Leyla Demir, 28 yaşında, hayatını eski kitapların huzurlu kokusu ve katı bir rutin üzerine kurmuş bir kütüphanecidir. Onun dünyası, her sabah bindiği T1 tramvayının arka vagonundaki sessiz, pencere ke...
On İkinci Bölüm: Travmanın Fısıltıları Can'ın vardiyası, Beyazıt'taki gergin andan sonra sakin devam etti. Ancak tramvay Kabataş'a ulaşıp son yolcularını indirdiğinde, kabinin içindeki hava değişmişti. Leyla ve Can, bu kez sadece bir gün değil, bir ömür sürecek bir şeyi aşmışlardı. Can, tramvayın motorunu durdurdu. "Gitmeliyiz," dedi, gözleri parlıyordu. "Ama Bağcılar’a." Leyla başını salladı. Kabinden çıktıktan sonra, Can'ın elini tutarak yine T1 hattının son durağına doğru yolculuğa çıktılar. Bu kez, yolculukları ne telaşlıydı ne de gizli. Güneş batarken, Bağcılar'daki o küçük, ahşap kulübeye geldiler. Kulübe, dışarıdaki meydanın gürültüsünü yine sihirli bir şekilde emmişti. Can, kapıyı kilitledikten sonra, Leyla'yı eski kasalardan yapılma masanın yanına oturttu. "Dün gece," dedi Can, sallanan sandalyeye otururken. "Sana işimi gösterdim. Ama sana, bu işin kalbimi nasıl kırdığını ve beni nasıl değiştirdiğini göstermedim." Can, derin bir nefes aldı. Gözleri, kabinin içindeki bir anons panosu gibi gergin ve kararlıydı. "Üç yıl önce," diye başladı. "O bahsettiğim eski ilişki... O, tramvayları sevmezdi. Sürekli 'Ne zaman duracaksın? Ne zaman sabit bir hayatımız olacak?' diye soruyordu. O kaza... Beyazıt'ta, tam da bugün yaşadığımızın benzeriydi. O an, o kadar paniklemiştim ki, manuel kontrolü ele almakta bir saniye geç kaldım. Bir kaza kıl payı atlatıldı, ama ben o bir saniyede kontrolümü kaybetmiştim." Can, gözlerini kaçırdı. "Olaydan sonra, o beni terk etti. Dedi ki, 'Senin elinde yüzlerce hayat var. Ama senin ellerin, benim kalbimi tutacak kadar güvenli değil.' Bu söz, benim raylarım oldu Leyla. Sürekli hareket etmeliydim, kimseye yakınlaşmamalıydım. Çünkü ben, kontrol edemeyen, tehlikeli olan adamdım." Leyla, sessizce dinledi. Can'ın yüzündeki acı, Beyazıt'taki acil durum ışığından daha parlaktı. Anladı ki, Can'ın 'yanlış duraktan beklemesi', fiziksel bir konumdan çok, yanlış olduğuna inanılan kendi kalbini beklemekti. "Bu kulübe," diye devam etti Can, "kazadan sonra kaçtığım yerdi. Ama seni o arka vagonda her gördüğümde, elinde bir kitapla o kadar huzurlu, o kadar sarsılmaz duruyordun ki... Sen, benim inanmaya korktuğum o güvenli duraktın. Bu yüzden seni buraya çağırdım. Seni, benim en karanlık, en başarısız olduğum yerde görmek istedim." Leyla, oturduğu yerden kalktı ve Can'ın önünde durdu. Elleri, Can'ın yüzündeki yorgunluğu siler gibi okşadı. "Can," dedi. "Kitaplar, yazarın tüm hatalarını, tüm yanlış anlaşılmaları, tüm karanlık sayfaları kabul eder. Ve sonra, kapağı kapanır ve yeni bir okuyucuya, yeni bir başlangıç için şans verir. Senin geçmişin, benim okuduğum en acı sayfaydı. Ama seni dinledikten sonra biliyorum ki, sen o sayfayı kapattın." Leyla, dudaklarını Can'ın alnına bastırdı. "Senin ellerin, bugün Beyazıt'ta yüzlerce hayatı kurtaracak kadar güvenliydi. Benim kalbimi de tutabilirsin." Can, Leyla'yı kendine çekti. Bu kez, kulübenin titreten sesi yoktu. Sadece iki kalbin, rayların ötesinde birleşen ritmi vardı. "Gitmek istediğimiz durağı seçelim mi?" diye sordu Can, sesi umut doluydu. Leyla gülümsedi. "Rotayı ben çiziyorum, değil mi?" Leyla, Çemberlitaş'taki kafede masaya bıraktığı notu hatırladı. Bu kez, kendi korkusuna bir cevap verecekti. "Gitmek istediğimiz durak," dedi Leyla, "benim ve senin için yeni bir başlangıç olan, kimsenin bilemeyeceği, 'Leyla ve Can' durağı olsun. Ve oraya, ikimizin de aynı anda, aynı hızda yürüyeceği bir yoldan gidelim." Can, gülümsedi. İkisinin de mesleğiyle ilgili bir fedakarlık yapmasına gerek yoktu. Sadece, birbirlerinin hayat hızına saygı duymaları gerekiyordu. Leyla'nın gözleri parlaktı. "Ama önce, senin o küçük kitaplığını tekrar düzenlemeliyiz. Benim kütüphanemden eksik olan şiir kitaplarını ekleyerek." Can, Leyla'nın teklifine kahkahalarla karşılık verdi. Rayların sonunda, kaosun ortasındaki bu küçük sığınakta, aşkın nihayet doğru durakta beklediğini anlamışlardı.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.