Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
uzungemici
uzungemici

ADAM OLAMAYACAK ÇOCUKLAR

Yorum

ADAM OLAMAYACAK ÇOCUKLAR

3

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1138

Okunma

ADAM OLAMAYACAK ÇOCUKLAR


Küçücük salonlara sıkıştırılmış üçlü, ikili, tekli koltuklara sıkış-tepiş sıralanmış komşu bey amcalar, hanım teyzeler karşısında şov başlamak üzeredir. Ev sahibinin erkek sesi net ve gayet ciddidir.

– Hadi bakalım oğlum, göster amcanlara, teyzenlere pipini.

Acemi ve küçücük eller ayaklarındaki pijamayı anlamsız ve duygusuzca aşağı doğru indirirken ev sahibinin erkek sesi biraz gevşemiş ama çokça gurur yüklenmiş tonuyla devam eder.
– Bakın benim oğluma.

Küçük salonun içindeki hanım teyzeler biraz sözde utangaçlık rolünü, aynı oyunda defalarca rol almış olmanın ustalığı ile başlarını sağa, sola yada aşağıya bazen de tavandaki avizeye doğru çevirerek oynarlarken aynı salonun içindeki bey amcalar koro halinde homurdanırlar.

– Yaa maşallah, bu ne böyle, ne canlar yakacak bu oğlan kim bilir.

Eğer aynı salon içinde ileride çok canlar yakmaya, pipisine maşallah çekilen çocuktan üç beş sene daha yakın olan erkek çocukları varsa onların manzarayı seyrederken hissettikleri tek duygu küçümsemedir.Ve belki de o salon içindeki tek gerçek ve dürüst duygu bu üç-beş yaş daha büyük erkek çocuklarının o andaki duygularıdır. Çünkü onların hayallerindeki şekiller daha da belirginleşmeye yüz tutmuş, ele avuca gelmeye başlamıştır. Ve bu hayallerini gerçekleştirme günleri pipi-şov çocuğundan daha yakındır.

Ev sahibinin şovla gurur dolu geçen günleri çok çabuk sonlanır. Nedense çocuklar çok hızlı büyümektedirler ve pipi-şov çağını da üç ay önce alınmış yeni ayakkabıların ayaklara küçük gelmesi nedeni ile eskiciye verilmesi gibi kısa bir sürede atlatırlar. Hadi iki numara büyük alalımda seneye de giyer numaraları bu şov için geçerli değildir. Şov bitmiştir bitmesine ama bu kez cendere, erkek çocuklarının cinsiyet kaymalarını önleyecek bir denetim şeklinde gene baba sesiyle sıkıştırmaya başlamıştır.

- ne gülüyorsun öyle karı gibi! ….. Sen kız mısın, ne işin var mutfakta, hadi bakalım doğru sokağa, dolaşma öyle ayak altında ! .... Biraz sert bassaydın basacağın yere düşmezdin, öyle kız gibi yürürsen olacağı bu işte! ......

Böylece büyütürüz erkek çocuklarımızı ve yürümesini, yüzmesini öğretemeden uzak sokaklara, derin denizlere salarız. Hem de bizim adımlarımızın yetemeyeceği kadar uzaklığı olan sokaklara, inemeyeceğimiz kadar derinliği olan denizlere …

Böylece başlamış olur aynı annelerin karnında büyüdüğümüz kız çocuklarını küçümsemek, ciddiye almamak ve kendimizden daha aşağı katlarda oturmaya mahkum etmek.

Bugün kadınsız kahvelerin bu kadar bol müşterisinin olmasının nedeni işte “göster amcanlara pipini bakalım” şovları ile başlayan bu sürecin sonucudur. Ağır bir zehir tabakasının göz-gözü görmez dumanı altındaki zar şakırtılı ve izbeye sığınmış, saklanmış hayatlar taze çiçek kokusundan yoksun bir yaşamın müebbet mahkumlarıdır. Üretkenlik sıfırdır, tüketkenlik ise kendi yaşamını, sigarayı ve zamanını saymazsak sıfıra çok yakındır. İşte boşuna geçen hayatların bir başka açıdan bakıldığı zaman sözlük karşılığı budur.

Erkek çocuklarını böyle büyütürüz de kız çocukları için farklı bir model mi uygularız. Elbette hayır. Orada kalıplarımız daha bir sıkıcı, daha bir açılamaz kilitlerin altındadır. Uzaklaşma, saklanma, aman hanım-hanımcık ol öğütlemelerinin ardından karşı cinsten bütünüyle kopup korkacakları en ağır darbeyi “sen kızsan, kızlığını bil, ona göre davran” fetvası ile indiriveririz at kuyruklu, rengarenk tokalarla süslü o dünyalar güzeli kafalarının üstüne. Kız çocuklarımızı da böylece büyütürüz ama onları uzak sokaklara, derin denizlere salmak yerine, ellerinde gelen komşu teyzelere çay servisi yapacakları tepsiyle salon kapılarının önüne dikeriz. Onlardan gelen iltifatlar ise kendi yaşam çizgilerini belirlemek yerine, istemlerinin dışında bir yaşama kendilerini programlamak adınadır.

