkmışlar, sepetlerini alıp cevizleri toplamaya başlamışlar. Tam o sırada, yıllardır ağacın meyvesini toplayan diğer Kum Rüzgârı kabilesi gelmiş. “Bu ağaç kimin?” diye sormuşlar. “Bizim!” demiş Esen Rüzgâr kabilesi. “Hayır, bizim!” diye karşılık vermiş Kum Rüzgârı kabilesi. “Bu ceviz, kendi kendine yetişti, sana mı yakın, bana mı uzak, ne fark eder?” diye sesler yükselmiş.

Tartışma büyümüş, sonunda yumruklar havada uçuşmuş. Çocuklar, amcalar, dayılar derken iki taraf da kavgaya karışmış. Vaha, bir zamanlar kahkahalarla dolarken şimdi çığlıklarla yankılanmış. Toz duman arasında kan gölüne dönmüş her yer. Sonunda beş kişi toprağa düşmüş, onlarcası yaralı, sakat kalmış.

Peki, suçlu kimmiş? Cevizi vahaya düşüren karga mı? Cevizin filizlenip ağaç olmasını sağlayan toprak mı, yıllarca boş duran toprağa bir fidan dikmeyi akıl edemeyen insanlar mı, bir karganın tesadüfen düşürdüğü ceviz için birbirini boğazlayan kabileler mi?

Sorunun cevabı dinleyenin yüreğinde saklıymış.

Suç, paylaşmayı bilmeyen gönüllerde, bereketi kıskançlığa çeviren yüreklerdeymiş. Öyle değil mi?

Durmuş Ali ÖZBEK
23.03.2025 Yukarı Çağlar
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL