10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2695
Okunma
Bizler çoşkun dönemlerimizde yazmışız hep destanları ve o ruh halinin şımarıklığında ve bencilliğinde yitip gitmişiz özümüzde.
Çünkü çok hazırcıymışız ezelinde.
Hedef gösterilmedikçe ve ardımızda sürüyen olmadıkça harekete geçmek kanıksanmış bir durum olamamış maalesef.
Önümüzü görme gibi bir durum yaşamamışız hiç. Nasılsa birileri ikaz eder, engelleri kaldırır veya bizi yönlendirir diye düşünmüşüz tarihimizce. Kendi başımıza ayakta durma gibi bir idealimiz olmamış, yürümeyi öğrenirken alkışlanıp, yönlendirilmemiz dışında.
Sadece önemli tarihlerde yapılan törenleri biliriz de, empati yapamayız nicelerine.
Övünmek hazırcılıkla ve destan bilip okumakla olmaz ki.
"Vay be neler olmuş meğer" der geçeriz bir kalemde.
Önce kendimizi bilmeliyiz.
Aidiyetlerimiz ve değer yargılarımızla oluşan, geleneklerimizi de.
Sonra, düşünmeyi bilmeliyiz ki düşleyebilelim.
Cumhuriyet bir düş tü, O tek yürek düşünene ve gerçekleştirene kadar.
Demek sayının da önemi yokmuş.
İsteğimizi gerçeğe döndürene kadar azim gerekir.
Soyluluk ve asalet ne kadar? Nereye kadar?
Kendimizi ne hissediyorsak, o kadarızdır gittiği yere kadar.
Öncelikle adam gibi adam olmak gerekir yürekte ve bedende. Nefes almanın yaşamak olmadığı bilinciyle.
Kendi küçük dünyalarında kavrulup gidenler oldukça varılmaz ki menzile.
Kendimizi saygın görmekle başlamalıyız işe. Sonra saygınlık aramalı ve saydırmalıyız rakamlar olmadan da!
Algımızı güçlendirmeliyiz yaşadıklarımız ve karşılaştıklarımız karşısında. Suçlamak kolay yoldur hep karşıyı. Biz hep seçmişiz bu güne kadar da bu yolu.
Okumak, anlamak yetmez bazen yoruma. Yaşamak ve hissetmek gereklidir algılamaya.
Çevrenin bizi ne kadar algıladığı değildir ki ölçü, bizim ne kadar algılatabildiğimizdir kendimizi.
Şeçilmişlikten gelenler olduğumuzun bilincinde olmalıyız hepimiz.
Tarih yazmış bir soyun, en muhteşem coğrafyasında doğmanın, ulus oluşumuzun ve dilimiz ile dinimizin büyüklüğünde düşünmenin.
Bunca seçkin özellik başka kimlere verilmiş acaba yer yüzünde?
Bunu düşünmemiz bile yeter harekete geçmemize.
Verilmiş sözlerimizi ve borçlarımızı katmıyorum bile bu hesaba. Onları da ekleyecek olursak, iki kat daha hızlı davranmamız ve çalışmamız gerekecek yoksa.
Günü kurtarmak bile olamamışken yaşam, yarınları kim düşünüp düşleyecek bu zamanda?
Biz bu miskinliğimizle yazıyoruz destanımızı. Nesillerimiz bizden de beter olacak ve hiç okuyup kaale bile almayacaklar eminim bizleri.
Destanlarımızı okuyup öğrenmek tabi ki güzel, gerekli de üstelik. Biz şimdilik ne haldeyiz ve nereye gidiyoruz diyelim bu bile yeter. Silkinme vaktini de geçirdik mi, işimiz biter!
Çok uzağa gitmeyelim, Cumhuriyet tarihimiz bilip, bir çivi çakmışmıyız bir bakalım yeter. Viraneye dönmüş bakımsızlıktan ve ilgisizlikten, can pahasına kurulanlar.
Ben bir Türk kadınıyım, Cumhuriyet anasıyım.
Erimin yanında, yavrumun önündeyim.
Sahip olduklarımı korumanın bilincinde, savaş vermekteyim.
Değerlerime dokunacak elleri kırmaktır yeminim.
Milletce elele olmaktır dileğim.
Daima ileri, durmaksızın ileridir hedefim.
Helaldir bu uğurda akacak kanım, çıkacak son nefesim.
YA İSTİKLAL YA ÖLÜM
Saygılarımla.