Çirkin ve zarafetten yoksun bazı kadınlar, gerektiği gibi övmesini bildiklerinden, ömür boyunca sevilmişlerdir. andre mauroıs
Şaban Aktaş (Homerotik)
Şaban Aktaş (Homerotik)

KUMSALIN ÖĞRETTİKLERİ

Yorum

KUMSALIN ÖĞRETTİKLERİ

12

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1609

Okunma

Okuduğunuz yazı 15.4.2012 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
KUMSALIN ÖĞRETTİKLERİ

KUMSALIN ÖĞRETTİKLERİ

Önceki gündü; iki hafta süren uzun bir Likya Yolu yürüyüşünün son günü. Ayak adalelerim hayli yorgun, kasılmış gergin ve dizkapaklarımda hafif bir romatizmal sızı sezinliyorum. Öğle saatlerinde Çıralı kumsalına uzanıp hiç olmazsa bedenimin birazcık güneşten yanmasını istiyorum. Nisan ayı da olsa Antalya güneşi yakıcıdır, fayda faydadır. Mayomu giyinip kumsala geldim. Sereserpe attım kendimi ılık kumların üstüne. Oh, ne rehavet! Sanki saunaya girmiş hissi uyandı birden sıcacık kumlara uzanır uzanmaz. Uzun dağ yollarında iniş çıkış patikaların her adımında biraz daha terleyişim, biraz daha yorgun düşüşüm, gün sonu rahat bir uyku çekişim ve kazasız belasız iki haftalık bir turu geride bırakmanın huzuru ile mutlu bir keyif sardı tenimi.

Dalıp uyumuşum bir süre. Uyanınca kumların üstünde şöyle bir yuvarlandım. Vücudumu saran kumsalın sıcaklığını yeniledim. Dalgaların sesi tatlı bir terapi sunuyor. Birkaç aileden oluşan turistler de benim gibi kumsalın bugünkü konukları arasında. Bir anne ve tahminen dört yaşındaki kızı kumsalda kovalamaca oynayarak tatil keyfini çıkartıyorlar. Sırtımı güneşe veriyorum. Elimi alnıma yastık yapıp bir süre daha uzanıyorum. Derken gözüme kumsalda bir örümcek ilişiyor. Bir avuç kum alıp hafifçe üstüne serpiştiriyorum. Hızla sıçrayıp, yerini değiştiriyor örümcek. Fakat ben rahat bırakmıyorum hayvancığı, benim için bir denek şimdi o, nereye giderse biraz daha kum savuruyorum üstüne. Kum taneleri saçma taneleri gibi hedefini buluyor ve örümcek sürekli kaçıyor. Derken örümceği kendi alanımdan yeterince ürkütüp uzaklaştırınca deneysel oyunuma son veriyorum.

Birden sağ ayağımı kuma gömüp kumsalın yapısında bir çukur açıyor ve ayağımı geri çekiyorum. Yeni açılan çukurda kum tanecikleri yer yer bir heyelan bölgesi gibi peşpeşe yıkıntılara uğruyor. Kum tabakasının altında dünden yağan yağmurun ıslaklığı kurudukça ve denizden meltem estikçe, ayağımla kumsala açtığım çukurun yamaçlarından parça parça kumlar yıkılmaya başlıyor. Hani gören kendiliğinden kumsal kıpır kıpır sanacak, oysa işin içinde güneşin ısısı, rüzgârın gücü ve de yerçekimi var, bu dış etkenler olmasa sanacağım ki cinler periler kumsalda cirit atıyor da kum taneciklerini hareketlendiriyor. Çukurun yamaçları, ağacın dallarda salınan yaprakları gibi bir hal alıyor adeta.

Yıkılmalar ne zaman, nasıl, hangi şiddette olacak tahmin etmek güç. Bazen üst taraftan küçük bir parça kum aşağıya kayıyor. Bu kez o parça az sonra başka bir parçayı tetikliyor, daha büyükçe bir kum yığını aşağıya iniyor. Az sonra üstten küçük bir parça daha kayıyor. Giderek açtığım çukurun dik yamaçlarında aşağıya doğru kaymalar bir sağdan bir soldan, iki sağdan bir soldan arttıkça, yamaçların eğimi yumuşak bir hale geliyor ve o bildiğimiz yuvarlak kavisli hatlardan oluşan bir yüzeye dönüşüyor sarp ve dik yamaçlar. Giderek kaymaların şiddeti ve periyotları azalıyor, artçı sarsıntılar kesiliyor.

Eminim bu hareketlilik yavaşlasa, hatta durmuş bile olsa, sürüp gidecek dünya döndükçe. Öyle ki rüzgârın şiddeti ve yönü, mevsimler, dalgaların hareketi, yağmur şimşek derken acaba hangi dağbaşlarından hangi kayalar seller ile yuvarlanıp, kumsala inecek, hangi dalgaların altında kaç yıl ezilip süzülecek?!

