Abidenin hemen yanına yapmıştınız.
Nutuklar atarak açmıştınız.
O günkü vilayetlerimizi temsil eden birer şehit taşı.
Mehmet Manisa, Mehmet Bursa, Mehmet İskeçe… Şeklinde.
Yapımına karşı çıkanları cahillikle veya estetikten yoksun diye itham ediyordunuz…
Üzerinden bir iki sene bile geçmedi.
Sahi neden söktünüz o şehitliği?
Estetik değil miydi yoksa?
O taşlar, o işçilik, o çevre düzeni…
Bunu sizin fikriniz değil de, abide projesinin aslında var olduğunu sanmıştık…
Sahi yaparken ne kadar paramızı sarf etmiştiniz?
Denediniz, baktınız ki karşı çıkanlar haklı…
Şimdi de söktürmüşsünüz.
Sökerken ne kadar masraf yaptınız acaba?
Bizim paralarımızdan…
Sahi o taşları ne yaptınız?
Attınız mı yoksa?
İyi ama, en başta bulunan kitap benzeri o büyük taş hala orada…
Sanki bir şehitliği süslüyor gibi. Ama şehitlik yok…
Bütün bunların yerine gül fidanları diktirmişsiniz.
Ne kadar para harcadınız acaba?
Gül fidanı dikilecekti de, baştan neden dikmediniz, şehitliği söküp de diktiniz?
Şimdi birileri gelip de bu olmamış derse, yahut da, bana bir yolunu bulup biraz para kazandırmanız lazım derse, gül fidanlarını da söktürüp, kimsenin akıl edemediği başka bir çevre düzeni mi yaptıracaksınız?
Bu kaçıncı sök-yap olayı?
Nasıl oluyor da paralarımızı bu kadar kolay harcayabiliyorsunuz?
Anzak’lı misafirler geliyor diye, hemen bir iki gün içinde oraları ithal ve kesme çimenlerle döşettiniz.
Sahi önceden böyle bir planınız var mıydı?
Yok idiyse bu çimenleri ne zaman söktüreceksiniz?
Var idiyse, daha şimdiden bir kısmı kurumuş olan bu çimenlere neden bakım yaptırmıyorsunuz?
Betonun, çakılın üzerinde çimen canlı kalıp büyür mü?
Nitekim bir kısmı hemen kurumuş bile.
Bunlar bilinmeyen şeyler mi?
Sırada bekleyen daha kaç müteahhidiniz var, memnun edeceğiniz?
Sahi siz Şehitler Abidesinin çevresinde neler yapıyorsunuz?

Ekrem Şama
01.05.2007