- Maşallah, bak göğüsleri de büyümeye başlamış, çok canlar yakar bu kız çoook...... Okuyup ta ne yapacak işte. Yediği önünde yemediği ardında, okuyanların ne olduklarını görüyoruz
– İnşallah hayırlı bir kısmeti çıkarda …

Böylece kız çocuklarında da cam arkasından hayırlı kısmet bekleyerek sosyal yaşam içinde yer alamamak, onun gelişime katkı sağlayan olanaklarından yoksun kalmak süreci başlamış olur.

O çıkması beklenen hayırlı kısmet, gün boyu oturduğu kahveyi bir akşam erken terk edip çıkan bir zamanların pipi şov çocuğu olacaktır ve sokakta dalgalana dalgalana yürürken bir perdenin çekilmesi anında evin hanım hanımcık yetiştirilmiş kızıyla göz göze gelecektir. İstemeler, nazlanmalar, belli konularda pazarlıklar sonucu da evleneceklerdir, çolukları çocukları olacaktır. Ve bir akşam biz; evlerine sadece kulak misafiri olduğumuzda da içerden;

- Hadi bakalım göster amcana pipini ….

diyen bir ses muhakkak kulaklarımıza dolacaktır. Eğitimin aileden başlama süreci doğumla birlikte başlamalı. Ama bu doğru talebin atladığımız en önemli yanı babaların-annelerin eğitimleri ile ilgili olan kısmıdır. Bu nereden başlayacaktır, kimler eğitecektir, eğitilmesi istenenler bu işe nasıl bakacaklardır. Oysa sönmüş mangallarda kül bırakmasına bırakmayız ama yeniden kül bırakmamamız içinde o mangalın yeniden yanması gerekmektedir. Ve o yanan mangal çizgili pijamalı ve bir orman yangını öncesi pikniklerine kesinlikle dönmelidir ki bizden öncekiler, bizler ve bizden sonrakilerin bu konu ile ilgili yazacakları bir şey bulunabilsin.

CEVAT ÇEŞTEPE

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Adam olamayacak çocuklar Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Adam olamayacak çocuklar yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ADAM OLAMAYACAK ÇOCUKLAR yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Art Yar
Art Yar, @art-yar
30.3.2008 18:58:05
TEŞEKKÜRLER HER KELİMESİNE KATILIYORUM,
her şey ailede bitiyor dedirttiniz bir kez daha
ve eğitim öğretimde.
saygılar sunuyorum.
Canan Onuş
Canan Onuş, @ceynan
5.2.2008 14:31:38
Soluk almadan okudum yazılanları, evet geçmiş diyemiyeceğim hala böyle yaşamlar var ne yazıkki.
Eğitim dedince okul sanılıyor asıl okul öncesi aile içi eğitimidir verilmesi gereken, çocuk dünyaya getirilmeden önce kendimizi eğitmemiz gerekir.
Öğretmenim olan Frau Stahl hatıra defterime yazdığı bir ata sözünü becerebildiğim kadar yazayım.

Kim tüm zamanını
Soba arkasında oturup
örgü örüp cubuk yontarsa
yabancı diyarlara bakmazsa
o kendi kabugundan çıkmamış ...

Wer allzeit
hinter ofen sitzt
Grillen fangt und hölzlein spitzt
und fremde lande nie beschaut
Der bleibt einer Narr in seiner Haut..

Afınıza sığınarak= bizim bir ata sözümüzü çağrıştıror bana eşşeğe altın kemer taksanda, eşek gene bildiğimiz eşektir.
o neden le kabuğumuzdan çıkmamız gerekiyor.
Okul okunması gerekli ama etrafına bakıp gözlem yapmak doğru ile yanlışı bulmak da gerekiyor.
Çok önemli bir konu, ah okunup yayılsa ve herkese bir şeyler verse ne iyi olur.
Ama unutmuşum biz, bize bir şeyler sunabilecek şeyleri okumayız ki?
Kutlarım..





ceynan tarafından 2/5/2008 4:07:26 PM zamanında düzenlenmiştir.
İlkerpamukcu
İlkerpamukcu, @lkerpamukcu
2.2.2008 19:32:06
Zaman zaman gülerek okudum eskilere gittim.
Babama bir teşekkür borcum olmalı beni o durumlara sokmadığı için ve ödemeliyim eve dönüşte onuda.
Seyretmedim mi? :) Evet başıma geldi ufakken anlam veremediğim bu tarz sahneleri seyretmiştim sanırım.
Herşeyin başı eğitim lakin sözde değil temel eğitim.
Ey veliler uyanık olun da televole kültürüne bulanan şu kutulardan kaldırın başınızı derim.Okuyun kendinizi geliştirin boş işleri ve bu anlatılan tarzda adeta gelenek olmaya yüz tutan sahne şovlarını canım dediğiniz o canınızın içi evlatlarınıza reva görmeyin.Geliştirin onları açıp beyinlerini gösterebilmelerini ve silinip gitmemeleri kahve köşesi adamları ve koyun sürüsü elemanları olmamaları için uğraşın derim.Laf meclisten dışarı burası akıllı adam yeri sanmam ki olsun bunlar bu devirde sahi var mıdır? :)
saygılar hocam ilginç bir konuydu .
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL