2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
907
Okunma

Hayatımıza anlam ararken, anlamsızlıklar arasında boğulup kaldığımızı görüyoruz.Öyle bir an geliyor ki;önem verdiğimiz şeyler dibe vuruyor ve biz sudan çıkmış balıklar gibi şaşırıveriyoruz.Bir anda hayat değişiveriyor.O bir an;bir çok öncü zaman biriminin yüklediği anlamlarla zengin olsa bile, korkutuyor.Sarsıyor.Müthiş bir hiyerarşi sürüp gidiyor benliğimizde.Zamanı gelenlerdensek eğer,bu çok daha hızlı ilerliyor.Bir baş dönmesi kadar basit olamıyor elbette tepkilerimiz.
Bir gün uyanıyoruz ya da bir gün masaya bir tabak koyarken farkediveriyoruz.Anlamsız herşey...Ve soruyoruz;niçin yaşıyoruz diye.Komik olan da odur ki;birileri bize acıyor.Bunu tartışıyorlar.Birileri de;acınmaktan çok uyandığımız için takdir edilmemiz gerektiğini düşünüyor.
Hayatın rutini,o kadar anlamsız ki...Birşeyleri bilerek katlanmak daha da zor...Bir kısır döngünün içine girip asla hayatını sorgulamayan,hipnoz içinde yaşayanlara baktıkça bizim içimiz sıkılıyor.Birşeyler yanımızdan hızla akıp giderken çaresiz kalıyoruz.Evet,bir şeyler hızla akıp gidiyor ve birşeyler de yerli yerinde duruyormuşçasına tekdüze devam ediyor.Birilerine nihai hedef gibi görünen şeylerden kaçıyoruz.Sorumluluktan kaçtığımız söyleniyor.Belki de doğru.
Hayata kök salmak,sadece kendi köklerimizle değil,kendimizden ayırdığımız ve kendimize kattığımız bir çok kök ile hayatın derinlerine doğru kök salmak...Bunun nedeni nedir,anlam veremiyoruz.O kök ne kadar sağlam olursa olsun yine de kuruyacak.Yaşamdaki bağlarımızı ve köklerimizi ayrık otları gibi görüyoruz.Tüm sorumluluklarımızı hiçleyip yoketmek ve bunların ağırlıklarından kurtulmak istiyoruz.Tek bir kişi olarak çekip gitmeliyiz çünkü.Her zaman tek bir kişi iken,çoğalmaya çalışıyoruz.Oysa kim olursa olsun yanımızda yalnızız.Şefkat kayboluyor dünyamızdan.Sevgi ve saygı da...Sonra anlıyoruz ki gitme vaktimiz gelmiş.Çünkü biz birşeyleri çözmüşüz.Birşeylerin farkına varmışız.Bütün olanlar boş bir hayal ve bir gün mutlaka unutulacak.Bu yüzden hiç bir şeye değer vermemeyi öğreniyoruz...