Düşüngeç “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”

İnsan beyni, kendi deneylerinin bir sonucudur… Elde edilen deneyimler ve görüler belirli bir birikimden sonra insanın zekasını harekete geçirir ve çok zaman zorlarlar. İnsan böylelikle düşünmeye başlar ve yeni düşünceler üretebilir. Aslında insan düşünme yeteneğini biraz da ellerine ve ayaklarına borçludur denilebilir. Elbette ki duygular da bu konuda büyük roller alırlar hatta hayaller sayesinde de bir çok yeni düşünce ortaya çıkar. İnsanlar varlıklarını sürdürebiliyorlarsa bunu biraz da yaptıkları araç gereçlere borçludurlar galiba. Hatta bazı araç gereçler insanların varlığını da zorlayan buluşlardır bazen, her ne kadar iyi düşüncelerle ortaya çıksa da bazen silah olarak değişime uğrar ve yok ediş için de kullanılabilir hale gelir. Yani aslında insanın yapmış olduğu buluşlar ve geliştirmiş olduğu araç gereçler yalnızca insanın genel yaşama olanaklarını değil, aynı zamanda da nasıl ve ne şekilde yaşadığını, yaşayacağını da etkiler ve belirler. Her buluş ve yapılan araç gereç yeni buluşları ve araçları tetikleyen düşünceler yaratmıştır, gelişim ve değişim sürekli olarak devam etmektedir böylece.
Bir başka açıdan bakacak olursak eğer, insanın gücü aslında onun zayıflığıyla ortaya çıkmaktadır. Korunma ve hayatta kalma çabası ile yeni savunma mekanizmaları geliştirmek de yeni buluşları, yeni araç gereçleri ortaya çıkarmıştır. Bazen gücü kontrol etmek için de düzenlemeler ve çok zaman da savaşlar çıkarmıştır insanlık kendi arasında, paylaşım savaşları haricinde güç ve denge savaşları da yaşamıştır dünya insanları. Daha sonra sahip olma duygusu ve sahiplenme ortaya çıkar ki asıl savaşlar bundan sonra şiddetlenerek artmaya devam etmiştir. Eskiden daha fazla hareket halinde yaşarken, sahiplenme ve sahip olduklarını taşıyamama gibi nedenler ortaya çıkınca da yerleşik olarak yaşamaya ve bulunduğu yeri korumaya çabalamışlardır. Toprak olgusu ve vatan olgusu bunlardan sonra girmiştir insanlığın hayatına, o nedenledir ki hakimiyet daha fazla önem kazanmıştır, bağımsızlık ve egemenlik sahip olduğu değerleri korumaktan çok yaşamsal değerleri korumaya da dönüşmüştür.
İşte bu nedenledir ki “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü bizler için değerlidir. Kendi sahip olduklarımızı korumak ve kullanmak, bunu yaparken de kendi özgür irademizle yapabilmek önemlidir. Yakın geçmişimizde yaşadığımız parçalanma ve yönetim haklarımızın gasp edilmesi, atalarımızın savaşarak bunu yeniden kazanıp bizlere de armağan etmesi sanırım bu nedenlerle çok anlamlıdır. Bizim yapmamız gerekense sadece bu değerlere sahip çıkmak ve gücümüzü, özgürlüğümüzü, egemenliğimizi kayıtsız şartsız savunmaktır. Yoksa zaten kaybolmaya mahkum olmaktan başka da çare yoktur… Ya istiklal ya ölümdür gerisi…


Lütfen bunları düşünmeden geçmeyiniz...


Serdar Coşkun...