Hacı Ahmet’in hali artık herkesin dikkatini çekiyordu. Fabrikada iş arkadaşları onun tuhaf hareketlerini fark ediyor, sessizce birbirlerine bakıyorlardı.
Bazen bir köşeye çekiliyor, gözlerini boşluğa dikiyor, saatlerce hiç konuşmadan oturuyordu. Bazen de ani hareketler yapıyor, sanki bir şeyleri unutmuş gibi eşyaları karıştırıyor, ellerini saçına götürüp duruyordu. Gözlerinde dalgın bir ifade, yüzünde sürekli bir hüzün vardı.
Arkadaşları Gökhan ve Yusuf endişelenmişti. “Ahmet, sen iyi misin?” diye soruyor, ama Hacı Ahmet çoğu zaman tek kelime etmiyordu. Konuştuğunda sesi kısık ve yorgundu, sanki bir yük taşımaktan güçsüz düşmüştü.
Mahalledeki insanlar da fark etmişti. Kapı önünde sohbet eden komşular, “Ahmet bu ara çok garip, sanki içine kapanmış,” diyordu. Bazıları ise içten içe üzülüyor, ona yaklaşmaya cesaret edemiyordu; çünkü Hacı Ahmet artık kendi dünyasına hapsolmuş gibiydi.
Hacı Ahmet’in aklı hâlâ Aygül’deydi. Her hareketi, her düşüncesi onun yokluğundan izler taşıyordu. Ama içindeki bu garip hâl, hem arkadaşlarını hem de mahalleliyi endişelendiriyordu.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.