1../
Ah bu duygular…
Ah bu duyguların çılgın maskeli festivalinde, duyguların hissiz, frensiz coşkularında ölçü tanımaz istekleri... Işık hızından daha öte, kinetik enerjileriyle kural tanımaz arzularda, es geçilemeyen bir dikkatte her bir zerresinde musiki nağmelerinde raksedişi...
Ah bu duyguların bazen utanarak, bazen kızararak destursuz temaslarda yokolup tükenmesi...

2../
Ah bu duygular…
Sevgi çölünün yakan rüzgârlarından, doruk tepelerin kar fırtınalarının dondurucu soğuklarına fırlatması... Yakması, dondurması, sarması, dolanması....

3../
Ah bu duygular..
Bu duygular, ah bu duygular... Bir hırsız sessizliğinde ayaklarının ucuna basarak, zamanla yarışarak, isyanlı sükut kadar inatçı, bin soygun yapmışçasına hünerli bir akışta; bir bir silüeti çepeçevre sarıvermesi...
Bu duygular, ah bu duygular… Yakamozlu bir gecede, kıpır kıpır suya yansıyan şavklı aydınlığın billur bir kadehten; yarı yüzü dönük tenin, vücuduna tepeden ışık hülyalarının dökülmesi...

4../
Ah bu duygular..
Bu duygular, ah bu duygular... Dolunay gecesinin, sihirli aydınlığının yarı loş hisliliğinde, bir edanın bütün gizli kıvrımlarında yarı-dolu hislilikte gezinmesi... Bir suçlu gibi buğulu gözleri; ha ağladı ha ağlayacak yakınlıkta, dolu dolu pişmanlıkta, mahzun bir noktaya mıhlanmış yanmışlıkta, biçimli ellere yalvarırcasına sarılması...

5../
Ah bu duygular…
“Serseri fikirlerin cümbüşü ruhum/ Ben her saniye bir başkası olurum./Çözmeye çalışırken gifrit düğümleri,/Çıkmaza girer depreşir dururum…”
Duygular, ah bu duygular... Lilla renkli bir ipek yumuşaklığında, şuh kokulu bir dokunuş rehavetinde, dipdiri bin arzularla yanan, şahlanan, kanan, dalgalanan ete-kemiğe bir daha bırakmamacasına dolanmak istemesi... Kenetlenmesi...

6../
Ah bu duygular…
“Günsüz gecelerde mahzun ve derbeder,/Tavansız dertlerle halleşir dururum./Uykulu kaldırımlarda fecre dek yürürde,/Hiç yol tepemem boşuna yorulurum...”
Ayrık otlarından daha hotgam, esmer toprağı bin noktasından daha beterlikte sıkı sıkıya sarması... Sarmalaması... Sakin dürülmüşlükte, milyonlar kıpırdanışlı kollarıyla tutup tutup sıkması, kemiklerini kırarcasına...

7../
Ah bu duygular…
Duygular, ah bu duygular... Serseri salınımlarında kendinden geçiren duygular. Baygın hareketlerinde çaresiz bırakan duygular. Atom bombacasına patlamaya hazır, taşkın nefeslerli, bin gemle dizginlenmiş ağız atlardan azgın iştihalı bu şahlanışının önünde, nallarının altında paralayan duygular. O kalkan toz-toprağın boğuculuğunda, şaha kalkmış duygu kısraklarının doruklara atılışını resmeden duygular.

8../
Ah bu duygular…
Duygular, ah bu duygular... Kuşlardan daha ürkek, aslandan daha cesur duygular.. Noktadan daha küçük, dünyadan daha büyük duygular... Sevmekten bin daha güzel, nefretten bin daha çirkin duygular...

Sevgiyle arkadaş, sevmekle yoldaş; arzuyla sırdaş bu duygular...

S. Edip Yörükoğlu