Şöyle bir düşündüm, derin bir soluk aldım. Ah be! dedim, hayatımız da işte böyle biraz. Bazen insanın yaşamında öyle darbeler, öyle çökmeler, öyle itilmeler, öyle kakılmalar olur ki bağrımızda hissederiz kumsalı. Yıkıntılar peşpeşe, göçmeler, derinden içten içe yıkıntılar, acı çekmeler, kırılmalar ve çekilen çileler, ağrılar, sancılar zamanla kumsalın altına gömülür gider, kabuk bağlamış bir yaraya döner mi? Hangi rüzgâr, kasırga ya da hortum ne zaman bizi ne yöne savurur, hangi dalgalar amansızca vurur; hiç mi hiç belli değil!

Fakat Nisan güneşi altında mavi denizi seyretmek, kumsalda uzanmak oldukça keyifli idi. Birden eski bir şarkım dolandı dilime...

Hey Akdeniz hey gidi ömrüm / Karlı dağdım kuma döndüm / Sakla beni inci gibi / İstiridyelerde gönlüm!
...

Ayağımı kuma soktum
Tenimi suya,
Evreni benliğimde duya duya
Yaşam dediğin ne ki
İşte deniz, işte kumsal;
Aç kapa gözlerini
Gahi gerçek, gâhi masal
İstemesen de bitecek bu rüyâ!


Şaban AKTAŞ
15.04.2012




Foto: Dünyanın en küçük antik tiyatrosu-
Doğrudan lokal kayalara oyulmuş bir tiyatro.
Simena antik kenti - Kaleköy / KAŞ

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Kumsalın öğrettikleri Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Kumsalın öğrettikleri yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KUMSALIN ÖĞRETTİKLERİ yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Ümid Harun
Ümid Harun , @umidharun
20.4.2012 22:58:54
okumaktan keyif aldığım bir yazıydı değerli şair.
tebrikler.
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ
Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ, @sabihakucuktufekci
16.4.2012 23:11:44


KUM - SALIN ÖĞRETTİKLERİ..:)


var-yok arası bir masaldık düşündükçe erdemli okudukça kendimizi okudukça evreni ulaştık var-yoktan O'na

düşün dolu harika gözlemler ve paylaşım için teşekkürler tebriklerim günün yazısına hayata kattığınız erdemli eşsiz cümle güzelliklere iyi ki varsınız değerli Şaban hocam..:)
sevgim saygım selamlarımla...



Sabiha KÜÇÜKTÜFEKÇİ tarafından 4/16/2012 11:12:38 PM zamanında düzenlenmiştir.
7TEPE
7TEPE, @7tepe
16.4.2012 19:34:13
:) günün yazısı seçtim.

:) Sevgiler Sayın Yazarım.
balıbey
balıbey, @balibey
16.4.2012 14:50:24
Bizleri de alıp götürdünüz efendim !.. Çok teşekkürler ediyor , en kalbi saygılarımla güne gelen yazınızı tebrikler ediyorum ... Çok hoştu ...
Jale Keskin (Karadurmuş)
Jale Keskin (Karadurmuş), @jale-keskin-karadurmus
16.4.2012 07:43:01
Akdenizim ne güzeldir. Ve ne güzel bir yolculuktu. O anları yaşattınız ya kıskandım Şaban hocam. Tebriklerimle.
Hüdaverdi ER (Hüdai)
Hüdaverdi ER (Hüdai), @hudaverdi-er-hudai
16.4.2012 00:05:54
En basit bir olay bile kaleminizde öyle ustaca anlatılıyor ki, hayran kalmamak imkansız hocam. Günün yazısını büyük bir beğeniyle okudum, tebrik eder başarılarınızın devamını dilerim. saygı ve selamlarımla...
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik, @lacivertignedenlik
15.4.2012 23:22:19
10 puan verdi
Nefes gibidir deniz ,nefes...

ne iyi yapmışsınız
AYSE 09
AYSE 09, @ayse09
15.4.2012 16:24:40
çok güzel anlatımdı
evet kaş harika bir yer ve akdeniz Antalya görülmeğe değer güzellik
saygılarımla
Nazlıgelin
Nazlıgelin, @nazligelin
15.4.2012 14:18:58
10 puan verdi
Bende sizinle gezindim bu Ankara'nın kapalı havasından çıkıp.Güzel di kutlarım.
sözbir
sözbir, @sozbir
15.4.2012 12:17:22
10 puan verdi
Hiç kıskanmadım penceremden bakarken gri bir güne...:))
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL