ARKA KAPAK YAZISI
"Buğday mı istersin, yoksa Nefes mi?"
Anadolu, 13. Yüzyıl. Kıtlık ve kuraklık dönemi.
Çiftçi Yunus, köyünü kurtarmak için son umuduyla yollara düşer. Amacı, Horasan erenlerinden Hacı Bektaş-ı Veli’den bir çuval buğday istemektir.
Ancak, kapıda sorulan o tek soru, onun kaderini mühürler. Yunus, geçici doyumu (buğdayı) seçtiği anda, asıl ve ebedi olanı (Nefes’i) kaybettiğini anlar. Büyük bir pişmanlıkla, Hacı Bektaş’ın yönlendirmesiyle, manevi terbiye kapısı olan Taptuk Emre’nin dergâhına sığınır.
Burada, bir dervişin kırk yıllık çilesi başlar: Dağdan eğri odun değil, sadece düz odun getirme görevi. Yunus, odunu yontarak aslında kendi nefsini yonttuğunu anladığında, dilindeki düğüm çözülür.
"Yunus bir odun idi, yandı oldu kül."
Artık o, açlık çeken Anadolu halkının dilini konuşan, sade sözleriyle gönülleri fetheden Aşk Ozanı’dır.
"Aşkın Kanatlarında: Bir Yunus Hikayesi"; en büyük aşkın dünyalık kaygıları aşarak nasıl bulunduğunun, bir çiftçinin nefsini nasıl yonttuğunun ve kelamın, kılıçtan nasıl daha keskin olduğunun destanıdır.
Onun mirası bir soruyla başlar ve bir cevapla ölümsüzleşir:
"Aşkın aldı benden beni, bana Seni gerek Seni."