MENÃœLER

Anasayfa

Åžiirler

Yazılar

Forum

Nedir?

Kitap

Bi Cümle

Ä°letiÅŸim

gök kubbenin en uzun gecesi
redfer

gök kubbenin en uzun gecesi






yokluðunu bile fark etmeyecek kadar yoksulluk içinde
var olma arzusunu dillendiremeyecek kadar çaresiz
sözün yanaðýna koyacak bir kulaðý yok
kulak kesileceði tanýdýk bir ses yok
tesellisiz
isimsiz
lüzumsuz

taþýyamýyor bir an bile kendini
taþamýyor bir andan bir sonraki ana
kalbine yük arzularý, özlemleri
avuçlayamýyor emellerini
hayalleri kýrýlgan.

yönünü bilmiyor.
düþüp kalýyor yol üstünde
menzili bilmiyor
varlýðýný onaylatacak bir makam yok
kuru dal uçlarý gibi ümitsizlikten çatýrdýyor beli insanýn

soðuk cýlýz aðaç kökleri gibi
karanlýk vadilerde su arýyor kendine
bir yere tutunmak istiyor
dal budak uzanmak istiyor varlýk göðüne
çaðrý gelmiyor hiç
yönsüz
kýblesiz
istikametsiz

*
üç senelik müþrik ablukasýndan kurtulmanýn sevincini
acý olaylar takib etti
acý hadiseler zincirinin ilk halkasý
resul-i ekremin dört yaþýndaki en büyük oðlu
kasým’ýn vefatý oldu

gönlü þefkat þelalesini andýran peygamber efendimiz
büyük oðlunun vefatýndan çok müteessirdi
derin teessürünü
ciðerparesinin cenazesini götürürken
karþýsýnda dim dik duran kuaykýan daðýna
ey dað
benim baþýma gelen þey
senin baþýna gelseydi
dayanamaz yýkýlýrdýn.
hitabýyla sesleniyordu

mübarek gönülleri henüz
kasým’ýn vefat hüznünden kurtulmamýþken
bir acý hadise daha vuku buldu
diðer oðlu abdullah da vefat etti
Allah’ýn kader hükmüne teslimiyetin zirvesinde bulunan
kainatýn efendisi
bu acý hadiseler karþýsýnda
yine de göz yaþlarýný tutamýyordu

hz. hatice, hakiki sahibine iade ettiði
bu ciðerparelerini kastederek
ya resulallah
onlar, þimdi nerededirler
resul-i kibriya
onlar, cennettedirler
ey hatice.

peygamber efendimizin kalbi mahzun
gözleri yaþlýydý
müslümanlar da onun bu hüznünü paylaþýyorlardý
ama þirk cephesinin keyfine diyecek yoktu
birer insan olmalarý haysiyetiyle,
insanlýðýn gereði olan baþsaðlýðý dilemek þöyle dursun
efendimizi daha da üzmek için
ne lazýmsa yapýyorlardý

hatta içlerinden as bin vail
ebu cehil gibi azýlýlar
iþi daha da ileri götürerek
artýk, muhammed ebterdir
nesli kesilmiþtir
neslini devam ettirecek erkek çocuðu kalmamýþtýr
kendisi de ölünce adý saný unutulacaktýr
diyecek kadar küstahlýk gösterdiler

resulünü, hiçbir zaman
yardým ve tesellisinden
uzak bulundurmayan Cenab-ý Hak
bu dedikodular üzerine
kevser suresini inzal buyurarak
müþriklerin dedikodularýný aðýzlarýna týkadý
peygamber efendimizi þöyle teselli etti

‘þüphesiz ki Biz sana kevseri verdik.
öyleyse Rabbin için namaz kýl
ve kurban kes.
asýl nesli kesik olan,
sana düþmanlýk edenin ta kendisidir.’

evet asýl, adý saný topraða karýþýp kaybolan
ebu cehiller, ebu lehebler oldu
resul-i kibriyanýn (a.s.m.) adý ve davasý
asýrlardýr inananlarýn gönlünde
bayrak bayrak dalgalanmakta
kýyamete kadar da dalgalanmaya devam edecektir

müslümanlar, üç sene süren
çetin muhasara belasýndan kurtulmakla
son derece sevinmiþlerdi
mekke’de umumi bir sürur meydana gelmiþti
fakat, bu ferah ve sevinçleri çok sürmedi
arasý çok geçmeden
baþka bir musibet ve acý hadiseler meydana geldi

