Profesör Kamil, her görüşmede Ahmet’e tavsiyeler veriyordu. “Duygularını yaz, yürüyüş yap, kendini ifade etmekten korkma,” diyordu. Ahmet de başıyla onaylıyor, notlar alıyordu.
Ama kimse fark etmiyordu: Hacı Ahmet’in içinde fırtınalar daha da büyüyordu. Kimi gün sabah uyanıyor, yüzünde umut dolu bir tebessüm oluyordu. Sanki yeniden hayata tutunacakmış gibi görünüyordu.
Ama kimi gün, odasından çıkmıyor, aynanın karşısına geçip saatlerce kendi yansımasına bakıyordu. Gözleri boş, elleri titrek, zihni sisler içindeydi. Defterine yazdığı satırlar daha da karanlık hâle gelmişti:
“Bir yanım yaşamak istiyor, diğer yanım çoktan gömülmüş toprağa. Ben hangisiyim? Hangisi gerçek?”
Ağır depresyonun sessiz ve yavaş yıkımı başlamıştı. Ahmet bazen ne söylediğini unutuyor, bazen de hiç olmamış anıları gerçekmiş gibi anlatıyordu. Arkadaşları ve babası, onun bu gelgitlerini “yorgunluk” sanıyordu. Oysa Ahmet’in aklının bir kısmı çoktan karanlığa gömülmeye başlamıştı.
Görünürde hayat devam ediyordu; ama Ahmet’in içinde derin bir savaş vardı: Bir yanıyla Aygül’ün hatırasına tutunmak, bir yanıyla karanlığa teslim olmak.
Ve en tehlikeli olan şey şuydu: Kimse, Ahmet’in bu çöküşünün boyutunu tam olarak fark etmiyordu.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.