Elinizdeki bu kitap, yalnızca iki gencin imkânsız aşk hikâyesi değil; aynı zamanda Adıyaman coğrafyasının ağır, gelenekle yoğrulmuş ruhunu ve bu ruhun genç kalpler üzerindeki yıkıcı etkisini anlatan b...
Aşk Acısı Epilog (Sonrası) Yer: İzmir, Ege Sahili Zaman: Beş Yıl Sonra Ege Denizi'nin tuzlu ve iyotlu havası, Adıyaman'ın boğucu tütün kokusundan kilometrelerce uzaktaydı. Güneş, bu kez bir hançer değil, şefkatli bir dost gibi denizin üzerinde pırıl pırıl parlıyordu. Ahmet ve Zeynep, İzmir'in şirin ve kalabalık bir sahil kasabasında kendilerine küçük bir dünya kurmuşlardı. Ahmet, sanayide bulduğu işleri bırakıp, denizin kenarında küçük, mütevazı bir balıkçı teknesi sahibi olmuştu. Zeynep ise, el işlerini satarak aile bütçesine katkıda bulunuyordu. Artık onlar, Ahmet ve Zeynep Turhal'dı. Küçük teknenin güvertesinde oturmuş, ellerini denize sarkıtan üç yaşındaki oğulları Yusuf'u izliyorlardı. Yusuf'un yüzünde hem annesinin narinliği hem de babasının kararlılığı vardı. Zeynep, başını Ahmet'in omzuna yasladı. "Yusuf," dedi Ahmet, oğullarına bakarak. "Yusuf... Bu isim, bana hep babamızı ve Adıyaman'ı hatırlatıyor." Zeynep, elini Ahmet'in avucuna koydu. Ahmet’in parmaklarındaki eski nasırlar gitmiş, yerini denizin tuzuyla sertleşmiş yeni izler almıştı. "Adıyaman bitti Ahmet. Orada sadece bir rüya, bir anı kaldı. Biz artık denizin ve Ege'nin çocuklarıyız." "Unutamadın değil mi?" diye fısıldadı Ahmet. "Ben de unutamadım. O tütün tarlasının kokusunu, o Kadir'in öfkesini..." Zeynep, gülümsedi ama gözleri hüzünlüydü. "Unutmak zorunda değiliz. O acı, bizim birbirimize ne kadar ait olduğumuzu gösterdi. Eğer kaçmasaydık, Yusuf bugün olmazdı." Ahmet, karısının elini öptü. "Doğru. Aşkımız, o acıdan doğdu." O anıları artık birer yara izi gibi taşıyorlardı. İlyas Ağa'dan haber almamışlardı, ama o tehdit, gölgeleri gibi hep peşlerindeydi. Geceleri kapı çalınsa irkiliyorlar, gazetelerdeki her haberde Adıyamanlı birini arıyorlardı. Kaderin Son Oyunu Bir akşamüstü, Yusuf uyuduktan sonra Zeynep, o küçük el işi dükkânından geri dönüyordu. Dükkânın kapısı kapalıydı ama kapının önüne sıkıştırılmış, katlanmış eski bir gazete kağıdı gördü. Gazeteyi açtığında, sayfadaki ufak bir köşe haberi gözüne çarptı. Haberde, Adıyaman'ın ünlü tütün tüccarlarından İlyas Ağa'nın geçirdiği trafik kazası sonucu vefat ettiği yazıyordu. Zeynep'in elleri titredi. Korku mu, rahatlama mı, yoksa hüzün mü hissettiğini ayırt edemedi. İntikam yemini eden gölge, nihayet çekilmişti. Gazeteyi buruşturup denize atmak istedi. Ama sonra vazgeçti. Koşarak eve gitti. Ahmet, onu görünce Zeynep'in yüzündeki ifadeyi hemen anladı. Zeynep, gazeteyi Ahmet'e uzattı. "Bitti Ahmet. Bitti." Ahmet, haberi okudu. Yüzünde ne sevinç ne de üzüntü vardı; sadece büyük bir sükûnet. Yıllardır sırtında taşıdığı ağır yük, nihayet kalkmıştı. "Bitti," dedi Ahmet, sesi yumuşaktı. Gazeteyi yavaşça yere bıraktı ve Zeynep'e sarıldı. Artık kaçak değillerdi. Artık Aşk Acısı, bir kâbus değil, sadece anlatılacak bir anıydı. Onlar, o acıdan doğan, Ege'de yeşeren yeni bir hayattılar. Onların hayatları, zorlu bir tütün hasadından sonra gelen huzurlu bir dinlenme mevsimi gibiydi. Ve o dinlenme, en büyük zaferleriydi. SON
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.