resulullah efendimizin,
peygamberliðinin 10. senesinde
ebu talib hastalandý ve ölüm döþeðine düþtü
resul-i ekrem efendimiz, kendisini
küçük yaþýndan beri baðrýna basýp
þefkat ve himayesinde büyüten
kendisini korumak uðrunda
her türlü tehlikeyi göze alan
deðerli amcasýný kaybedeceðine son derece üzülüyordu

onun müslüman olup
ebedi saadete ermesini de candan arzu ediyordu
ebu talib’in hastalýðý gittikçe aðýrlaþýyordu
bunu fark eden kureyþ müþrikleri
son bir defa daha kendisine
peygamber efendimizle ilgili olarak baþvurmayý kararlaþtýrdýlar

bu maksatla
utbe bin ebi rebia, þeybe bin rebia
ebu cehil, ümeyye bin halef, ebu süfyan
daha baþkalarý yanýna gelerek þöyle dediler
ey ebu talib, sen büyüðümüzsün
ölüm döþeðine düþtüðünü görünce
endiþe duymaya baþladýk.
kardeþinin oðlu ile aramýzda olaný biliyorsun
onu çaðýr ve aramýzda hakem ol
o bizden ayrýlsýn, biz de ondan ayrýlalým
birbirimizle uðraþýp durmayalým
o bizim dinimize karýþmasýn,
biz de onun dinine karýþmayalým

ebu talib,
nebiyy-i muhterem efendimize haber gönderdi
resulullah efendimiz gelip
ebu talib ile hazýr bulunanlar arasýna oturdu
ebu talib, kainatýn efendisi
peygamber efendimize hitaben
ey kardeþimin oðlu,
bunlar kavmimin ileri gelenleridir
senin meselen için buraya gelmiþlerdir
sana vereceklerini verecekler
senden alacaklarýný da alacaklardýr.

resul-i ekrem efendimiz
olur, ey amcam
onlarýn benden almalarýný
ve kabul etmelerini istediðim
bir tek kelimedir ki
onlar, o kelime ile top yekûn bütün araplara
ve arap olmayanlara hakim olabilirler

ebu talib, hayret içinde
bir tek kelime mi
peygamber efendimiz
evet, bir kelime
herkesi bir merak sardý
neydi bu kelime

ebu cehil ortaya atýldý
ve peygamberimiz (s.a.v.)’e hitaben
o kelime ne ise bize söyle de
o birin yanýna biz on katalým
dikkat kesilmiþ bütün kulaklarýn
duymak istedikleri tek kelimeyi
resul-i ekrem þöyle ifade etti

‘la ilahe illallah’ deyin
ve Allah’tan gayrý taptýðýnýz putlarýnýzý da
ellerinizle kaldýrýp atýn…

bu mukaddes sözü duyan müþrikler
hep birden ellerini çýrptýlar
ya muhammed
sen bunca ilahlarý, bir tek ilah mý yapmak istiyorsun
iþine þaþýyoruz doðrusu

sonra da birbirleriyle konuþtular
vallahi, bu adam,
size istemediðiniz þeyi veriyor
gidin, Allah sizinle onun arasýnda
hükmünü verinceye kadar
atalarýnýzýn dininde direnin.

Cenab-ý Hak, onlarýn bu hareketlerini
kur’an-ý keriminde bize þöyle haber verir

bütün ilahlarý tek bir ilah mý yapacakmýþ
bu ne acayip þey
onlarýn ileri gelenleri
haydi yürüyün’ diyerek oradan ayrýldýlar
ilahlarýnýza baðlýlýkla direnin.
sizden istenen þey budur


ebu talib, müþriklerle arasýnda
geçen konuþmadan sonra Peygamberimiz (s.a.v.)’e
vallahi, ey kardeþimin oðlu
senin onlardan istediðin þeyi
ben hak ve hakikatten uzak görmedim

bunun üzerine resul-i ekrem efendimiz,
sevdiði ve saydýðý amcasýnýn
Müslüman olacaðý ümidiyle sevinç içinde
ey amca
gel, bari sen
’La ilahe illallah’ de de
onunla sana ahrette þefaat edebileyim

fahr-i kainatýn bu candan ve samimi arzusuna
ne yazýk ki, amcasý
gönlünü ferahlatýcý bir cevap vermedi
yeðenim, dedi,
vallahi, benden sonra
sana ve atalarýnýn oðluna
çok yaþlanmaktan dolayý
bunaklýk atfetmeleri korkusu olmasaydý,
istediðin þeyi söyleyip
sana tabi olurdum.
kureyþ, o istediðin sözü
ölümden korkarak söylediðimi zannedecekleri için
söyleyemeyeceðim.

