Batık'la ara sıra görüşüyorduk ve beraber gidelim sahil tarafında güzel deniz ürünleri yapan bir yer olduğunu yemek için muhteşem diye eklemişti. Annemle hazırlanmıştık dışarı çıkıp taksi çağırmıştım ve restorantta buluşacaktık annemden önce çıktım Batık ve en az Batık kadar ilgi çeken arabası duruyordu. Mutlu olmamak elde değildi içimde heycana sebep olmuştu. Annemde çıkınca "taksiye gerek yok Mahir burda" demiştim. Annem bile seviniyordu onu gördüğüne onun için "iyi çocuk" derdi "gözlerinden belli" ekleme yaptı. Basamakları inerken oda arbadan inmişti. Saçlarını yana doğru hafifçe kaldırmış üstüne giydiği beyaz gömlek jilet gibiydi (sabahtan akşama kadar uğraşsam yapamazdım bu ütüyü) hafif ama ona çok yakışan kirli sakal ve simsiyah büyük gözleri hayranlıkla seziyordum onu, kapıyı açmış annem binmişti. Benim binmem için kapıyı açtı benden önce davranıp gülümseyerek oturdum annemin isteğiyle ön koltuğa, annem anlamıştı kalbimde yerleşmiş olduğunu, umarım onun kalbinde de bana yer vardı. Annem pencereden dışarıya dalmıştı çalan şarkı eşliğinde bende ara sıra Mahire bakıyordum çaktırmamaya çalışıyordum ama farkındaydı ve gülümsemişti bakışlarıma... Restoran dışardan bile çok güzel görünüyordu içeri girmiş masaya yönelmiştik. Aradan geçerken gözler Batık'ın üstündeydi muhteşem bir karizması vardı hiç konuşmadan güven verirdi sözünün eri olduğu belliydi korumacı bir kişiliği vardı ve hep savunmadaydı sanki neden böyle biriydi bilmiyorum. Tanıdıkça daha çok merak ediyordum oda bana güvensin istiyordum. Yemekler gerçekten çok lezzetliydi keyfimiz yerindeydi hepimizin yüzü gülüyordu. Saf temiz bir mutluluk vardı masada, kalkmadan sahilde bir tur atalım demiştik annem çay istemiş 'siz gidin' demiş gelen çayından bir yudum alırken keyfi yerindeydi annemi mutlu görünce ben de mutlu olmuştum. Sahil ve restoran arasında iki basamak vardı bizde kumlara doğru inip yavaş yavaş yürüyorduk hafif esiyordu ama soğuk değildi. Üstümde askılı dizlerime kadar yandan yırtmaçlı siyah çiçekli bir elbise vardı, üstüme belimde tam oturmuştu. Işıklar yolumuzu aydınlatıyor bizde konuşarak devam ediyorduk ilerde iki şezlong vardı onlara doğru geçen gün gördüğüm bir resim gelmişti aklıma birden bire "balat sokaklarında yürümek isterdim seninle, rengareng çok güzel" dedim onunla gezmek güzel olurdu. Hoşuna gitmiş gibi bana yandan bakarken gülümsüyordu. Sert bir adamdı ama o yüzünü hiç bana göstermiyor bende bunu bildiğim için çekinmeden istediğim gibi davranıyordum. Ona bakarak içimden 'seveceğim adam bu dedim, benimle çocuk, benimle büyük, benimle üzgün yada mutlu' diye geçirdim. Onun içinde özel bir gündü sanırım bu yemek daveti daha çok 'kabul etme' davetiydi ve bizde onu aileye kabul etmiştik bende kalbime... düşünürken bile heycanlanmıştım. Şezlongta uzanmış yıldızları seyrediyordum Batık biraz düşünceliydi. Korkusuz görünsede tereddüt ettiği belliydi. Ellerimde başka bir el hissettim ve gözlerimi yıldızlardan ayırıp Batık'a doğru baktım doğrulup oturdum. Ellerimi ellerinin içinde tutmuş ve okşuyordu, gözlerime denk gelecek şekilde bakışlarını bana çevirdi heycanla çarpıyordu kalbim her an durabilirdi de 'Şiran' dedi nefes alıp verdi 'gördüğümden beri