Sevmek birbirine değil, birlikte aynı noktaya bakmaktır. exupery
DİLEK YILDIZI
DİLEK YILDIZI

BALÇIK-4

Yorum

BALÇIK-4

2

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1737

Okunma

BALÇIK-4

BALÇIK-4

ZURİ aniden benim izlediğim bambu duvarlı kulübeye; dört gözü, iki kafasıyla bakarken, teslimiyet içinde göz kapaklarımı kapatıp, ayin sözlerimi tekrarlarına başladım.

Göz kapaklarımı öyle sıkı kapamıştım ki ağrımaya başlamışlardı. Çaresizlikle, göz kapaklarımı kapatmamın gerçekleri değiştirmeyeceğini beynime ileterek ağır ağır açmıştım göz kapaklarımı.

Bir mütdet puslu gördüğüm görüntüler netleşmeye başlayınca ZURİ’nin gursağında gördüğüm şişkinlik, onun doyduğunu, beni avlamayacağı tesellisini veriyordu bana. İkimizde o an hareketsiz duruyorduk.

Tek fark onun rahatlığı benim ise bir o kadar tedirgin oluşumdu. Onun göklerin tanrısı gibi duruşu, benim sürüngenlerin lideri gibi hasırın altında saklanışım farklardan bazılarıydı belkide.

ZURİ çift başını birden atmosfere Kızıl gezegene doğru kaldırdığında ise bende bambuların küçük aralığından atmosfere aynı yöne bakmıştım.

Bakmamla birlikte bugün katmerli bir kötü gün geçireceğimi anlamıştım. Şu an bana Tanrıça ORKA kötü şeylerin işaretini veriyordu.

Korkum katlandıkça katlanmıştı. Çift taraflı bir korkunun pençesine düşmüştüm. Ya bu barakadan fırlanıp saklanacaktım kaçarkende, karşımda duran ZURİ yi ürküttüğüm için öldürülecektim. yada bu barakada ebediyen cansız yatacaktım.

Ve gezegenin tüm varlıklarıda benimle birlikte yok olacaktı. İyi şeyler düşünüp kendimi rahatlatabilecek avuntular bulamamıştım. Sarı Kanat’ın boynuma bir zamanlar astığı tüyü iki elimin avuç içine alıp, gök tanrılarının isimlerini içimden anmıştım o an.


Kızıl gezegenin IŞIKlarının yere vurmasını engelleyen bulutların karanlığının bir bölümü, saklandığım barakayı, bir bölümü de Tanrıça ORKA’nın ve üzerinde duran ZURİ nin üzerine çökmüştü. Burnuma çalan havanın kokusu değişmişti. Bu koku, korkularımın korkusu olan asit yağmurunun kokusuydu.

O an ne olduysa oldu. Ya Tanrıça ORKA çaresizliğime dayanamadı ya Sarı Kanat’ın boynuma astığı tüyün gök tanrıları beni duydu.Yada ZURİ de benim kadar hayatını sevdiğinden asit yağmurlarından saklanmaya karar vermişti.

Devasa kanatlar hafifce açılmıştı önce.Bir kaç ileri geri hareketten sonra havalanırken yerdeki tozlar tekarar havaya karışarak sis görüntüsü vermişti.

Bundan istifade edip saklandığım hazırın altından can havliyle fırlamıştım. Az önce geldiğim yere doğru yarı çömelerek hızlı adımlar atmaya başlamıştı. En azından bambudan yapılmış bir barkada hasırın altında asit yağmurundan ölmekten daha asil olacaktı kaçarken asit yağmurunda ölmem.

Gideceğim yerden uzaklaşıp, geldiğim yere kaçamamın sebebi gelirken gördüğüm küçük kayalıktaki o küçük mağaraydı. Ve bana en yakın olan sığınacağım tek yerdi.
Sırtımdaki cantam korkumdan hafiflemişti.

Koşarken avuçlarım yerde kurumuş ne kadar kuru ot, kurumuş ince dal parçası ne varsa toplamaya başlamıştım.

Mağaraya girmek üzereyken iki damla asit yağmurundan nasibimi almıştım.Ellerimin üzerine cızırtılı bir şekilde düşmüştü. O an acı bile hissetmemiştim ta ki mağaranın içinde soluk soluğa kendime gelene kadar.

Mağaraya girmemle birlikte avuçlarımın içindeki kuru ot ve ince dal parçalarını bir hat şeklinde döşemeye başladım. Küçük mağaranın girişine çizdiğim bu çizgi asit yağmurları sırasında benim gibi bu mağaraya sığınabilecek diğer kan emici böcekler içindi.

Sırt çantamdan büyücünün verdiği ateş taşlarını çıkarmıştım önce. Sonrasında kutsal ottan bir barça. Kutsal otun kokusu yayılsın diye çizdiğim hattaki ot ve küçük odun parçalarına sürüp bir kaç parçasını ufaladım.

Acele ile ateş taşlarını birbirine vurup önce sararmış bir ot yakıp, oluşturduğum hattı ateşlemiştim sonunda.

Derin bir nefes alırken çantama bir kez daha uzanmıştım. Azalmış olan erzakımın içindeki kurutulmuş etten bir parça alıp yemeden çiğnemeye başlamıştım. Normal şartlarda bir lokmada yiyeceğim bu parçayı en azından uzun bir süre çiğnemeliydim açlıktan ölmemek için...

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Balçık-4 Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Balçık-4 yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BALÇIK-4 yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
GÜLDESTE
GÜLDESTE, @guldeste
5.4.2012 23:37:54
EVET OLAYLARIN İÇİNDEYDİM SANKİ VE HARİKA BİR BİLİM KURGU DİYORUM SEVGİLERİMLE CAN OĞLUM
canandemirel
canandemirel, @canandemirel
4.4.2012 20:19:07
Kendimi o gezegende hissettim, çok akıcı ve farklı...
Renkler ve fotoğraf çok güzel, tebrikler
Yıldızların hep seninle olsun...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL