Bir Kalbin Eşiğinde - 6
En uzun yolculuk tek başına, bir adımla başlar her defasında…
Hayat içimden geçmediğin sürece benim değilsin... İçimden geçerken bıraktığın her duygu için sana teşekkür ederim. Tecrübe diyerek başlarım sözlerime, insan olduğumu her defasında hatırlattın diyebilirim her biri için ayrı ayrı… Her biri için defalarca özür dilerim ayrıca… Canımı yaktım, bedenimi parçaladım, havalarda uçtum, ayaklarım yerden kesildi, düşüp kaldım, kolumu çeken oldu, elimi tutan oldu, üstümü paralayan oldu, arkamdan konuşanları duymak için kulaklarım yoruldu… Adım attım, koştum, atladım, sıçradım, takla attım, durdum. Yoruldum çünkü…
Hayat içimden geçerken biraz yavaşşşşşşla artık. Canım çok acıyor…
Zaman bitip tükenmeyen bir masaldır aslında. Devam eden ve her örnekte ilk kelimelere dönüşen. Acısını yitirmeden, umudunu söylemekten vazgeçmeyen sırlarını içinde barındıran bir çığlık gibi.
Nedense
zaman her şeye ilaç olmuyor. Kötülükleri silmede üstüne yok. İzler kaybolur, isimler silinir, bazen mekanlar bile terk edilir… Peki ya kalp! Zamana bağlı neden atmaz ki o kocaman kafesinde…
Zaman… Ucu bilinen ama arkasının hiçbir
zaman görülmediği bi iplik gibidir. Tuttukça ucundan gelen, sardıkça saran ve sarmalayan, sırtlanan, büyüyen, yuvarlanan ve gittikçe kocaman bir yumru gibi ağırlaşan bir yumağa dönüşür. Geriye dönüp, ipin ucuna varılmak istendikçe ulaşmak zorlaşır, yer yer hatırlanan ve bir müddet sonra bıkıp usanılan anılar topluluğu olmaya yüz tutmuştur. Ömürlerimizde böyle. Ağırlaşan ve biriken onca anı içinde geçmişte yaşanan hiçbir kötü an kalmaz zihnimizde… İyi olanlarsa zaten yanındadır.
İnsan iyi olanı asla kaybetmek istemez, hep yanıbaşında özenle taşır.
Zamanla geçen tek şey geride kalan günlerdir. Birbirini kovalayan ve yarışan küçük
çocuklar gibidir günler; içinden geçtikçe unutulmaz izlerin başlangıcı olarak kalır sadece aklımızda.
Anne! Söylesene bir kadın kaç ıssızlık eder? banukalyoncu
Fotoğraf: Bade Kalyoncu