unutamadığım tek şeysin ve unutmak istemediğim tek şey sensin...' kalp atışlarım hızlanmıştı stres ve heycandan ellerim vücudum titriyor, terliyordu. Ellerimi daha iyi bir şekilde tutmuş korkma demişti dokunuşlarıyla. Korkmuyordum çocuk gibi olduğum özgürce yaşayabildiğim tek kişiydi. Hafif bir müzik çalıyordu kalbimde ruhum dans etmek için havaya girmişti nerdeyse kıpır kıpır bir çocuk gibi olmuştum. Ellerini yanağıma dokunmuş bende avuçlarına yasladım yanağımı duygular havada uçuşuyordu başım kalbine gelecek şekilde yasladım onunda heycanlanmış ama sakinliğini koruyordu, iki kolunu bana dolamıştı bu bizim için başlangıç mıydı gerçekten inanamıyordum. Oturduğumuz yerden kalktık ayakkabılarımızı çıkardık deniz dalgaları ayaklarımıza vuracak şekilde yaklaştık sular ayaklarımızı okşuyordu ellerimden tutmuştu sanırım bu kadar duygu kalbime fazla geliyordu sürekli bu hallere giremezdim konuşamıyor nefes alamıyordum resmen heycandan, hislerimi daha sakİn bir şekilde yönettim 'sana güveniyorum Batık, dünyama aldım gidersen yıkılırım enkazda kalırım dönemem geriye' dedim 'alıştırıp sakın gitme seni bulur öldürürüm anladın mı?' diye ekleme yaptım bu bir anlaşmaydı. Gülmüş ve beraber gülmeye başlamıştık 'ahh Şiran istesemde bırakıp gidemem sen tüm eksik parçalarımsın canım' demişti. Canım derken sanki gerçekten canından koparmıştı. Avuçlarıma su alıp ona attım ve koşmaya başladım daha üç dört adım atmıştım ki belimden tutmasıyla bir çocuk gibi çığlık attım gülüyor ve şımarıyordum tam benlik hareketlerdi bunlar hala etrafında dönüyorduk kollarımı boynuna sardım güzel boynuna bir öpücük kondurdum kafamı arkaya doğru atıp gülmeye devam ettim. İkimizde günü iyi geçirmiştik saat baya geçmişti annemin yanına dönüyorduk annem masadan kalkmış restoranın önünde dikilmiş küçük rengereng çiçek bahçesinde duruyordu. Annemin tek sırdaşı çiçeklerdi. Annem geldiğimizi görünce sanırım göz yaşlarını sildi ve bize tebessüm etti neden ağladığını merak ettim ama sormadım hiç zaten çaktırmamaya çalışıyordu. Batık bizi eve bırakacaktı yol boyunca sohbet etmiştik annem bir süre sonra kendinden geçmiş uyumuştu. Batık yansıyan pencereden bile yakışıklıydı mıknatıs gibi çekiyordu. Bugüne kadar hiç sevgime layık biri yoktu şimdi o çıkmıştı karşıma sevmeyi hak ediyordu şüphesiz daha iyisinide... Annem arabadan indi evin kapısını açmak için anahtarı çıkarmış ilerliyordu biz daha arabadaydık tebessüm eşliğinde birbirimize baktık bugün bitmeseydi keşke yarın bozulabilirdi büyü geçirdim içimden "canım" dedi "canımdanda ötesin, bundan sonra seninle yaşamak istiyorum herşeyi senin varlığınla tamamlamak istiyorum kendimi" diye ekleme yaptı. heycanımı kontrol edemiyordum, bende birşey söylemek istedim ama söyleyemedim güldüm söylediklerini onaylamıştım. Koltukta yan döndüm ona sarıldım kısa bir süre 'en güzel düşüncem, seni sevmek güzel' dedim kollarım boynuna sarılmışken, omzuna değen saçlarımı kokladı ve yanaklarıma öpücük kondurup böylece gitti. Eve geldim yatağıma uzandım bakışlarımı tavana diktim 'bu duygu güzel, seni sevmek güzel...' dedim kapattım gözlerimi. Sabahın erken saatleriydi uyanmış evin küçük ama şirin terasına çıktım bahçeye bakıyordu huzurlu ve rahattı