Akşam olmuş, Hacı Ahmet hâlâ eve dönmemişti. Babası, kapının önünde bekleyerek saatine bakıyor, her geçen dakika yüreğine bıçak gibi saplanıyordu. “Bu kadar geç kaldı… Hacı Ahmet ne yapıyor böyle? Neden gelmedi?” diye kendi kendine mırıldandı.
Korku ve endişe içinde telefonunu eline aldı, numaraları tek tek çevirdi. Gökhan ve Yusuf’un adını gördü, titreyen elleriyle aradı:
“Gökhan! Yusuf! Lütfen… Hacı Ahmet eve gelmedi, ben çok tedirgin oluyorum. Lütfen bana yardım edin, ne olur bir şey yapın!”
Gökhan telefonu açtığında, babasının sesindeki titremeyi duydu. “Baba, sakin ol. Merak etme, Hacı Ahmet ya fabrikadadır ya da sahilde biraz kafasını dağıtıyordur. Biz hemen bakarız,” dedi Gökhan, ama içten içe arkadaşının nerede olduğunu bilmiyordu.
Yusuf da araya girdi: “Baba, endişelenme. Biz birlikte çıkıyoruz, sahil ve mahalle boyunca arayacağız. Oğlun yalnız kalmak istese de, kaybolmuş değil. Biz buluruz.”
Babası, telefonu kulağından çekti ve derin bir nefes aldı. Ama yüreğinde hâlâ korku vardı; çünkü Hacı Ahmet’in kendi içine kapanması, zaman zaman tehlikeli bir yalnızlık yaratıyordu. Ve o akşam, Gökhan ve Yusuf, babayı teselli ederek Hacı Ahmet’i bulmak için dışarı çıktılar.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.