Adıyaman Diyarında Kayıp Hikayeler 31

Nemrut'un Kayıp Hazinesi ve Samsat'ın Sırrı

I. Yüce Kralın Lanetli Vasiyeti
Adıyaman semalarında, gökyüzüne en yakın yerde, Kommagene Kralı I. Antiochos'un anıt-mezar tapınağı, Nemrut Dağı yükseliyordu. Kral, kendini tanrılarla eşit görerek, tahtını Zeus, Apollon ve Herakles'in arasına kurmuştu.
Kral Antiochos'un gücü ve ihtişamı sınırsızdı, ancak kalbinde büyük bir korku vardı: ölümden sonra unutulmak ve servetinin dağılması.
Bu korkuyla, krallığının tüm zenginliğini, altın heykellerini, değerli taşlarını ve Pers diyarından getirdiği nadide mücevherleri, dağın kalbine kazdırdığı yeraltı tünellerine sakladı. Bu, tarihin en büyük servetlerinden biri, "Nemrut'un Kayıp Hazinesi" idi. Kral, sırrın sonsuza dek korunması için çalışan tüm işçileri, mühendisleri ve mimarları, hazine odasının kapısını mühürledikten hemen sonra, sonsuz bir uykuya yatırdı. Böylece hazinenin yeri, sadece onun ruhu tarafından bilinen lanetli bir sır olarak kaldı.
II. Samsat'ın Solan İhtişamı
Hikâye, Nemrut’un ihtişamının gölgesinde kalan, Fırat Nehri kıyısındaki kadim başkent Samosata’da (Samsat) geçer. Samosata, bir zamanlar görkemliydi, ancak Kommagene’nin zayıflamasıyla birlikte gücü azalıyordu. Şehir, kuraklık ve kıtlık yüzünden perişan haldeydi.
Bu solan başkentte, kraliyet soyundan gelen Artemis adında, genç, bilge ve gözü pek bir prens yaşıyordu. Prens Artemis, sarayın duvarları arasında oturmak yerine, halkının sefaletini görüyordu.
"Hazinemiz gökyüzüne en yakın yerde uyuyor, ama biz Fırat'ın kıyısında açız ve susuzuz. O hazine, bu halkın refahı için kullanılmalı!"
Prens, Nemrut’un lanetini kırma ve halkına yeniden hayat verme görevini kendine biçti.
III. Bilgelik ve Aslan Horoskopu
Prens Artemis, hazinenin yerini bulmak için, sadece güç değil, bilgelik gerektiğini biliyordu. Günlerce Samsat'taki kraliyet kütüphanesinin tozlu mahzenlerinde kayboldu. Nihayet, kraliyet mührüyle kilitlenmiş, parşömen üzerine yazılmış bir kehanet metni buldu.
Metin, hazineye ulaşmanın yolunu değil, sadece bir işaret veriyordu:
"Altın kilit, taşın ve zamanın birleştiği yerde saklıdır. Göklerin Aslanı, Fırat'ın bir dönemecinde yatağını işaret ettiğinde, sır perdesi aralanacaktır."
Prens, bu bilmecenin, Nemrut Dağı'nın Batı Terası'nda bulunan, gök cisimlerinin dizilişini gösteren ünlü Aslan Horoskopu olduğunu anladı. Bu horoskopta, üç büyük yıldızın ve Ay'ın, belirli bir tarihte Aslan burcunda hizalandığı an resmedilmişti.
IV. Fırat’ın İzi ve Gizli Giriş
Artemis, bilge rahiplerin yardımıyla, Aslan Horoskopu’ndaki o nadir gök olayının ne zaman gerçekleştiğini hesapladı ve o gece Nemrut Dağı’na doğru yola çıktı. Yanına, sadece en güvendiği iki sadık dostunu almıştı.
Saatler gece yarısını vurduğunda, gökyüzündeki yıldızlar, horoskoptaki konumla tam olarak eşleşti. Prens, Batı Terası'nın aşağısında, yıldızların izdüşümünün Nemrut'tan inen ve Samsat'a doğru akan bir eski yeraltı su kanalına denk geldiğini fark etti.
Bu kanal, Kral Antiochos’un sırrı gizlemek için kullandığı bir aldatmacaydı. Su kanalı, Nemrut’un derinliklerine inen, ustaca gizlenmiş hazinenin tünel girişine ulaşıyordu. Prens ve arkadaşları, yeraltındaki nemli ve karanlık tünellere cesaretle girdiler.
V. Kayıp Hikâyenin Ebedi Sessizliği
Tüneller, zifiri karanlıkta yılan gibi kıvrılıyordu. Her adım, kayıp işçilerin fısıltılarıyla yankılanıyor gibiydi. Sonunda, tünelin sonunda devasa, taş bir kapı buldular. Kapının üzerinde, Kommagene tanrılarının koruyucu mühürleri kazılıydı.
Prens Artemis, son bir güçle kapıyı açmayı başardı. Göz kamaştırıcı bir ışıltı, tüneli aydınlattı. Nemrut’un Hazinesi, tüm görkemiyle önlerinde duruyordu. Altınlar, gümüşler ve mücevherler bir dağ gibi yığılmıştı.
Ancak hikâye, burada iki farklı şekilde fısıldanır:
Işığın Sonu: Prens Artemis, hazineyi eliyle dokunacakken, tünelin tavanından büyük bir taş düştü. Kral Antiochos'un son tuzağı devreye girmişti. Prens ve dostları, bir anda çöken toprak ve taş yığınlarının altında kalarak, Nemrut'un ebedi sessizliğine katıldılar. Hazine, onları koruyan tek şey oldu. Samsat, bir daha ondan haber alamadı ve hazine, bugüne dek bulunamadı.
Samsat’ın Kurtuluşu: Prens Artemis, tuzağın farkına varır, büyük bir hızla geriye sıçrar ve tünelden kaçmayı başarır. Yanında, halkına yetecek kadar küçük ama önemli bir parça getirir. Bu hazine parçasıyla Samsat’ı yeniden imar eder, ancak asıl büyük sırrı ve hazinenin yerini korur. O günden sonra hazineyi arayanlar, ya lanetlenir ya da boş ellerle döner. Büyük Hazine, Prens'in emaneti olarak Nemrut'un kalbinde, doğru zamanı beklemeye devam eder.
Bugün bile, Nemrut Dağı’nın yamaçları, o genç prensin ruhunu ve Kommagene’nin lanetli zenginliğini saklayan yeraltı tünellerini fısıldamaktadır. Samsat, Fırat'ın kıyısında Nemrut'a bakarken, o kayıp hazinenin, sadece altından ibaret olmadığını, aynı zamanda bir halk sevgisi ve fedakârlık hikâyesi olduğunu bilmektedir.