kalktığımdan beri Batık aklımdaydı kalbimde yer edinmiş ve kalbinde yer vermişti. Beni sevmesi hoşuma gitmişti... İş saati yaklaşmış artık stajer değil normal bir çalışan olarak gidiyordum hazırlandım çıkmadan annemin sesi mutfaktan geliyordu yanına uğradım yanağını öptüm 'güneşim günüm aydınlandı' dedim oda bana bıyık altından güldü "pek bana ihtiyaç yok güneş çoktan doğmuş sana sanırım" dedi, haklıydı. Durağa vardım yine bir temas halinde bütün yolcularla akraba olmuştuk, büroya vardım stajın bitimiyle bana verilen odama doğru geçtim. Masada duran dosyalara baktım sırasıyla 'artık işe koyulma zamanı' ciddileştim bir anda zaten sadece sevdiklerime karşı zaafım vardı. Tuba Hanım yanına uğradım bugün benimde davaya katılmamı istiyordu heycanlanmıştım ama korkmuyordum. Tuba Hanım yanımdaydı, dava başlamış cübbeleri giymiş dosyalar elimde salona geçtim Tuba Hanımı takip ederek, müvekili Aylin Hanım kocasıyla anlaşamamış boşanmıştı kocası hırsına engel olamamış gurur yapmış ve ona saldırmış yaralamıştı başta şikayetçi olmaktan korkmuş ve bu delillerin kaybolmasına sebep olsada dayanamamış zorlanmış yinede şikayette bulunmuştu. Ne yazık ki bütün kadınların korkulu rüyasıydı bu daha geçen yıllarda bir kadın kocası tarafından çocuğunun gözleri önünde boğazı kesilerek ölmemiş miydi, her gün gazete sayfalarında onlarca kadın sadece kadın oldukları için ölüyor ve kimsede görmek istemiyordu, her zaman seviliyorduk birileri tarafından ama birirleri tarafından öldürülüyorduk da buda çok sevgidendi öyle diyorlardı savunmada sevmek böyle birşey miydi ? Bir kadın, anne, kız kardeş, kız çocuğu, sevgili, eş, çocuğunun annesi, onları yetiştiren kişi değilmiydi neden peki bunlar bu kadar basit olmamalıydı bunun için elimden geleni yapacaktım gerekirse onları tek tek korurdum elimden geleni yapacaktım zaten aklımda çaresiz kadınlar için hep fikirler vardı. Dava başlamış savunmalar yapılmış kanıtlara bakılmıştı davalı eş psikolojik baskı yapıyordu eski eşi Aylin Hanım'a bundan ben bile rahatsız olmuştum. Haklı taraf olmuş ama deliller yetersiz kalmıştı (delillerin tamamlanması için birinin ölmüş olması gerekiyordu) hakimin kararıyla herkes ayağa kalmıştı. Hakim mahkemeyi önümüzdeki aya ertelemiş ve uzaklaştırma kararı almıştı Aylin Hanım için ise koruma kararı almıştı. Tuba Hanım önümüzde yürüyordu ben ve Aylin Hanım arkada dava hakkında konuşuyor herhangi bir konuda çekinmeden bana ulaşmasını söylüyordum. Bir kafeye uğradık Aylin Hanım'ın dosyası bendeydi artık ben ilgilenecektim dosyayı tekrar gözden geçirdim "herşeyi hatırlamalısın herşeyi küçük bir ayrıntı bile olsa söyle" dedim gelen kahveleri içtik dışarı doğru çıktık artık işe dönecek oda evine gidecekti. Taksi çağırdım yönlerimiz zıt yönlere bakıyordu vedalaştık. Kafeden tam ayrılıyorduk ki eski eşi gözleri kızarmış sinir krizi geçirmiş bir şekilde bize yaklaştı elinde bir şey vardı daha savunmaya geçmeden elindeki küçük ama keskin olan çakıyla kollarını savurmuş ben dur işareti yaparken kolumu çizmişti hala olay sıcaktı acı hissetmiyordum etrafımız insanlarla doldu yakındaki polisler çağırıldı adam iyice kendinden geçti etrafta kimi görüyorsa saldırıyordu Aylin Hanım'a baktım korkudan