Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
AŞK ACISI Roman Hüseyin TURHAL
Elinizdeki bu kitap, yalnızca iki gencin imkânsız aşk hikâyesi değil; aynı zamanda Adıyaman coğrafyasının ağır, gelenekle yoğrulmuş ruhunu ve bu ruhun genç kalpler üzerindeki yıkıcı etkisini anlatan b...
10. Bölüm

VI. Bölüm: Duvardaki Gölge

9 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum
Yer: Zeynep'in Bahçe Duvarı - Gece Yarısı

Ahmet, parmağında yüzük, belinde annesinin verdiği o eski tabanca, Zeynep'in evinin arkasındaki bahçe duvarına ulaştı. Kalbi göğüs kafesinde bir davul gibi çarpıyordu. Gecenin tek sesi, uzaktan gelen uluyan bir köpek sesiydi. Tütün tarlalarının ıslak kokusu, gerilimi katmerliyordu.
Zeynep'in odasının penceresi kapalıydı, ama Ahmet'in gönderdiği notu alıp almadığını bilmiyordu. Duvarın en zayıf noktasını, erozyonun gevşettiği taşları yokladı. Bir taş parçası hafifçe oynadı. Tam oradan tırmanmaya hazırlanırken, bahçenin içinden gelen bir gölge gördü.
Bu, Zeynep değildi. Silüet çok daha iri ve kalındı. Gölge, ağır adımlarla duvarın dibine doğru yaklaşıyordu. Ahmet, hemen çalılıkların arasına sindi.
Gölge yaklaştıkça, Ahmet dehşetle o kişinin Kadir olduğunu anladı. Kadir, nişan töreni öncesinde Zeynep'i gözetlemek veya belki de ailesine yaranmak için gelmişti. Elinde, gece karanlığında parlayan büyük bir bıçak tutuyordu; tütünleri gece hayvanlarından korumak için kullanılırdı.
Kadir, duvarın dibine çöktü. Ağzından, sarhoşluğun ağır kokusu ve boğuk bir mırıltı yayıldı.
"Yarın benim olacaksın Zeynep... İlyas Ağa söz verdi... Kimse elimden alamaz seni..."
Kadir, bıçağıyla duvarın çamuruna anlamsız çizgiler çiziyor, Ahmet'in saklandığı yere çok yakındı.
Ahmet, şimdi ne yapacaktı? Geri çekilse, Zeynep'e ulaşamayacaktı. İlerlese, Kadir'in bıçağıyla yüzleşmek zorunda kalacaktı. Hayatının en büyük kumarıydı bu.
Zeynep'in Odası...
Zeynep, pencerenin kenarına çıkmış, Ahmet'in notunu okumuş ve hazırlıklarını tamamlamıştı. Kalbi bir kuş gibi çırpınıyordu. Dışarıda bir ses duydu, pencereyi araladı. Sesi hemen tanıdı: Kadir.
Amcası, onun evine yerleşmeye başlamıştı bile. Panik içinde, sessizce odasındaki eski bir kilimi duvara dayadı ve pencereyi tam açtı. Bahçe duvarının dibinde Kadir'i gördü. Bu durum, Ahmet için büyük bir tehlike demekti.
Zeynep, hızla odadaki küçük bir vazoyu alıp, pencereden dışarı, Kadir’in baktığı yöne değil, bahçenin diğer ucuna doğru fırlattı.
Vazo, sert zeminde paramparça oldu. Ses, gece sessizliğinde bir silah sesi gibi yankılandı.
Kadir, sarhoşluğun da etkisiyle irkildi. "Ne oluyor lan orada?" diye mırıldandı ve bıçağını elinde sıkarak sesin geldiği yöne doğru yürüdü.
Ahmet İçin Fırsat...
Kadir'in uzaklaşması, Ahmet'e saniyeler kazandırdı. Hızla duvara tırmandı. Duvarın üstüne çıktığında, içerideki bahçede birkaç adım ötesinde, pencereden uzanan beyaz bir silüet gördü: Zeynep.
Zeynep, fısıltıyla: "Ahmet! Çabuk ol!" dedi.
Ahmet, kendini hızla aşağı bıraktı. Yere iner inmez Zeynep'e yaklaştı. Zeynep, elindeki küçük bohçayı hızla onun eline verdi.
"Hemen! Geri gelmeden önce!"
İkisi de koşmaya başladı. Bahçenin kapısına doğru yöneldiler. Ancak tam o sırada, avlunun karanlık kapısı açıldı. İlyas Ağa, elinde tüfekle, uykusundan uyanmış ve durumu kontrol etmeye gelmişti. Kadir'in sesini duymuştu.
İlyas Ağa, onların kaçmaya çalıştığını hemen anladı. Gözleri kan çanağına dönmüştü.
"Durun! Alçaklar! Durun orada!"
Kadir de, vazonun sesinin geldiği yönden geri dönmüş, Ahmet ve Zeynep'i kapıya koşarken görmüştü. "İşte buradalar! Hainler!"
Ahmet, bir anlığına durdu. Bir yanında İlyas Ağa’nın namlusunun soğukluğu, diğer yanında Kadir'in elindeki bıçağın tehdidi vardı. Zeynep'i arkasına itti.
"Koş Zeynep! Ben onları oyalarım!"
"Hayır, seni bırakmam!" dedi Zeynep.
İlyas Ağa, tüfeği omuzladı. "Oğlum, eğer bir adım daha atarsan, yemin ederim ikinizi de burada vururum!"
Ahmet, annesinin verdiği paslı tabancayı belinden çıkardı ve havaya doğru kaldırdı. Sesi, korkudan uzaktı, kararlıydı.
"Dur İlyas Ağa! Vurursan, önce ben ateş ederim! Bizi alamazsın! Zeynep'i benden alamazsın!"
İlyas Ağa, Ahmet'in elindeki silaha şaşırdı. Duraksadı. Bu tereddüt, Ahmet için tek şanstı.
Ahmet ve Zeynep, bu anlık şaşkınlığı fırsat bilip kapıdan dışarı fırladılar. Arkalarından İlyas Ağa'nın öfke dolu bağırışı ve Kadir'in küfürleri yankılanıyordu. Kaçış başlamıştı, ama peşlerindeki gölgeler, Adıyaman’ın en karanlık acısını taşıyordu.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL