Leyla Demir, 28 yaşında, hayatını eski kitapların huzurlu kokusu ve katı bir rutin üzerine kurmuş bir kütüphanecidir. Onun dünyası, her sabah bindiği T1 tramvayının arka vagonundaki sessiz, pencere ke...
Sekizinci Bölüm: Çemberlitaş’ta Acil Çağrı Can ve Leyla, Bağcılar’dan otobüsle ayrılarak Çemberlitaş’a geldiler. Leyla’nın bahsettiği küçük kafe, tarihi bir binanın üçüncü katında, tam tramvay hattını gören dar bir balkona sahipti. Şehrin gürültüsü buraya süzülerek ulaşıyor, rayların ritmi ise sessiz bir fon oluşturuyordu. Masaya oturduklarında, birbirlerine ilk kez, mesleklerinin getirdiği kostümlerden ve cam duvarlardan arınmış bir şekilde gülümsediler. Hava kararmıştı; balkondan, aşağıda geçen tramvayların farları birer ışık seli gibi akıp gidiyordu. "Burası harika," dedi Can, Leyla'nın ellerini masanın üzerinde tutarken. "Senin dünyanla benim dünyamın kesiştiği tek yer gibi." Leyla, kütüphaneci sakinliğiyle çayından bir yudum aldı. "Benim dünyam da sensin artık sanırım. Dün o kulübeden çıktıktan sonra, ilk kez, yarın sabah tramvayda kimin olacağını bilmeden uyanmayacağım." Saatler eriyip gidiyordu. Can, makinistlik yaparken gördüğü yüzlerce komik ve trajik olayı anlatıyordu. Leyla ise, kütüphanedeki eski el yazmalarının arasında bulduğu unutulmuş aşk notlarından bahsediyordu. İlk defa, aralarındaki sözcükler yazılı değil, sesliydi; ve bu, Leyla için yeni, heyecan verici bir samimiyetti. Tam Leyla, Can’a en sevdiği şairi açıklayacağı sırada, Can’ın sivil pantolonunun cebinden tuhaf bir cızırtı sesi geldi. Can, elini cebine attı ve küçük, profesyonel telsizi çıkardı. Normalde kapalı tuttuğu telsiz, acil durum kanalı üzerinden çatırdayarak konuşmaya başlamıştı. Can’ın yüzündeki o sakin ifade, anında yerini mesleki bir gerginliğe bıraktı. Telsizden gelen ses, hızla, kesik kesik konuşuyordu: "305 numaralı tramvay. Kabataş-Zeytinburnu hattı... Beyazıt durağı yakınında sinyal arızası. Hat devre dışı. Acil yedek personel gerekiyor. 305 numarayı kullanan personel, lütfen en yakın duraktan merkeze rapor versin." Can, telsizi hemen kapattı. Leyla’ya baktı. Gözlerinde derin bir pişmanlık vardı. "Özür dilerim," diye fısıldadı Can. Ayağa kalktı, sanki raylar onu çağırıyormuş gibi. "Bu... bu benim kullandığım hat. Sanırım yedek olarak gitmem gerekecek. Hat tamamen durduysa, büyük bir karmaşa demektir." Leyla’nın yüzündeki mutluluk hızla dondu. Kalbi, tamir edilemeyecek bir sinyal arızası gibi bir anda durmuştu. Aşk, rayların bittiği yerde başlamıştı, ama rayların sorunları onu geri çekiyordu. "Ama biz... daha yeni başlamıştık," dedi Leyla, sesinde hafif bir sitem vardı. Can, Leyla'nın elini tekrar tuttu. Bu seferki dokunuşu, bir veda gibiydi. "Biliyorum. Ama benim işim böyle Leyla. Raylar durursa, şehir durur. Gitmek zorundayım." Can, ceketini alırken ekledi: "Söz veriyorum, seni eve bırakacağım. Oradan da hemen Beyazıt’a geçeceğim." "Hayır," dedi Leyla, elini hızla geri çekti. "Bırakma. Gitmelisin. Ben tek başıma gidebilirim." Leyla, o an anladı. Can, onu kendi dünyasının en güvenli yerinden (kütüphaneye yakın bir kafe) çağırıp, sonra kendi dünyasının en büyük kaosu için terk ediyordu. Can'ın rutini, Leyla'nın yeni başlayan mutluluğundan her zaman daha güçlüydü. Can, tereddütle Leyla’nın gözlerine baktı. Bir şeyler söylemek istedi ama bulamadı. Tek kelime etmeden, Leyla’nın masada duran soğumuş çayına son bir bakış attı ve hızla kafeden ayrıldı. Leyla, balkonda tek başına kaldı. Aşağıda, tramvay hattı normal ritminde akmaya devam ediyordu. Ama Leyla’nın içindeki bir hat, tamamen devre dışı kalmıştı. Oturduğu yerden kalktı. Masanın üzerine, Can’ın çay parasını ve bir not bıraktı. Notunda sadece tek bir cümle yazıyordu: "Aşk, yanlış durakta beklediği kadar, yanlış zamanda da gelmiş olabilir mi?" Leyla, notu masada bırakarak, Çemberlitaş’ın dar sokaklarında tek başına yürümeye başladı. Artık biliyordu; Can’la olan ilişkisi, rayların ne zaman arızalanacağına bağlıydı
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.