bayılmıştı. Polisler gelmişti çok geçmeden ifade almış Aylin Hanım da kendine gelmiş bende yarama baktım damar çizilmiş biraz derindi temizlemiş dikiş atıp sarmıştım biraz derindi doktora gitmemi söylediler gerek yoktu kendim halletmiştim. İlk tecrüben ilk davam bu şekilde olmuş ama Aylin Hanım için deliller tamamen oluşmuş ve eski eşi mahkemeye ihtiyaç doyulmayacak bir şekilde kasten adam yaralama ve öldürmeden tutuklanmıştı. Bizim şerdeki hayırda böyleydi aklımda bu düşünceler vardı artık eve gitsem iyi olacaktı. Saten bluzum kollumdan akan kanlardan dolayı lekelenmişti annem artık serada çalışmadığından evde duruyordu ben kapıyı çalmadan açmıştı beni böyle görünce korktu "ne oldu" dedi koluma uzanarak, "önemli birsey yok küçük bir kaza önemsiz bir kesik" dedim kolumun kesilmesi önemli değildi. Şükür ilk davamda gayet başarılı tek seferde kapatmış olmuştum ama bir daha bu şekilde kapatmasam daha iyi olurdu. Biraz yorgundum üstümü değiştirdim annemin nefis kokan yemeklerini yemek için masaya oturdum telefonuma uzun bir süre bakmamıştım Batık mesaj atmıştı buluşmak istemişti, telefonu elime aldım onu ararken kulağıma götürdüm açmıştı "canım" dedi böyle demesi çok hoşuma gidiyordu "seni görmek istiyorum" diye ekledi. 'Olur' dedim. Sofrayı anneme yardım ederek topladım "biraz dışarı çıkacam anne, istediğin birşey olursa ara" deyip evden çıktım. Batık gelmişti evin önüne park etmişti arabasını beni bekliyordu basamakların bitimine iki tane vardı daha bende inmek yerine boynuna sarıldım o da kollarını bana sardı ve aşağı indirdi tam şımarık bir kız çocuğu gibiydim onun yanında. Arabaya bindik, yolda giderken havadan sudan konuşmuştuk şarkı açmıştık kafam karışık olduğu zamanlarda şarkıları 2x de dinlerdim şarkının hızını değiştirdim ekrandan 2x yaptım yolu bırakıp bana döndü bakışları şaşırmıştı "neden, bu kadar hızlı dinlemenin sebebi nedir?" dedi. "genellikle hoşuma gidiyor, kafamın içindeki tartışmalar bu şekilde susuyor" dedim. Olabilir gibi bir hareket yapmıştı sakin büyük bir parkın yanında durduk arabayı park etti aşağı indim kapıyı kapatırken kapı koluma çarptı yüzüm acı bir hal aldı. Batık "ne oldu, neyin var canım" dedi başımı salladım 'birşey yok' dedim dikiş patlamıştı uzun kollu beyaz tişortum biraz kırmızı olmuştu. kolumu tuttu biraz eğildi yaraya baktı bagajı açtı elinde küçük bir çanta ile geri döndü arabanın arka koltuğuna oturduk bana bakacak şekilde oturdu biraz daha yaklaşsam kucağında oturmuş gibi görünecekti. Çantayı açtı küçük ama bütün ilk yardım aletleri vardı sadece bunları kullanıp ameliyat bile yapılırdı. Kollumu kendine döndürdü ilk yardım biliyordu ama acemi değildi sakin bir şekilde yarayı temizledi canımın acımaması için uyşturucu bir krem sürmüştü o bölgeye süturler(dikiş) aldı yenilerini çok düzgün bir şekilde yapmıştı benim yaptığımdan daha iyi bir şekilde olmuştu. birbirimizi çok iyi tanımıyorduk bilmediğimiz bir sürü özelliklerimiz yeteneklerimiz vardı. Şaşırmış bir şekilde "acemi görünmüyorsun" dedim Batık bakışlarını bana çevirdi "mesleğini yapmayan bir doktor, tıp okudum" dedi "ama "meslek değil ihtiyaç için" ekledi. Gerçekten şaşırdım doktordu ve mesleğini yapmıyordu belki ilerleyen zamanlarda