Günlerden Cumartesiydi, daha önceki gün. Telefonum çaldı. Diksiyonu oldukça güzel bir beyefendi, sakin ve güvenli bir ses tonuyla
- Şaban Aktaş ile mi görüşüyorum?
- Evet ben Şaban AKTAŞ, buyrun!
- Ben sizi filanca(?) bankadan arıyorum. Bankamızın sizin için sağladığı bir kredi olanağı var. Eğer arzu ettiğiniz takdirde kredi için baştan 50-60.- TL bir kesinti yapılacak, elinize 3.350.- TL filan geçecek. 36 ay vadeli, aylık ödemeleri de fazla değil 132.TL taksitler halinde bu krediyi kullanabileceksiniz.
- Peki 132x36 ne yapıyor, yani toplam faiz yükü ne kadar?
-Yaklaşık 1450 TL falan tutuyor fark, ama 36 ayda ödeyeceksiniz uzun vadeli.
- Şartlar uygun görünüyor , ama ben yine de bir düşüneyim değerlendireyim. Eşimle görüşüp kararımı vereyim.
-Ben sizi sonra yine arayayım o halde, bugün hafta sonu zaten, Pazartesi günü tekrar arıyayım!
- Olur, arayın!
deyip kapatıyorum. Fakat birden aklıma işin içinde bir şeytanlık, bir bityeniği olabileceği de geliyor. Arayan numarayı kontrol ediyorum, özel bir numara görünüyor, 0549’la başlayan.

Kafama takılan sorular peşpeşe çoğalıyor;

1) Neden bu adam Cumartesi günü seçti?

2) Bu adam bankamdan arıyor ise, telefon numaramı elde etmiş olabilir, fakat başkaca yollardan rastgele insanlar da artık telefon numaralarımıza isterlerse ulaşabiliyorlar. Beni arayan kişi bir dolandırıcı da olabilir mi acaba?

3) Evet gayet tabi bir dolandıcı da olabilir?

4) Acaba adamın önerisini hemen kabul etseydim, benden başkaca ne gibi bilgiler isteyecekti? Kimlik no’mu, banka hesap no’mu v.s şifrelerimi de mi soracaktı?!

5) Ben çok acil para ihtiyacında olsaydım, denize düşen yılana sarılır, borca düşen bankada soyulur (!); tüm bunları düşünmeden hemen bunları onaylayıp, adamın sorularına bu arada kuzu kuzu cevap versem ne olurdu?

6)Merak ediyorum bu adam gerçekten beni Pazartesi günü arar mı?

7) Ya durup dururken banka neden böyle bir iyilik yapsın? Yani şimdi acaba ülkemizde yatırımların önü iyice tıkandı mı; bu banka bana bu parayı satmasa, kendi çıkarı için daha kârlı bir yatırıma dönüştüremez mi?

Sorular, sorular...

Şayet bir dolandırıcı ise ve de beni izleyen birisi ise, bu yazıyı da gördüyse, kesinlikle aramaz ve de o kullandığı telefon numarasını da bir daha kullanmaz!

İhtiyaç içinde olan insanların (fakru zaruret) kandırılması, tok olan ve ihtiyacı olmayanlara göre aldatılması çok daha kolaydır.
Dolandırıcıların genel taktikleri, baştan yüksek bir para vadederek, insanın başını bir anda döndürmektir ve ardından daha düşünmeye geçmeden sizi ketenpereye getirip çarpmaktır...
Bu haleti ruhiye içinde, yeterince düşünmeden akıllı hareket edilmeyince genellikle ’Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olunur’

Yani siz daha bankadan kredi alacağınızı beklerken bir bakmışsınız hesabınızdaki üç beş kuruş paranız var ise, onlar da uçmuş. Bunun mantık muhakemesini yapamıyacak o kadar çok sayıda saf insanımız var ki...

Eh şimdi demiyorumki bu adam yüzde yüz dolandırıcıdır. Ancak her nedense işte bunları yazmak geçti içimden!

Olmaz olmaz demeyin, akla gelen ya da gelmeyen çok şey insanın başına geliyor bu ülkede!

Dolandırıcıların, madrabazların, düzenbazların, politik cambazların olmadığı bir dünyada yaşamak umuduyla hepinize mutlu Pazarlar diliyorum sevgili dostlar....

Bekliyorum, adam beni tekrar ararsa, bakalım ne gibi sorular soracak; eh o tilki ise ben de kuyruğuyum...

Şaban AKTAŞ
18.03.2012