buna raðmen,
sevgili peygamberimiz (s.a.v.), amcasýný
islama davetten ve teþvikten vazgeçmedi
mübarek kalbi
kendisini caný gibi seven amcasýnýn
imansýz gittiði takdirde
uðrayacaðý dehþetli akýbetin ýzdýrabýyla çarpýyor
ve devamlý
ey amca,
’La ilâahe illallah’ de ki
onunla ahirette sana þefaat edebileyim.

yine böyle bir davet ve teþvikte bulunduðu sýrada
ebu talib’in baþucunda
ebu cehil ile abdullah bin ebi ümeyye de vardý.
ikisi de,
ya ebu talib, sen,
abdülmuttalib’in milletinden,
onun dininden yüz mü çevireceksin. dediler

resul-i ekrem, müþriklerin bu sözlerine aldýrýþ etmedi
ve kelime-i tevhidi amcasýna arza devam etti
onlar da ayný þekilde sözlerini tekrarlayýp durdular
sonunda ebu talib kendisinin
abdülmuttalib’in dini üzere olduðunu söyledi

buna raðmen peygamberimiz (s.a.v.)’in mübarek gönlü
kendisini çok seven amcasýnýn,
kendisine her türlü eziyet ve hakareti reva gören müþriklerle
ayný akibete uðramaktan derin ýzdýrab duyuyor
ey amca, þunu bilmelisin ki
Allah tarafýndan alýkonuncaya kadar
senin affedilmeni isteyip duracaðým.

nihayet, ebu talib, makbul bir imana nail olamadan
87 yaþýnda iken dünyaya gözlerini yumdu
bunun üzerine Cenab-ý Hak,
indirdiði ayet-i kerime ile resulullahýn þahsýnda
bütün müminlere hitap etti

sen, sevdiðin kiþiyi hidayete erdiremezsin
ancak Allah dilediðine hidayet verir.
doðru yolda olanlarý en iyi bilen de O’dur

resul-i ekrem efendimizin mübarek ve nazik kalbi
amcasýnýn vefatýyla fazlasýyla acý duydu
gözleri yaþla doldu
mübarek dudaklarýndan þu cümleler döküldü
Allah ona rahmet etsin
maðfiretini ihsan buyursun.

vefatý sýrasýnda hz. abbas da
ebu talib’in baþucunda bulunuyordu
hz. abbas o sýrada henüz müslüman olmamýþtý
tam öldüðü sýrada dudaklarýnýn kýmýldadýðýný görünce
kulak verip dinledi
"la ilahe illallah" dediðini iþitti

resul-i ekrem efendimize
ey kardeþimin oðlu
vallahi, kardeþim ebu talib,
senin söylemesini istediðin tevhit kelimesini söyledi
resul-i kibriya, gözyaþlarý arasýnda
ben iþitmedim.buyurdu.

amcasýný kaybediþinden dolayý
bütün insanlýða rahmet hazinesi olan kalbi
teessür içinde olan rahmet peygamberi efendimiz
cenazesinin arkasýndan da þöyle dua etti
amca, Rabbim seni rahmetine eriþtirsin
hayýrla mükafatlandýrsýn

bu sýrada yine mevzu ile ilgili
þu ayet-i kerime nazil oldu
ve mü’minlere deðiþmez bir ölçü verdi

‘Akraba bile olsalar
onlarýn cehennemlik olduklarý ortaya çýktýktan sonra
müþrikler hakkýnda Allah’tan af dilemek,
ne peygambere
ve ne de iman edenlere uygun düþmez’

amcasýnýn vefatý eesul-i ekremi hem üzdü,
hem de derinden derine düþündürdü
zira kendisine o ana kadar zahiri hamilik eden
müþriklerin þirretliklerinden muhafaza etmeye çalýþan o idi
gerçekten en zor ve çetin þartlar altýnda bile
çok sevdiði yeðeninin koruyuculuðunu esirgememiþ
akrabalarýnýn düþmanlýklarý pahasýna
himayeden vazgeçmemiþti

bu himaye sebebiyle kureyþ müþrikleri
peygamber efendimize fazla iliþememiþlerdi
ama þimdi ortada ebu talib yoktu
müþriklerin dinmek bilmez
kin ve husumetlerinin eseri olan taþkýnlýklarýna karþý
kendisini zahiren koruyacak kimse kalmamýþtý

Cenab-ý Hakkýn muhafaza ve himayesi de
hiçbir maddi himayeci ve koruyucuya
ihtiyaç býrakmayacak tarzda
sevgili resulünün üzerinde
bundan böyle de eksik olmadý

redfer


Sosyal Medyada Paylaşın:



(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.