anlatırdı pek kurcalamak istemiyordum. "nasıl oldu, neden bana söylemedin biraz derin dikkat edersen çabuk iyileşir" dedi yarayı kapatırken "küçük bir kaza, dikkat ederim annem için öğrendiğim sağlık konularına göre giderim dikişi ben atmıştım zaten sorun olursa kendim hallederim" dedim buda onu şaşırtmıştı, "teşekkür ederim" ekledim meslek konuşmak istemiyorduk eğitimlerimiz değil enerjimiz ve kişiliğimiz uymuştu birbirimize, arabadan indik kendine doğru çekti yavaşça gölet tarafına doğru sarılarak ilerledik çimlere oturduk. Hava kararmaya yakındı gölet güzel bir tabloyu anımsatıyordu gevrek sepetiyle yanımızdan bir adam geçiyordu "taze gevrek, akşam gevreği" avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Batık gevrek aldı gölette yüzen ördeklere atmaya başladık çok tatlılardı biraz daha yaklaştım ördeklerde bana yaklaşmıştı. Parçalayıp atıyordum ördeklere Batık ayakta duruyordu ben eğilmiş gevrek atıyordum aniden göletten bir ördek bana doğru atılmıştı ödüm koptu çığlık attım arkaya doğru koştum ellerimi sallayarak Batık tutmuştu beni çok gitmeden kucağına almıştı ani hareketlere çok tepki gösterirdim zaten korkak biriydim ve bu gibi şeylerde beni bulurdu. Ördek korkup kaçmıştı ama ben hala Batık'ın kucağındaydım gözlerimi açtım biraz utanmıştım beni korkak olarak görsün istemezdim kafamı eğdim gülüyordu. Bakışlarım ona döndü gülüşlerine daldım o kadar masum ve içtendi içine çekmişti resmen gülmek ona daha çok yakışıyordu yanağına fark etmediğim gamzesi vardı. Gülünce çukur olmuştu dokunmak istedim çukurda kaybolmak ama yapmadım yapamadım, yavaşça yere bıraktı beni üstümü düzeltim çimlere geçtik uzandık yıldızlar gökyüzünde belirmiş ve her zaman ki hallerinden daha büyük görünüyorlardı. İşaret parmağımı uzatarak en büyük yıldızı gösterdim "o benim yıldızım" nefes alıp devam ettim "bazen çok sıkıldığım zamanlarda gökyüzüne bakardım ve o yıldızın gelip beni almasını isterdim, böyle şeyler imkansız tabi ama yinede insan umut olarak görüyor olmasını istiyor" ona baktım "gökyüzü ilgini çeker mi?" diye sordum. Batık bana baktı kollarını uzatıp başımın altından geçirdi göğsüne doğru yaslandım kokusunu içime çektim hafif ama etkileyici bir kokusu vardı "ilgimi çeken tek yıldız sensin" dedi gözlerini kapatıp çenesini başıma dayarken. Onun kollarında gökyüzü daha güzeldi ben seyretmeye devam ediyordum bir yıldız kaymıştı dileklere inanmazdım ama yinede tutardım birşeyin olacağı varsa olur derdim hep, telefonu çaldı açıp kulağına götürdü çok net ve sert bir dil kullanmıştı kapatıp cebine koydu ve bana "canım dönmemiz gerek" dedi. Doğrulduk çimlerden kalkarken üstümüzü temizledik Batığın saçlarında kuru çim parçaları vardı onun kadar uzun değildim saçını işaret ettim birşey olduğunu anlamıştı bana doğru eğildi temizlemem için, ellerim saçlarına dokununça tuhaf hissetmiştim yumuşaçıktı. Arabaya doğru gittik kolumu işaret ederek "parmağına iğne batsa haberim olacak" dedi. Biraz emir kipine girmişti işaret parmağımı çevirerek gülümser bir şekilde "bu bir emir mi" dedim kolumu tuttu yaranın olduğu kısma bir öpücük kondurdu "sadece rica" dedi kibar biriydi kötü niyeti yoktu.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.