Adıyaman'da Kayıp Hikâyelere Yolculuk
Adıyaman'ın kadim topraklarında, taşın ve zamanın derinliklerinde saklı kalmış, kaybolmaya yüz tutmuş gerçek hayat hikâyelerinin izini sürüyor. Bu eser, Nemrut'u...
Adıyaman Tütününün Aşk Kokulu Hikayesi: Sakine'nin İzi
Adıyaman'ın Gölbaşı yakınlarındaki bir dağ köyünde, Güneş doğmadan tütün tarlaları canlanırdı. Herkes bilirdi ki, bu tarlaların bereketi sadece topraktan değil, aynı zamanda o tarlaları işleyenlerin elinden gelirdi. Köyün en güzel, en çalışkan kızı ise Sakine'ydi. Henüz on sekizindeydi ama gözleri, Fırat'ın taşlarını yontar gibi keskin, bakışları ise tütünün çiğ düşmüş yaprağı kadar narin ve taze idi. Köyün delikanlısı Yusuf ise, tarlada Sakine’yi görmenin hayaliyle yaşardı. I. Yaprakların Sırrı ve Yusuf'un Yüreği Tütün işi, sabır ve emek isterdi. Özellikle tütünlerin toplanıp ince iplere dizilmesi (dizme) en hassas işti. Bu iş, tütünün kalitesini belirlerdi. Yusuf, gün boyu Sakine'nin arkasında çalışır, topladığı yaprakları ona yetiştirmeye çalışırdı. Oysa onun derdi yaprakların sayısını tutturmak değil, Sakine'nin ellerinin değdiği her yaprağın kokusunu içine çekmekti. Yusuf, her fırsatta Sakine’ye duygularını belli etmek istese de, Sakine’nin babası Hacı Dayı çok sertti. Kızını ancak "eli tütün kokan, alın teri kurumayan, bir yıllık hasadını baştan sona tek başına yapabilecek" birine vereceğini söylemişti. II. Yaz Sıcağında Verilen Söz O yıl tütün hasadı çok çetin geçti. Yaz güneşi yakıcıydı. Yusuf, Sakine’ye olan aşkını ispatlamak için kendi tarlasındaki işi bitirir bitirmez Hacı Dayı’nın en zorlu, en güneş gören tarlasına yardıma koştu. Bir öğle vakti, Sakine tütün yapraklarını ipe dizerken elini iğneyle fena halde yaraladı. Yusuf, hemen koşup elini tuttu. Acıdan gözleri dolan Sakine’ye fısıldadı: “Sakine... Bu tütünler senin kanınla, benim alnımın teriyle sulanıyor. Senin elinin değdiği, benim terimin karıştığı bu yapraklar, yeminim olsun ki, Adıyaman’ın en mis kokulu, en tatlı tütünü olacak. Eğer olursa, bana bir şans verir misin?” Sakine’nin gözleri parladı. Başını yavaşça salladı. Bu, aşklarının tütün yapraklarına sinen gizli bir yeminiydi. III. Aşkın Kokusu: Tütünün Rengi Yusuf o günden sonra tarlada canla başla çalıştı. Sakine'nin yarasının iyileşmesini beklerken, en güzel, en sarı, en kusursuz yaprakları tek tek seçip özel bir ipe dizdi. Tütünler kurutulup pazara çıktığında, Hacı Dayı’nın tütünleri o yıl bölgenin en yüksek fiyatına alıcı buldu. Alıcılar şaşkınlıkla soruyordu: "Bu tütünün aroması, sanki içinde bir sır saklı, sanki bir 'aşk kokusu' var!" Hacı Dayı, Yusuf'un alın terini, sebatını ve Sakine'ye olan sadakatini görmüştü. Kızının da bu gence meftun olduğunu anlamıştı. Efsaneye göre, o günden bu yana Adıyaman tütününün o eşsiz, yumuşak ve tatlı aroması; Yusuf'un aşkı uğruna döktüğü ter ile Sakine'nin elinden akıp yaprağa sinen kanının ve onların gizli yeminlerinin kokusudur. Bu yüzden Adıyaman’ın en güzel tütünlerine hâlâ, "Sakine'nin kokusu sinmiş" denir.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.