1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1407
Okunma
Bir hesap hatasıymış her şey, küçük bir sayı kaybolmuş bir gün, o kadar küçükmüş ki dokunsa sıfıra ulaşacakmış gibi ama katsayı etkisi varmış, çarptıkça çoğaltırmış bazı şeyleri, kaybolunca da bir gün bütün hesap bozulmuş.Sonra da aratıp durmuş o küçük sayı kendisini, yokluğu çözümlenmesi gereken bir şey gibi gelmiş muhasebeciye.. Bazen çözmeye çok yaklaştığı an’lar olsa da, bir türlü çözememiş ne ettiyse, mektuplar bile yazmış sayıya, "bak gel etme, seni 1.rakamım yapacağım" diye, şarkılar bile söylemiş "bak burası hiçte fena bir yer değil" diye, araya hatırı sayılır rakamları bile sokmuş ama olmamış bir türlü,çözememiş. Çözemedikçe, "yokluğu değil" de , "çözebilecek miyim acabanın merakı" önemli olmaya başlamış muhasebeci için ama muhasebeci hiç farketmemiş bunu. bir çok sayı ve rakamlar varmış zaten, hatıra adında bir kayıt defterinde sakladığı, sıkıldıkça gizemli sayıyı çözememekten, açar bakarmış kayıt defterine,gurur duyarmış çözümlemeleriyle.
Muhasebeci çok uzun süre geçtikten sonra anlamış, hesabı tamamlamak istemediğini, sadece çözebilecek miyim acabanın merakında olduğunu,benim şahsi düşünceme göre bu fikri; gururunu kurtarmaya çalışma biçimi.. İyice kederlenmiş bu sefer. küçücük bir sayı için o kadar zaman harcamışken, üstelik çözememişken, boşluklarının ona bir oyun oynadığını çok geç anlamanın kederiymiş bu. Sayı o kadar unutturmaya başlamış ki kendisini, bizim muhasebeci çözmeyi de, acaba öğrenecekmiyimin merakını da unutmuş. Şimdi muhasebecinin elinde bir defter varmış, baktığında gördüğü şey; onun içinde olmadığı hatıralarca sayıymış..Bu hikayede herkesçe böyle bilinmeye başlasınmış..