Aşkın Kanatlarında: Bir Yunus Hikayesi
Roman
Yazar: Hüseyin TURHAL
AŞKIN KANATLARINDA: Bir Yunus Hikayesi
13. yüzyıl Anadolu'su. Toprak çatlaktı, gök suskundu. Kıtlık, sadece tarlaları değil, insanların ruhunu da kurutuyordu.
Biçare Yunus, sıradan bir çiftçiydi. Kö...
BÖLÜM 7: Hızır’ın Nefesi 📢 Halkın Dili Yunus Emre, bir eli defterinde, diğer eli bastonunda, diyar diyar geziyordu. Artık adı, sadece dergâhlarda değil, pazar yerlerinde, kervansaraylarda ve köy meclislerinde de fısıldanıyordu. Onun şiirleri; Arapça ve Farsça’nın ağır yükü altındaki Anadolu halkı için taze bir nefesti. Yunus, onların dertlerini kendi dilleriyle, sade bir Türkçe ile anlatıyordu. Halk, ona "Bizim Yunus" diyordu. Yunus'un şiirleri, Anadolu’nun ruhuna şifa dağıtan bir Hızır gibiydi. Bir köyde çıkan yangının ardından söylediği bir dize, insanlara dayanma gücü veriyor; bir tarlanın bereketsizliğinde okuduğu bir şiir, umudu yeşertiyordu. "Sana geldim, ey Hızır, sana geldim, Aşkın ile dirilip, hayata geldim." Yunus, bir köyde konuk olduğu bir gecenin sabahında, kapısının önünde bir yığın yiyecek ve hediye buldu. Köylüler, onun sözlerinden aldıkları huzurun karşılığını maddi şeylerle vermek istemişlerdi. Yunus, bu hediyeleri olduğu yerde bıraktı. "Benim karnım tok," dedi. "Benim yüküm hafif olmalı ki, aşkın yükünü taşıyabileyim. Bunları, benden daha çok ihtiyacı olanlara dağıtın." Halk, onun bu tavrına hayran kalıyordu. Yunus, sadece şiirle değil, hayat tarzıyla da dünyalık kaygılardan azade olduğunu gösteriyordu. 🐍 Yükselen Kıskançlık Yunus’un artan şöhreti ve halk üzerindeki manevi etkisi, Anadolu’daki bazı resmi din adamlarının (softaların) dikkatini çekti ve kıskançlıklarını körükledi. Onlar, medreselerde öğrendikleri karmaşık kuralları ve Arapça ifadeleri kullanırken, Yunus herkesin anladığı sade bir dil kullanıyordu. Bu durum, softaların gözünde büyük bir tehlikeydi. Din, onların tekelinde olmalıydı. Bir kasabada, Yunus halka açık bir yerde şiir okurken, kasabanın müderrisi Kadı Ahmet ve yanındaki softalar onu durdurdu. Kadı Ahmet, kaşlarını çatarak sordu: "Ey derviş! Söylediklerin, hakiki kelam mıdır, yoksa halkı aldatan bir oyun mudur? Şiirlerinde, cennetten, cehennemden usulüne uygun bahsetmiyorsun! 'Bana Seni Gerek Seni' ne demektir? Allah’tan sadece cennet istenir, bu dünyalık sevdalar değil!" Yunus, Kadı Ahmet’in öfkesine karşı sakinliğini korudu. "Kadı Efendi," dedi. "Sizin kelamınız, kalpten değil, kitaptan çıkar. O yüzden halk, sizi değil, kelamın sahibini dinler. Ben cenneti de cehennemi de bilirim. Lakin, Aşkın olduğu yerde, cennetin cazibesi de cehennemin korkusu da hükümsüz kalır." Yunus, müderrisin ve softaların yüzüne bakarak, meydan okurcasına o dizesini tekrarladı: "Cennet cennet dedikleri, birkaç köşkle birkaç huri İsteyene ver sen onu, bana seni gerek seni." Bu sözler, softalar için büyük bir hakaret ve isyan anlamına geliyordu. Kadı Ahmet, öfkeyle yüzünü buruşturdu. "Sen bir zındıksın! Halkı dinden uzaklaştırıyorsun. Kelamının cezası ağırdır, derviş!" 🛡️ Halkın Kalkanı Ancak Kadı Ahmet, Yunus’u tutuklamaya veya cezalandırmaya yeltenemedi. Zira Yunus, tek başına değildi. O anda, kasabanın fakir halkı, esnafı ve çiftçileri, Yunus'un etrafında bir kalkan gibi toplandı. "O, bizim sözümüzü söylüyor!" "O, bizi aldatmıyor, bize derman oluyor!" Yunus’un şiirleri, onu sadece bir ozan değil, aynı zamanda ezilen halkın manevi lideri yapmıştı. Halkın bu direnci karşısında Kadı Ahmet ve softalar, şimdilik geri çekilmek zorunda kaldılar. Yunus, o gün bir kez daha anladı ki, Hakikat'i sade bir dille söylemek, en büyük tehlike ve aynı zamanda en büyük güçtü. Anadolu, onun eviydi, halkı ise onun ailesi. Onun görevi, bu halka Aşkın Kanatlarında uçmayı öğretmekti.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.