Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Alevilik İslam'ın Özü Hüseyin TURHAL
Bu eser, asırlardır yanlış anlaşılan, ötekileştirilen ve sadece folklorik bir öğe olarak görülen Alevilik inancını, temel bir kimlik ya da etnik aidiyet olarak değil, İslamiyet’in Batınî (içsel), ahla...
15. Bölüm

BÖLÜM XII: Enel Hak: Varlık Birliği İnancı (Vahdet-i Vücud)

8 Okuyucu
0 Beğeni
0 Yorum

Varlık Birliği: Tevhidin En Derin Hali
Tevhid, yani Allah’ın birliği inancı, İslam’ın temelidir. Alevilik, bu tevhid inancını Vahdet-i Vücud (Varlık Birliği) felsefesiyle en derin ve tasavvufi mertebede yaşar. Vahdet-i Vücud, Arapça'da "Varlığın Birliği" anlamına gelir ve Allah’tan başka gerçekte var olan hiçbir şeyin bulunmadığı inancını ifade eder.
Bu felsefe, Alevi yolunun en yüksek kapısı olan Hakikat Kapısı'nın (Bölüm VII) esasını oluşturur. Buna göre, tüm evren, tüm yaratılmışlar, cansız ve canlı her şey, Tek Olan Hak'kın farklı görünümlerinden ibarettir; hepsi O'ndan sudur etmiştir (kaynağını almıştır) ve nihayetinde O'na dönecektir.
"Her ne arar isen kendinde ara, Mekke'de, Kudüs'te, Hacc'da, Umre'de değil." - Hacı Bektaş-ı Veli
Bu inanç, Hakk'ın insanda tecellisi (görünmesi) fikrini merkeze alır ve Yaratılanı, Yaratandan ötürü sevme (Yunus Emre) düsturunun felsefi zeminini hazırlar.
Enel Hak: Mansur’un İkrarı
Vahdet-i Vücud fikrinin en cesur ve dramatik ifadesi, büyük sufi Hallac-ı Mansur’un "Enel Hak" (Ben Hakk'ım) sözüdür. Bu ifade, Alevi-Bektaşi geleneği için bir sapkınlık değil, Hakikat'e ermiş bir canın (İnsan-ı Kâmil'in) nihai ikrarıdır.
Mansur’un Anlamı: Mansur, bu sözle, kendi nefsini veya benliğini tanrılaştırmayı amaçlamamıştır. O, nefsini yok ederek (fenâfillah), geriye kalan tek varlığın Hak (Allah) olduğunu idrak ettiğini ve artık Hak'kın konuştuğunu ifade etmiştir. Bu söz, benlik perdesinin yırtılması ve İlahi Işığın ruhta tecelli etmesidir.
Alevi Yolu: Alevi yolu, canları bu mertebeye taşımayı hedefler. Dara durmak ve Görgü Cem'i ile nefsini sorgulayan can (Bölüm XI), en sonunda Hakikat kapısında kendi varlığının sadece geçici bir gölge olduğunu, asıl olanın ise mutlak varlık olduğunu anlar.
İnsan: Hakk’ın Aynası
Varlık Birliği felsefesinde İnsan, yaratılmışların en mükemmeli ve Allah’ın tüm sıfatlarının tecelli ettiği en yetkin varlıktır. İnsan, mikro-kozmos (küçük evren) olarak kabul edilir.
İnsan-ı Kâmil: İnsan-ı Kâmil (Olgun İnsan), nefsi tamamen terbiye edilmiş (Bölüm XI), Eline, Diline, Beline tam sahip olmuş (Bölüm X) ve kalbini tamamen Hak'ka açmış kişidir. Bu kişi, yeryüzünde Ali'nin adaletiyle hareket eder ve Hakk'ın ahlakıyla ahlaklanır. İnsan-ı Kâmil, Vahdet-i Vücud'un yaşayan kanıtıdır.
Gönül Kâbesi: Eğer Hak her yerde ise, O’nun en güzel tecelli ettiği yer de İnsan’ın Kalbi'dir. Bu nedenle Alevilikte, Gönül Kâbesi’ni yıkmak, yani bir insanı incitmek, en büyük günahtır. Zira, bir canın kalbi kırıldığında, Hak'kın tecelli mahalli incitilmiş olur.
Vahdet-i Vücud'un Pratik Sonuçları
Varlık Birliği inancı, Alevi yaşamına ve etiğine derin etkilerde bulunur:
Evrensel Sevgi ve Hoşgörü: Her şey aynı özden (Hak’tan) geldiği için, Alevilik Yetmiş İki Millete Bir Gözle Bakma düsturunu benimser. Irk, dil, din ve mezhep ayrımı, görünüşteki çokluğa (kesret) takılıp kalmaktır. Hakikat ise Birlik’tedir (vahdet).
Cem’de Birlik: Cem’de kadın erkek ayrımı olmaksızın canların bir araya gelmesi, "Birimiz Kırk, Kırkımız Biriz" (Bölüm II) ikrarı ve Semah'ın kozmik dönüşü, Vahdet-i Vücud’un ibadet halindeki yansımasıdır.
Zulme Karşı Durma: Varlık Birliği bilinci, bir cana yapılan zulmün aslında Hak'ka karşı yapıldığını gösterir. Bu felsefi idrak, İmam Hüseyin gibi zalime karşı can pahasına duruş sergilemenin (Kerbela dersi) manevi gücünü verir.
Vahdet-i Vücud, Aleviliğin İslam’ın Özü olduğu tezini, Tevhid inancını en geniş ve kapsayıcı şekilde yorumlayarak pekiştirir. Hakikat sadece gökte değil, yeryüzünde, kainatta ve en çok da arınmış bir gönülde tecelli etmektedir.
Sonraki Bölümde: Alevilikteki Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Cem'deki ve toplumdaki konumu ele alınacaktır.
Yorum Yapın
Yorum yapabilmeniz için üye olmalısınız.
Yorumlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL